Bölüm 42

101 6 1
                                    

"Ee? Neden getirdin beni buraya?" Yine kayalıklara gelmiştik. Böyle sitem dolu bir cümle kurduğuma bakmayın, şu anı hiçbir şeye değişmezdim. Sevdiğim karşımda, sevdamı gömdüğüm deniz yanımda.
"Çünkü artık dayanamıyorum." Alçak sesiyle gözlerimin içine bakarak kurduğu cümle, midemdeki kelebekleri harekete geçirmişti. İkimiz de aynı anda öne bir adım atarak aramızdaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirmiştik.

"Neye?" Benim de alçak çıkan sesim ile söylediğim kelimeyle Fatih'in gözleri gözlerimden ayrılıp salise de olsa dudaklarıma inmişti. Ama yanlış bir şey yapıyormuş gibi hemen çekip tekrar gözlerime çıkardı.
"Bu duruma. Yapamayrım sensiz. Bir an olsun çıkmıyorsun aklımdan. Kralu gelse karşı koyarım, ama senun sevdana karşı koyamayrum Selin." Söyledikleriyle gözlerimi kapattım. Kapattığım an gözümden düşen yaşı Fatih hemen silmişti.

"Ağlama, dayanamayrım."
"Ben de dayanamıyorum bu duruma Fatih. Her gece senin başkasıyla olma düşünceni aklımdan çıkaramıyorum. Her gece kalbim acıyarak uyuyorum ben. Benim için kolay mı sanıyorsun ha?"
"Etma kızım bize bunu."
"Ne yapayım Fatih? Hadi tamam şimdi olalım desem ne yapacaksın? Yıldız'ın karşısına çıkıp ben istemiyorum diyebilecek misin? Onu bırakıp benim yanıma gelebilecek misin? Günahı ne o kızın?"

Fatih benden uzaklaşıp denize döndü. Eliyle yüzünü sıvazlayıp derin bir nefes aldıktan sonra tekrar bana döndü.
"Yok, diyemem. Yedum habu fuşkiyi, anca onun istememesi, beni bırakmasu lazum."
"Sen baştan ne diye evet dedin be adam?"
"Sen demedun mi git diye, Kuzey'i seviyrım diye? Delurdum."
"Delisin zaten daha ne kadar delireceksin."
"Sana bir şey diyeyim mi?"
"De canım de, onu da de tam olsun."

"Deli dediğin bir insanın damarına bu kadar basulmaz." Sırıtarak kurduğu cümleye karşı kaşlarımı çattım.
"Ya ben de deliysem?"
"He oni biliyrım zaten da itiraf etmen iyi oldi."
"Uf!"
"Ha bu arada canım demen de hoşuma gitmedu değil."
"Deli ya." Gülerek söylediğim şeyle o da güldü.

Yine ortaya çıkan gamzesine takılmıştı gözüm. Sonra biraz yana kaydı bakışlarım, nereye baktığımı anlayınca elektrik çarpmış gibi birden gözlerimi çektim. Dudaklarına bakmıştım! Yanlış anlamış mıydı ki? O da birden bakışlarını çekince bir adım uzaklaştık birbirimizden.
"Şey, eve gitmem lazım benim artık."
"Ta-tabi. Bırakayum seni." Hemen arabaya doğru ilerlemeye başladım. O da hızlıca arkamdan geliyordu. Neden böyle bir an yaşamıştık ki? Ah, ya öpseydi orda? Keşke öpseydi. Ne diyorsun Selin sen ya! Parmağında başkasının yüzüğünü taşıyan bir adamın seni öpmesini nasıl istersin!

Ben kendi kendimi azarlarken Fatih'in arabayı açma sesini duyar duymaz bindim. Yol boyunca da pek konuşmamıştık. Eve geldiğimiz gibi hiçbir şey demesine izin vermeden arabadan fırladım.
"Utanikli." Fatih'in arkamdan gülerek söylediği şeyle kıpkırmızı kesilmiştim. Sinirle arkamı döndüm.
"Hödük!" Dediğime karşılık gülümsemesi daha da genişleyince hızlıca eve girdim.

Yengem salonda tek başına oturmuş televizyon seyrediyordu. Benim girdiğimi anlayınca hemen ayaklanıp yanıma geldi.
"Gı nerdesun sen?"
"Şey, geldim işte yenge."
"Ee ne yaptunuz? Ne dedu paşam da domates olmuşsun?" Gülerek konuşmasıyla gözlerimi kaçırmıştım.
"Hödüklük yapıyor senin paşan."
"Hee hödük ama aşık hödüktür sıfatuna."

"Bizimkiler bir şey sordu mu?"
"Yok idare ettum ben." Yengemi kocaman öptüm.
"İyi geceler Ayşe reis."
"İyi geceler guzum." Gülümseyerek yukarı çıktım. Yorgun olduğum için yatağa yatar yatmaz uyuyakalmıştım zaten.

———

Sabah yüzüme vuran güneşle gözlerimi açtım. Oyalanmadan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltı için aşağı inip masaya oturdum. Zaten herkes masada sayılırdı. Babaannemin de gelmesiyle hepimiz kahvaltıya başlamıştık.
"Amcam nerede?"
"Erkenden çıktu o guzum, işi varmuş." Yengeme kafa sallayıp tekrar kahvaltıma döndüm.
"Selin." Cengiz abimin adımı söylemesiyle lokmamı yutup ona baktım.
"Efendim abim?"
"Okul için ne diysın?" Okul, tabi.
"Dondursun bence bu sene." Selim'in konuşmasıyla ona döndüm.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin