Bölüm 11

160 7 0
                                    

Alarmın sesiyle telefonumu sinirle kapatıp yataktan kalktım.
"Ben bilmiyrım vallaha, sevemedum pek o uşaği." Yengemin salondan gelen sesiyle kaşlarımı çattım. Kimi sevememişti?
"Kız mutlu, karışma Ayşe." Didem'in cevabıyla ben ve Kuzey'den bahsettiklerini anlamıştım.
"E ondan ses etmiyrım ya, mutluysa ağzumu açmam." Gülümsedim. Onları duymamış gibi yaparak salona geçtim.
"Ne işiniz var burada acaba?" Gülümseyerek sorduğum soruyla yengem hemen ayaklandı.
"Seni uyandurmaya gelmiştim guzum."
"E günaydın o zaman."
"E hayde okula gidun siz." Yengem emrini vererek Didem'le beraber aşağı indiler. Ben hazırlandıktan sonra Arkalarından indim. Füsun'da birazdan gelirdi zaten.

"Günaydın canım ailem. Ay şunlara bak ya nasıl da tatlı nasıl da sevecen ay yiyeyim mi ben sizi he?" Hepsi kafasını kaldırmış bana bakıyordu.
"Gız hayurdur?"
"Aman ne olcak yengem ne güzel gün ne güzel hava içim bir enerji doldu böyle." Amcam tövbe estağfirullah çekerek önünde döndü. Neyse her şey çok güzeldi bu gün moralimi bozmayacaktım. Ben de masaya oturup kahvaltımı etmeye başladım.

"Didem, Emir nerede ya?" Ama ben bu çocuğu kaç gündür görmüyordum.
"Okula gitti canım maçları varmış."
"Topçi edecek çocuği."
"Ne edelim babaanne ne istersin?" Ayşe yenge koş Didem'le babaannem başladı yine. O kadar canım dedim sevecen dedim ama yok laf çarpıtmadan kahvaltı bile yapamıyor bunlar.
"Amcalaru gibu mühendus edeceğsun, onlarin yanunda çalışacak uşak."
"Babaanne bırak istediğini olsun çocuk." Helal abim be. Aferin, konuş işte böyle. Amcamın abime ters bakmasıyla konuşmasını kesip kahvaltısına devam etti tabi.

"Ana oturmuşsin ha oraya ona buna laf ataysin, demesu kolay bırak da istediğuni olsun uşak." Yengem çayları koyduktan sonra babaanneme lafını söyleyip oturdu. Ohh Ayşe komutanın askerleriyiz. Yürü be yengem.
"Bunun dil de pek uzadi."
"Ay babaanne. Sabah sabah bi kahvaltımızı edelim ya çocuk sınıfça maç yapmak istemiş işte küçücük çocuk eğlenmek içindir belki." Benim konuşmamla babaannem tavır yapıp kahvaltısına döndü. Yengem de gülerek bana bakıyordu. Ona göz kırpıp kahvaltımı yapmaya devam ettim.

"Yengem, Gamze nerede?"
"Bıraktum oni Cengiz'e, okulu var kizun getiremeduk." Gamze, Amcamla yengemin kızıydı. Adı gibi kocaman ve çok güzel gamzeleri vardı. Daha 11 yaşında olduğu için okulunu bırakıp gelememişti tabi. Düşüncelerimden ayıran bildirim sesiyle hepsi dönüp bana baktı. Cebimden çıkartıp gelen mesaja baktım.

Gönderen: Kuzey
'Aşağıdayım.'

Gözlerimi açarak kafamı kaldırdım. Hala bana bakıyorlardı. Yok bu çocuğun ölümü kesin bizimkilerin eliden olacak. Sabahları yürek yiyip mi çıkıyordu anlamıyorum ki. Gülümseyerek abimle amcama baktım.
"Şey, dersim vardı da erken başlamış ben bilmiyordum. Sağ olsun arkadaşım da dersimi kaçırmayayım geri kalmayayım diye haber vermiş. O yüzden biz kalkalım artık." Diyip Füsun'u da kolundan çekip kaldırdım. Yengem anlamıştı tabi bir şeyler olduğunu. Ee ben bu taktiklerin hepsini ondan öğrenmiştim sonuçta tabi anlardı.

"E dur ben bırakayım sizi. Çıkacaktım zaten." Abimin de bizimle beraber kalkmasıyla durdum. Aşağıda kesin görürdü Kuzey'i, sonra başlasın kavga kıyamet. Yengeme bakmamla mesajı alıp o da ayağa kalktı.
"Olmaz uşağum sen bana lazimsun."
"Neye lazımım ben yenge beraber sarma mı saracağız?"
"Hee saracağuz ne olmiş erkek saramaz mu? Sen şimdu bekle ben sana liste vereceğum ha sen de benum istedikleru mi alacağsun."
"Evet, evet bence de abim alsın. En son ben gitmiştim. Senin sıran şimdi." Diyerek atladım ben de.
"Off bıktım da bıktım. İyi hadi getir alayım. Siz de sağa sola bakmadan hemen gidin okulunuza."
"Oyy yengesi sevsun seni. Dur paşam hemen yazıp geleyum." Ya ben bu kadını yiyeceğim yiyeceğim.

Biz de hemen evden fırlayıp aşağı indik. Kuzey kapının önünde arabasına yaslanmış bizi bekliyordu. Yanına gidip sarıldım. Tabi bu azarlamayacağım anlamına gelmiyordu.
"Ya senin ne işin var burada? Evden çıkana kadar ruhumu teslim ettim ben be. Bak amcam burada abim burada babaannem burada bizi böyle bir görseler var ya ya seni öldürürler ya da yarına nikahımızı kıyarlar." Kuzey dediğime gülüp yaklaştı. Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına götürdükten sonra konuşmaya başladı.

"E ne güzel işte eşim olursun fena mı?" Dalga geçiyor bir de ya şuna bak!
"Selin." Gelen sesle kafamı yukarı kaldırdım.
"Abinle amcan çıkacak şimdu hayde gidun çabuk." Yengemin kurduğu cümleyle hemen arabaya bindik. Tabi hemen dediğim sadece Füsun'la benim içindi. Kuzey hiçbir şey olmamış gibi hareket ediyordu. Yok yok bu çocuk temiz bir dayak yemedikçe anlamayacak dediklerimi belli. İyi, bir gün yesin de o zaman görürüm ben onu.

"Bas artık şu gaza vallahi kafanı vites olarak kullanır ben sürerim arabayı." Kuzey kurduğum cümle karşısında inanamayarak bana baktı.
"Kızım senin nasıl bir hayal gücün var?"
"Oo bu daha ne ki? Seri katillere yeni yeni konseptler çıkarır bu." Füsun'un konuşmasıyla ona döndüm.
"Bana ne hacet canım, Kuzey gitmediği sürece abim ile amcam benden daha iyi konseptler dener kalasın üzerinde." Kuzey gülüp gaza bastı. Sonunda ya, resmen yakalanmak için elinden geleni yapıyor.

Yemin ederim bir sabaha böyle huzurlu uyanıp akşama huzurla uyuyamıcam ya. Her gün bir olay her gün bir korku yaşamak zorunda mıyım ben? Nihayet okula gelebilmiştik. Kuzey'i beklemeden arabadan inip okula doğru ilerledim.
"Selin." Adımın söylenmesiyle sesin geldiği tarafa baktım.
"Naber?" Emre gülümseyerek yanıma gelmişti. Tam cevap verecektim ki belime dolanan elle arkama baktım. Kuzey üstten Emre'ye bakıyordu.
"İyi velet senden?" Emre'nin Kuzey'i görmesiyle yüzü düşmüştü.
"Aynı yaştayız ya da en fazla bir iki yaş vardır aramızda biliyorsun değil mi?" Anlaşılan velet denilmesi sinirini bozmuştu. Velet ne cidden ya sanki mahallede top oynayan küçük çocuğa hitap ediyor.

"Umrumda mı?" Kuzey pişkin pişkin Emre'ye bakıyordu. Ay ne sinir bozucu bir insan bu ya yemin ederim Emre'nin yerinde olsam şu an dalmıştım Kuzey'e. Aslında şöyle bir Kuzey'e baktım da, yok yok dalmazdım. Dayak yiyeceğim kavgaya niye gireyim?
"Emre sen istiyorsan gel benimle biz şey yapalım, ıı bir kahve içelim." Füsun kavga çıkacağını anlamış olmalı ki olaya müdahele etti. Emre Füsun'a kafasını sallayıp ilerledi. Füsun'a minnet dolu bakışlarımı yollayıp Kuzey'e döndüm.

"Herkese böyle mi davranacaksın?"
"Sana yaklaşan herkese evet."
"Yahu çocuk benim arkadaşım."
"Ama senden hoşlanıyor?" Saçmalıyordu. Benden hoşlansaydı anlardım.
"Yok öyle bir şey." Diyip önüme döndüm.
"Kıskanç kalas." Mırıldandığım cümleyle bana dönüp gülümsedikten sonra beni kolunun altına aldı. Ya ne yaparsa yapsın kızamıyorum çocuğa. Sanırım bu hissettiğim duygular büyümeye başlıyordu.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin