"Selin!" Amcamın bağırmasıyla Fatih'ten korkuyla ayrılıp hemen aşağı indim.
"Efendim amcacım?" Amcam ateş saçan gözleriyle bana bakarken yengem de endişeli gözlerle bakıyordu.
"Ne diye birden çıktun yukaruya?" Al işte. Birden öyle dolu gözlerle masadan fırlarsan anlar tabi adam bir şeyler olduğunu. Ah Selin ah!"Şey, tuvaletim geldi." Uydurduğum yalanla hepsi bana bakmıştı. Fatih'in bıyıkaltı gülmesini de görmüştüm tabi! Hem ne ara inmişti bu ya?
"He, bir şey yok diysın yani?" Amcam yalanıma inanmış olacak ki gözleri ve sesi yumuşamıştı.
"Yo-yok amcacım."
"E iyi o zaman. Ayşa, ütüle gömleğimu yatacağum ben."
"Hemen kocacum." Yengem bana gülerek salondan fırladı. Hey allam! Tuvaletim geldi ne ya? Of!"Yangazlar, hayde." Fatih'in emriyle yangazlar da ayaklanıp evden çıktılar. Tabi onlar da bana gülmeyi ihmal etmemişti.
"Geçireyim ben." Diyerek ben de onların arkasından ilerlerdim. Kapıya geldiğimizde üçü de gülerek bana bakıyordu.
"Yatağunu ıslatmayu 7 yaşında bıraktun bak Selin, dikkat et gece."
"Hee kanka, Ayşe reis çarşaf mı temuzlesun bu yaştan sonra." Yangazlar gülerek benimle dalga geçerken elime terliği aldığım gibi onlara fırlattım. Tabi ben alana kadar onlar kaçmıştı bile.Sinirle soluyarak terliği attığım yere gidip aldım. Yangazlar çoktan arabaya binmiş Fatih'i bekliyorlardı. Kapıya geldiğimde Fatih tam konuşacaktı ki onu susturdum.
"Sakın."
"Bir şey demedum." Ellerini teslim olurmuşçasına yukarı kaldırınca onun bu şirin hallerine gülümsedim.
"Ee şey, iyi geceler o zaman."
"Şey diyrım ben, şey. Yarın, yani müsaitsen görüşelum istersen. Yani değulsen de sorun değul tabi. Aslında sorun, yani isterum seni görmek. Neysa, iyi geceler."
"Sen beni dışarı mı davet etmek istiyorsun?"
"Neyse Selin, iyi geceler da!" Onun bu utangaç hallerine daha çok gülümsedim."Ajandama bakmam lazım." Fatih gözlerini kocaman açarak bana bakıyordu.
"Başlatma da ajandana."
"Tamam tamam. Ararım yarın."
"Geliysın yani?"
"Evet." Cevabımdan sonra belki de dakikalardır tuttuğu nefesi verdi.
"Gir içeri hayde üşüteceksun." Kafamı aşağı yukarı sallayıp gülümseyerek içeri girdim. Girmeden önce yangazların da sırıtarak bizi izlediğini görmüştüm tabi. Of kızım, fena düştün yine yangazların diline."Gı ne oldi ağzun kulaklarunda?"
"Hı?"
"Uy bismillah." Yengem karşımda dikilmiş dikkatlice bana bakıyordu.
"E çatlattun."
"Ne oldu yengem ya?"
"Gı asul sana ne oldi?"
"Yarın, Fatih'le buluşacağız da." Gülümseyerek kurduğum cümleden sonra yengem de gülümsedi.
"Oy halasunun paşasi, o yüzden bütün akşam kıvranıydi. Tabi Sevda karusu bozmasaydu iyidi de, yine de söylemuş bak paşam. E nerde buluşacaksunuz?"
"Kim nerde buluşuyor bakalım?" Selim'in sesiyle hemen yüzümdeki gülümseyi sildim."Hiç ya."
"Abiye yalan söylenmez." Selim'in burnumun ucuna vurarak kurduğu cümleye göz devirdim.
"İki dakika önce doğdun altı üstü, ne abisi ya?"
"Neysa, Selim yüzünü gören cennetluk paşam?"
"E burdayım işte yengem."
"Amcan, işe başlasun artuk boş boş dolanmasun diyiy."
"Yenge ne işi ya?"
"E bizim işimuz, hani bizim inşaat şirketimuz vardur, amcanlar abinler orada çalışay. Haturladun mi?" Yengemin salağa anlatır gibi Selim'e anlatmasına gülmüştüm."E ben çalışmak istemiyorum ki."
"Uuh, evleneceksun da elin ekmek tutsun." Şiveli konuşmamla yengem kıkırdamıştı. Tabi evlilik lafını duyan Selim için aynı şeyi diyemeyecektim.
"Dur daha ne evlenmesi canım."
"E tabi evleneceksun eğleniy misun yoksa sen Füsun'la?"
"Yok yenge saçmalama ne eğlenmesi. Ama evlilik hiç düşünmedim ben daha ya çok erken." Yengemle ikimiz de birden kahkaha atınca Selim anlamamış gözlerle bize bakıyordu."Korktu nasul. Hayde yatağa hayde sabah işe gideceksun Selim erkenden uyan."
"Ya yen-"
"Hayde diyrım Selim." Bana bir şey demesine gerek kalmadan iyi geceler diyerek odama çıkmıştım.
Yarın Fatih'le buluşacağım için gerçekten heyecanlıydım. Telefonu alıp Füsun'u aradım.
"Alo?"
"Uyuyor muydun?"
"Yok canım uyumuyordum. Nasılsın?"
"Ben iyiyim de seni gördüğümüz yok ki Füsun hanım."
"Ne desen haklısın ya, farkındayım ben de. Saate bakayım bi dur, geleyim mi kalmaya? Konuşuruz hem." Füsun'un sorusuna tabii ki evet demiştim."Dur Selim'i uyandırayım alsın seni."
"Yok uyuyorsa rahatsız etme hiç."
"Yok saçmalama, geç oldu gelsin alsın." Füsun'un mırın kırın etmesine izin vermeden telefonu suratına kapayıp Selim'in odasına gittim. Kapıyı tam 8 kere tıklatmama rağmen hayvan açmamıştı! Kapıyı açıp içeri girince kulaklıkla müzik dinlediğini gördüm. Biz de uyuyor sanıyoruz!"Kalk hadi."
"Bi rahat vermediniz kızım ha. Ne oldu yine?"
"Füsun'u alacaksın."
"Bu saatte? Ne oldi kötü bir şey mi oldi?" Telaşlı hallerine göz devirip yatağına oturdum.
"Hayır, bayadır görüşmüyoruz ya kalcak işte bizde."
"Yarın görüşseniz ne olacak sanki."
"Ay ne rivriv ettin Selim hayde." La havle çekerek yatağından kalkınca yatakta bıraktığı kulaklıkları takıp ben müzik dinlemeye devam ettim. Altında eşofmanlarla arabasının anahtarını aldığı gibi odadan çıktı.Şarkı dinlemeye devam ederken Selim'in yatağının yanındaki komidinin üstünde duram fotoğrafı elime aldım. 5 yaşındayken çaylıkta çekilmiştik bu fotoğrafı, tabi çekildikten 3 saniye sonra yere kapaklanmıştım. Çayların boyu benden uzun olduğu için korkup ağlamaya başlamıştım. Selim'de bilerek kendini düşürüp benim gülmemi sağlamıştı. Aklıma gelen anıyla gülümsedim. Gerçekten çok seviyordum onu, ikizimdi sonuçta. Diğer yarımdı.
Telefonunum ekranının yanmasıyla birinin aradığını anladım. Ekranda gördüğüm isim tanıdık değildi.
"Alo?"
"Hayatım." Duyduğum sesle bütün kan vücudumdan çekilmişti.
"Semih?"
"Ah bebeğim, sesimden direkt tanıman beni o kadar mutlu ediyor ki." Onun ağzından dökülen her güzel kelime benim için hakaretten farksızdı.
"Anlaşılan biraz şaşırdın aramama, ne o yoksa hayatından çıktığımı mı düşünüyordun? Ama merak etme, öyle bir niyetim asla olmadı, olmayacakta. Aşağı inmek ister misin beni görmek için?"Sorduğu soruyla birden korkuyla ayaklandım.
"Ne işin var senin burada?!"
"Sevgilimi özledim." Onun yüzünden bütün sevgi sözcüklerinden nefret ediyordum. Ondan nefret ediyordum.
"Ben senin sevgilin falan değilim! Hiçbir şeyin değilim! Kendi hayal dünyanda ne gibi manyaklıklar kuruyorsun bilmiyorum ama benden uzak dur! Duydun mu Allahın cezası?!" Diyerek telefonu suratına kapattım. Kapatır kapatmaz titreyen ellerimle direkt Fatih'i aradım."Selin?" Endişeli sesini duymamla konuşmaya başladım.
"O-o burada." Bir küfür duysam da anlayamamıştım. Şu an korkudan titriyordum.
"Nerdesin sen! Evde değil misin?! Ne demek burada?"
"Evdeyim. Buraya gelmiş. Fatih çok korkuyorum."
"Sakin ol güzelim, ben çıktım geliyorum. Sakın odandan çıkma. Hatta git Eren'in odasına. Geliyorum."
"Selim'in odasındayım."Telefonu kapatmadan yatağın üstüne attım. Odada titreyerek bir o yana bir bu yana gidiyordum. Pencereye atılan taşla çığlığıma engel olamamıştım. Korkarak kendimi odadan dışarı attım. Sesimi duyduklarından olsa gerek bütün ev ayağa kalkmış yanıma gelmişti.
"Ula noldi?" Hala titremem geçmemişti. Tekrar beni alacak, tekrar o anları yaşayacağım düşüncesi aklımdan çıkmıyordu. Gözümün önünden, vücudumdan gitmiyordu o lanet olası anlar!"Guzum, ne oldi?" Yengemin yumuşak sesini duyunca başımı kaldırıp onlara baktım. Dolu ve korkmuş gözlerle baktım hepsine. Endişeli gözlerle ağzımdan çıkacak iki kelimeye bakıyorlardı sadece. Ama onları da endişelendirmeme gerek yoktu, yoksa amcam rahat durmayacaktı. Yengem huzursuz uyuyacaktı artık biliyordum.
"Yo-yok bir şey. Korkunç bir rüya gördüm de." Hepsinin gözündeki o rahatlamayı görmüştüm.
"Ödümüzü kopardun finduk. Kabustur işte. Korkaysan gel yatalum beraber?" Babaannemin kurduğu cümleyle gülümsedim."Yok babaannem sağ ol. Geçti zaten hadi yatın siz de."
"Selin, iyisin değul mi?" Amcamın merak dolu sesine de tebessüm ederek cevap verdim.
"İyiyim amcacım. Hadi uykusuz kalmayın daha fazla."
"İyi geceler Selin'um. Hayde Allah rahatluk versun, dua edecum sağa." Yengeme de aynı tebessümle baktım. Çok seviyordum onları. Hepsi odalarına geçmişti ama ben hala koridorda dikiliyordum. Çalan telefonumla ilk ürksem de Fatih'in aradığını görüp hemen açtım."Güzelim, ben baktum her tarafa kimse yok burada. Gitmiş demek şerefsuz. Kapıdayım ben."
"İniyorum." Diyip telefonu kapattım. Üzerime montunu alıp aşağı indim. Kapıyı açar açmaz endişeli gözlerle bana bakan Fatih'in, hiç düşünmeden boynuna atlamıştım. İlk afallasa da anında belime sarılan kollardan cesaret alırcasına daha sıkı sarılmıştım. Fatih'in saçlarımı öperek kokumu derince içine çekmesi, yine karnımda bir şeyleri hareket ettirmişti. Onu seviyordum, beni sevmesini seviyordum.Ne zaman kapattığımı bile bilmediğim gözlerimi açınca karşımda pür dikkat bizi izleyen Selim ve çenesi şaşkınlıktan neredeyse yere düşmüş olan Füsun ise görmek istediğim son manzaraydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmesin Ayrılık
Novela Juvenil#mazlum 1. #gurur 3. "Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı. "Konuşmaya gelmiştuk?" "Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiy...