Bölüm 21

120 5 0
                                    

"Selin! Kimmiş o?" İçerden Selim'in sesini duymamla hemen dışarı çıkıp kapıyı aralık bırakacak kadar kapattım.
"Ya sen deli misin? Öldürtmek mi istiyorsun kendini? İçeride azrailin olabilecek potansiyelde kaç tan insan var biliyor musun sen? Çabuk git biri görmeden çabuk!"

"Beni dinleyene kadar buradayım, ne olacaksa olsun umrumda değil."
Tam ağzımı açacakken kapının kolunun elimden kaymasıyla gözümü kapattım. Kalbimin sesi üç sokak aşağıdan bile duyulurdu.
"Selin?" Duyduğum sesle tam 2 dakikadır ama bana 2 saat gibi gelen süredir tuttuğum nefesi bıraktım ve arkamı döndüm.
"Ödümü kopardın Fatih!"
"Hayırdır?"

"Bak Selim çıkarsa Kuzey'i öldürür. Ondan daha fenası abimlerden biri çıkarsa işkence yaparak öldürür. Ondan daha daha kötüsü ise amcam çıkarsa işkence ederek süründürür öldürmekten beter eder, o yüzden ben şimdi içeri giriyorum sen de hemen şunu uzaklaştır buradan."
"Ama Sel-"
"Kes sesini Kuzey!" Gözünü dikmiş Kuzey'e bakan Fatih'i biraz kenara çektim.
"Ne olur bir şey yapma. Bak söz ver bana." Fatih hala sinirle Kuzey'e bakıyordu.
"Tutamayacağum sözler vermem ben!"
"Fatih gözünü seveyim, bak kalmasın aklım arkada. Uzaklaştır yeter ne derse duyma, bir şey yapma." Bakışlarını sonunda bana çevirince yalvarır bakışlarımı görmüş olmalı ki kafasını sallayarak Kuzey'i kolundan tuttuğu gibi konaktan çıkardı. Ben de daha fazla oyalanmadan eve girdim.

"Kimmiş?"
"Kim kimmiş?" Selim aval aval suratıma bakıyordu.
"Kapı çaldı ya Selin, kim gelmiş yani?"
"Ha şey ya çocuklar işte, Gamze'yle Emir'i parka çağırıyorlar." Cümlemi bitirmemle çocuklar hemen yerinden fırlayıp evden çıktılar. Burada güvenle onları dışarı gönderebiliyorduk çünkü başlarına bir şey gelecek korkumuz yoktu. Ama İstanbul'da Emir'i kapının önüne bile salmazdı Didem.

"Dikkat edun ha geç olmadan gelun okul var yarun." Yengem arkalarından bağırdı ama duydular mı orası meçhul.
"Didem, Emir çok geri kalıyor şu an okuldan. Ne yapacağız?"
"Ne yapacağız Selin bir şey yapmayacağız tabi ki. Birkaç güne döneriz biz İstanbul'a orada devam eder."
"Yok, İstanbul bitti artuk. Eren'de Selin'de burada. Emir'in de kaydunu aluruz haburaya."

Cengiz abimin dedikleriyle Didem derin bir nefes verip abime döndü.
"Allah allah? Kim karar verdi buna sen mi? Yahu ben burada kalmamak için kalktım gittim İstanbul'a sen bana burada kalacaksın diyorsun. Bunu da kabul edeceğimi düşünüyorsun öyle mi?"
"Ha aynen öyle."
"Burada kalmıyorum."
"Didem! Delurtme ha. İstiyorsan sana başka ev tutaruz gider orada kalursun, ama ne senu bir başuna oraya gönderurum ne de oğlumdan uzak dururum artuk."

"Afiyet olsun." Didem masadan kalkıp odasına gitti.
"Abim sonra konuşsaydınız ya şimdi böyle olmadı."
"Sus sen finduk doğru söyleyi abin."
"Babaanne ama ya."
"Hayde da devam edun bi tepsu hazurlar götürürsünüz odasuna."

"Selim bunlardan da ye paşam bütün sevdığun yemekleru yaptum ha."
"Ellerine sağlık yengem valla burnumda tütüyordu yemeklerin bile." Yengem gergin havayı ne kadar dağıtmak istese de pek işe yaramış gibi durmuyordu.
Sonunda yemeklerimiz bittiğinde yengem Füsun ve ben masayı toplayıp Didem'in yanına çıkmıştık.

"Didem bana da kızma ama abim haklı. Yani orada tek başına ne yapacaksın ki biz yıllardır beraberiz."
"Bebeğim sana neden kızayım? Bana kararımı sormayıp direkt bu olacak bitti demesi benim sinirimi bozuyor. Evliliğimizi bitiren şey de bu. Döneceğim ama ne zaman bilmiyorum, o zaman kadar Emir geri kalamaz zaten, gider burada okula. Ama Cengiz bey istedi diye değil!"
"Haklusun guzum da laz erkeğudur ha al garşına konuş tık yok taşa konuşsan çatlar."

Ayşe yengemin dediğine güldük. Ee kadın tecrübeli tabi e haklı da. Nato kafa nato mermer hepsi. Dışarıdan gelen bağrışma sesleriyle hepimiz aşağı koşup bahçeye çıktık.
"Noluyor ya?" Emir'in üstü yırtılmış bize bakıyordu. Yanında da tanımadığım bir çocuğun yüzü yara içindeydi. Yuh kavga mı etmiş bu çocuk bu yaşta?!

"Annem ne oldi?" Yengem Gamze'nin yanına gitti hemen.
"Anne bu çocuk bana oyun oynayalım dedi ben de hayır dedim ama o ısrar etti, sonra Emir gördü ve onu dövdü."
"Allahım sabır. Oğlum niye dövüyorsun çocuğu?"
"Hala Gamze'yi rahat bırakmadı tabi döverim."
"Kime çektiniz böyle desem baya kabarık bi liste var, o yüzden demiyorum."
"Aferin aslanım. Koru işte böyle kuzenini, ama şiddet çözüm değil siz daha küçüksünüz."
"Ama Selim amca-"
"Aması yok Emir'cim. Hadi siz geçin içeri biz de çocuğu evine götürelim."

"Geçin içeri hadi elinizi yüzünüzü yıkayın. Little Karademir'ler sizi." Ne büyüğü biter ne küçüğü. Eve geçip direkt odama çıktım. Of ben Fatih'i unuttum. İnşallah o da Kuzey'i benzetmemiştir. Hemen telefonu arayıp Fatih'i aradım.
"Nerdesin?"
"İyiyim Selin sağ ol sorduğun için."
"Nerdesin Fatih?"
"Eve gidiyorum."
"Fatih delirtmesene beni ya!" Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar sordum.
"Fatih, Kuzey nerede?"
"Bilmem. Ben sadece evden uzaklaştırdım."
"Fatih?!"
"Selin?"
"Nereye götürdün çocuğu?"
"Orman, dere, ya da ıssız başka bir yer. Sen bana evden uzaklaştur dedun Selin evine götürüp yatağına yatır demedun. Zaten ağzunu burnunu kırmamak için zor dayandum çok zorlama istersen ha?"
"Çocuğu götürüp ormana mı bıraktın?"
"He Selin he."
"Zaten sana iş veren de kabahat. Aklıma tüküreyim. Ya donarak ölürse, ya kurda kuşa yem olursa? Sen nasıl yaparsın böyle bir şey ya?"
"Of Selin darladun gene ha. Olmaz bir şey çok uzağa bırakmadum. Mahmut amcanın kulübesi var zaten orada şimdiye bulup girmiştur bile."

Derin bir nefes verdim.
"Of Fatih of."
"İyi geceler."
"Sana da." Gülümseyerek telefonu kapattım. Deli bu adam ya. Kalkıp pijamalarımı giyindikten sonra mutfağa indim. Herkes gitmiş sadece Didem, yengem, Selim ve Eren abim vardı mutfakta. Babaannem, abim ve amcam da uyumuştu.

"Gel bakalum Selin'im konuşamaduk."
"Fırsat mı bulduk."
"Hee doğru söylüyorsun valla. Daha yeni geldim oturmaya bile fırsatım olmadı."
"Ee anlat bakalım nasıldı askerlik?"
"Krallar gibiydim valla bıraksalar tekrar giderim."
"Hee oldi biz de heman gönderirduk ya."
"Yengem sen iste evden çıkmayayım."
"Uiyy senun sifatuna."
"Mıncırma ya." Yengem Selim'in yüzünü mıncırmaya çalışırken Selim kollarıyla engel olmaya çalışıyordu.

"Eeh yenge bi dur da."
"Sus ula sen." Tabii Selim geldi Eren abimin pabucu yine dama atılmıştı.
"Ne zaman söyleyecektin bize?" Abimin bana soru sormasıyla anlamayıp ona baktım.
"Neyi abi?"
"Kaydını buraya aldıracağını."
"Haa ben onu söyledim sanıyordum ya, meğer tek Didem'le yengeme söylemişim."
"Aferin ama kırk yılın başı doğru bir karar vermişsin."
"Yaa aynen kırk yılın başı." Gözlerimi devirip önüme döndüm.

"E bi kahve yap da içelim."
"Tamam yengem."
"Dur bebeğim otur sen, yaparım ben."
"Yok Didem ya yaparım ben hemen."
"Kız otur." Daha fazla üstelemeyip kalktığım sandalyeye geri oturdum.
"Güzel yapıyor da köpüğünü cezvenun içunde unutuyor herhal."
"Uğraşma kadınla yenge ya."
"E gı sevduğumdan uğraşayrum."

"Gız Didem içune tükürme ha köpüklü olsun diye."
"Ayşe!"
"Tamam da tamam." Yengem Didem'in ona bağırmasıyla gülerek önüne döndü.
"Ben odama çıkıyorum sohbetinize doyum olmaz ama çok yorgunum. Hayde iyi geceler."
"E gahvenu içseydun."
"Yok yengem uykum açılmasın şimdi."
"E tamam hayde iyi geceler."
Hepsine iyi geceler diyip odama çıktım.

Kendimi yatağa atalı daha 10 dakika olmamıştı ki kapı çaldı.
"Gel." Selim'in içeri girmesiyle yatakta oturur pozisyonu aldım. O da yanıma gelip oturdu.
"Ee anlat bakalım."
"Neyi?"
"Var bir derdin belli. İkiziz kızım biz anlamaz mıyım sandın."
"Off bazen nefret ediyorum ikizim olmandan."
"Yapacak bir şey yok. Dökül hayde."

Evet en başından bütün yaşadıklarımı Selim'e anlattım. Anlatsam mı anlatmasam mı ne kadar düşünsem de sonunda anlatmam gerektiğine karar verdim. Bütün anlattıklarımı pür dikkat dinlemişti.
"Bu kadar işte."
"Yani o çocuk şu an burada mı?"
"Şey, evet."
"Ve bugün buraya geldi?"
"O da evet."
"Dua et Fatih varmış. Ben görseydim elimden kimse alamazdı onu."
"Bak anlattığıma pişman edecek bir şey sakın yapma."
"Eğer sana yaklaşırsa onu doğduğuna pişman ederim ama." Diyip burnumu sıktı.
"Off Selim ya yapma şunu. Bak bulaşmak yok tamam mı?"
"Selin sen benim için çok değerlisin. Sırf seni üzmesi bile onu öldürmem için çok yeterli bir sebep, yani en ufak hatasında el-fatiha. O yüzden fazla zorlama istersen."
"İnatsın."
"Ben de seni çok seviyorum canım kardeşim."
Dayanamayıp sarıldım. Ben de onu çok seviyordum.
"Tamam hadi git, uyucam." Gülümseyip odadan çıktı. Ben de kendimi uykuya teslim ettim.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin