"Bunlar da ha buraya geç saatlere kada uyumaya iyi alışmuşlar. Kalkun!" Gelen bağırma sesiyle yataktan fırladım. Bu ses? Hemen kalkıp odamın kapısını açarak salona geçtim. Babaannem bastonunu yere vuruyor, abimi uyandırmaya çalışıyordu.
"Uiyy benim minuk kizum uyanmiş."
"Hoşgeldin babaannem benim. Çok özledim seni."
"Nenesu sevsun seni. Beni mi özledin sen olimboni?" Diyip öpmeye başladı."Uyy babaannelerin gülü gelmiş. Ver elini öpeyim babaannem." Abimle yengem de gelmiş babaanneme yalakalık etmeye çalışıyorlardı.
"Höst ula. Sen benu bir kere aramadun gelmuş elini öpeyum diysın." Haklı kadın.
"Olur mu babaannem her gün olmasa da arıyordum ya. Selin'de hiç aramadı ona niye bir şey demiyorsun?"Abime sinirli bir şekilde baktım. Ya sen topu niye bana atıyorsun?"Aa olur mu hiç öyle şey benim okulum olmasa sabah akşam ders çalışmasam hiç aramamazlık yapar mıyım? Siz Trabzon'da işe giderken evde yokken babaannemin yanında hep ben vardım onu en çok ben severim canım, babaannem inan sabah akşam ders çalışmaktan uyumaya fırsat bulamıyorum yoksa ben pamuğumu hiç aramaz mıyım?" Didem de abim de şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Ne?
"Uyy sifatinu sevdiğum. Bilirim ben senu minuk kizum ha bu abinler gibu vefasuz değilsun."
"La havle vela." Abim söylenerek salona geçip oturdu. Biz de arkasından girdik. Babaannem de geldiğine göre özgürlüğüm iyice kısıtlanmış demekti. Aman olsun buna da şükür, ya Cengiz abim gelseydi? O zaman tası tarağı toplar memlekete dönerdim artık sonuçta ha orası ha burası ne fark eder."Neyse abim beni okula bırak sen geç kaldım zaten. Babaannem akşam görüşürüz." Diyip öptükten sonra odama giyinmeye gittim. Sanki önceden istediğim kıyafeti giyebiliyormuş gibi şimdi daha çok dikkat etmek zorundaydım. Oflayarak dolabın karşısına geçtim. Hmm, bu elbise? Yok ya dekoltesi vardı abim ve babaannemi karşıma alamam. Aslında şu uzun etek iyi de üstüne göbeği açık bir gömlek giymek lazım. Yılmış bir şekilde siyah bir jean üstüne dar bir t-shirt alıp dolabı kapattım. Altına dolgu topuk ayakkabılarımı giyinip saçlarımı dünden yaptığım maşayla serbest bıraktım. Hafif bir makyaj yapmamla da hazırdım. Çantamı alıp Füsun'un odasına daldım.
"Hadi."Füsun ayakkabılarını giyinip oturduğu yerden kalktı.
"Cehennem sıcağı dedikleri bu olsa gerek." Füsun elini yelpaze gibi yapıp kendini serinletmeye çalıştı. Kız haklı bu havalarda kapalı kapalı giyiniyorduk ve abim yetmezmiş gibi üstüne bir de babaannem gelmişti. Hayır en azından abimi bazen atlatabiliyorduk şimdi iki katta tehlikeliydi."Selin, akşam gelirken bir alışverişe gidin hiçbir şey kalmamış." Didem'in balkondan bağırmasıyla kafamı kaldırıp ona baktım.
"Didem, abim çıksın ya."
"İşim var kızım benim gidin işte siz." Abim arabadan bağrınca hiçbir şey demeden ben de arabaya bindim. Tabi işlerine gelince Selin onu yap bunu yap ama normalde nereye gidiyorsun onu giyme buraya gitme oh valla anasını satayım buldunuz benim gibi kızı yiyin tabi."Asma da yüzünü altı üstü iki sebze alıp eve gideceksin." Abimin sesiyle ona döndüm.
"Aynen canım ya ama allahtan hıyar almama gerek yok evde hiç eksilmiyor nasılsa." Diyip arabadan indim. Dediğim gibi evle üniversite arası yakındı bu arabayla bırakma işinin saçmalığını bir türlü anlatamıyordum tabi bizimkilere. Füsun'da gülerek arkamdan koşup yanıma geldi.
"Laf soktuğunu sen arabadan indikten 10 saniye sonra anladı." Diyip güldü. Kurduğu cümleyle ben de güldüm."Of yine mi ya yemin ederim daha hiçbir derse zamanında giremedim. Kaçtım ben." Füsun kolundaki saate bakıp aceleyle koşar adım uzaklaşmaya başladı.
"Füsun dur, sakın dersin bitince eve gitme beni bekle, beraber gideceğiz alışverişe."
"Tamam tamam ararım ben. Öptüm hadi." Diyip koşarak okula girdi. Tabi ben hala yüzüm asık bir şekilde yavaş yavaş yürüyordum. Yüzüm hala neden asıktı ya? Resmen tipimi düzeltmeyi unutmuşum. Hemen normal yüz tipime geri dönüp yürümeye devam ettim. Okuldan girer girmez kolumdan çekilmemle küçük bir çığlık kopardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmesin Ayrılık
Novela Juvenil#mazlum 1. #gurur 3. "Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı. "Konuşmaya gelmiştuk?" "Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiy...