Bölüm 37

103 7 1
                                    

Salonda ben, Füsun, yengem, Didem, Sevda teyze ve Fatih oturmuş bekliyorduk. Evet hazırlıklarının bitmesini bekliyorduk. Sevda teyze onu alması için çağırmış Fatih'i.
"Oğlum az kaldu ha bekle az daha." Fatih yüzünü sıvazlayıp konuşmaya başladı.
"Ana yarum saattur az kaldu diysın oturmuş bekliyrım."
"Burada olmaktan bu kadar rahatsızsan git Fatih, anneni Selim bırakır." Dayanamayıp ben cevap verince Fatih bana döndü.

"Sen de oturmuş benim nişanlum için hazurluk etmelerune bakaysın. Pek bi rahatsun."
"Burası benim evim farkındaysan nerede oturup oturmayacağımı sana mı soracağım?" Fatih'in cevabına karşılık sinirle konuşunca yengem araya girmişti.
"Uuh ula ateşunuzle biz yanacaz ha şimdu, ne oliy size?"
"Yok bir şey." İkimiz de aynı anda söyleyince yengem bi bana bi ona bakmıştı. Füsun'da kulağıma eğilerek fısıltıyla konuştu.
"Sen bi gelsene benimle." Diyerek bana cevap hakkı tanımadan ayağa kalkınca ben de kalkıp onu takip ettim. Emir'in odasına girip kapıyı kapattıktan sonra hemen hesap sormaya başlamıştı.

"Ne oluyor size ya?" Sorduğu soruyla dikleştim.
"Ne oluyormuş?"
"Neden tartışıyorsunuz kızım?"
"Beni bırakıp başkasıyla evlendiği için olabilir mi?" Sinirle söylediğim cümleyle ağzı açık kalmıştı. Bir süre baktıktan sonra konuşmaya devam etti.
"Biliyordum." Diyince anlamaz gözlerle ona baktım
"Neyi?"
"Hala birbirinizi sevdiğinizi. Yani senden pek emin değildim hatta İstanbul'a gidince Kuzey olayında falan yok bu kız sevmiyor demiştim ama Fatih'in seni sevmeyi hiç bırakmadığını biliyordum." Dedikleriyle geçmişi gözümün önüne getirdim. Gerçekten, hiç sevgilisi olmamıştı. Hiçbir kız hakkında konuşmamıştı bizimle. Ne olursa olsun hep benim yanımdaydı.

Füsun odadan çıkınca arkasından ben de çıktım. Sevda teyzeler ayaklanmıştı.
"Teşekkür ederum Ayşa, artık senin kizuna da ben gelurum."
"Hee benum kizumun mürüvvetini görecek kadar kazık çaktum dünyaya diysın yani?"
"E ben gelemesem gelinum gelur." Sevda teyzenin kurduğu cümleyle Fatih'le gözlerimiz anında birbirini buldu. Sinirli sinirli Fatih'e bakınca korkmuş gibi gözlerini çekip annesiyle konuştu.
"Hadi ana." Diyip evden çıktılar.

Onlar çıkalı yarım saat olmuştu. Biz de ortalığı toparlayıp tam oturmuştuk ki amcamın bağırarak eve girmesiyle hepimiz ayağa kalktık.
"Selin!" Yengem korkmuş gözlerle içeri bağırarak giren amcama bakıyordu.
"Ula noliy?" Amcam sinirle bana dönünce yerimde ufacık olmuştum. Bu bakışlardan ne kadar uzak dursam, o kadar az zarar görürüm gibiydi.
"Ula senun İstanbul'lardan haburaya peşunden erkek geliy, bizim haberimuz yok." Anlamamış gözlerle amcama bakıyordum.
"Ne erkeği amcam?"

"Kuzey'i diyiy Kuzey'i." Selim'in kurduğu cümleyle ona baktım.
"Ne demek Kuzey'i diyiy Kuzey'i? Ne alaka?" Sorduğum soruyla amcam tekrar sinirlenmişti. Sanki az önce dinmiş gibi!
"Ula nereden cesaret alduysa bugün geçmuş karşuma ben Selin'i seviyrım diyiy." Amcamın kurduğu cümleyle elimi alnıma götürdüm. Gitmemiş miydi bu çocuk ya?

"Uuh ula uşağa bak, kendi cenazesinı kaldurtacak habize." Yengemin kıkırdamasıyla sinirle ona baktım. Gülünecek ne var allah aşkına ya?
"Amcam yok, yok öyle bir şey. Sandığın gibi değil yani. Benim onunla aramda hiçbir şey yok. O kendi kendine şey yapıyor işte."
"Ula aranda hiçbir şey yoksa seni nasul buralarda bile bulay?"
"E Cengiz abicim araştırmış demek ki. Yemin ederim bir şey yok aramızda ya."

"Olsaydu bi de? Bana bak Selin, yanuna yaklaşturursan senu de yakarum ha." Amcamın kurduğu cümleyle derin bir nefes verdim. Oh, inanmıştı!
"Söz, 5 metreden yanıma yaklaşmayacak."
"Kilometre!" Eren abimin düzeltmesiyle ben de hemen aynısını dedim.
"Kilometre." Amcam kafasını sallayıp koltuğa oturdu.

"Ne bağrınıysınız? Bi uyutmadunuz." Babaannem söylene söylene içeri girince bütün dikkat benden çekilip onun üzerine toplanmıştı.
"Ana ne uykusudur bu saatte allah aşkuna?"
"Güzelluk uykusu güzelluk."
"Bu saatten sonra güzel olman kimun dikkatinu çeker Fadime hanumcum." Yengemin gülerek kurduğu cümleyle ben de güldüm.
"Ne demak bu saatten sonra? Ula sen bana yaşli mu diysın, hepinizi cebimden çıkarurum haben."
"Hee, gömersun valla hepimizu. Kötüye bir şey olmaz ha." Yengem yine formundaydı.

"Ayşa!"
"Ne var Ali'm"
"Bi sus kızum da."
"E iyi tamam sustum. Hayde geçun sofraya madem." Hepimiz masaya oturup yemeğimizi yemeye başladık. Ben Eren abimin ve Selim'in bakışlarından yiyemiyordum tabi! Ah Kuzey ah! Biz seni gitti sanarken sen bombayı nasıl patlatsam diye bekliyormuşsun meğer. Ben hızlı hızlı yiyip sofradan kalktım.
"Afiyet olsun." Diyip montumu aldığım gibi bahçeye fırladım. Bahçedeki masaya oturup gözlerimi kapatacaktım ki yanıma birinin oturmasıyla döndüm.

"Yandın kızım sen. Amcamın gözüne battın bir kere." Selim'in dediğiyle tuttuğum nefesi verdim. Doğru söylüyordu.
"Onun gerizekalılığı yüzünden benim başım yandı!"
"Valla yürek yemiş gelmiş herhalde."
"Ya ne demezsin. Anlat bakayım şimdi neler oldu?" Sorduğum soruyla gülerek bana döndü.
"Geldi şimdi bu saf dükkana. Diyor ki Selin'in amca ve abileri sizsiniz değil mi? Tabi biz senin adını duyunca bi ayaklandık. Hayırdır falan deyince ufaktan bi tırstı ama devam etti konuşmasına. Ben Selin'i çok seviyorum diye birden demez mi? Ula ben orada zaten sinirliyim, üstüne amcamı mı tutacağım, Eren abimi mi tutacağım, Cengiz abimi mi tutacağım şaşırdım." Kendimi sandalyede biraz kaydırarak ellerimle kendime yelpaze yaparak serinlettim.

"Ay bu çocuk aptal! Tam aptal! Yakacak ikimizin başını da!"
"Dur dur en zevkli kısmı geliy." Selim'in gülerek kurduğu cümleyle yavaşça ona döndüm.
"Ne zevki ya? Kırk yıl yaşlandım ben burada! Sana hava hoş tabi. Neyse, ne oldu sonra?" Ne var? Merak etmiştim ben de.
"Hepimize bir kal geldi tabi. O bize biz ona bakıyoruz. Sonunda amcam konuşmaya başlayınca hepimiz onu dinlemeye başladık.
"Hangi Selin? Benim yeğenim Selin ha? Onu seveysin değul mi aslanum?" Tabi amcam böyle sakin konuşunca çocuk rahatlamıştı.
'Evet çok seviyorum onu.' Diyerek sırıtınca amcam tüfeği aldığı gibi ona doğrulttu. Tabi bunun tüfeği gördükten sonra bir kaçışı var, Selin görmem lazım. O yüz halini gördükten sonra neye sinirlendiğimi unuttum resmen."

Anlattıklarına ben de istemsiz gülmüştüm. Hayır akşam çiçeğini çikolatanı al gel demesini bekliyordu herhalde. O kadar anlatmama rağmen hiç tanımamış bu bizimkileri hiç!
Arkadan bir gülme sesi daha gelince arkama döndüm.
"Oha! Sonuna yetiştim ama öncesini tahmin etmek pek zor olmadı." Füsun'un gülerek masaya oturmasıyla Selim oturuşunu düzeltti. Neden? Ay artık Füsun'u fark etti de o da mı bir şeyler hissediyor acaba?

"Değil mi Selin?" Füsun'un ismimi söylemesiyle dikkatimi Selim'den alıp ona yönlendirdim.
"Ha, ne?"
"Kuzey diyorum. Cesaretli çocukmuş yani."
"Cesaretli mi aptal mı orası tartışılır." Selim benim söyleyeceğime benzer bir cümle söyleyince kafamla onu onayladım. Ve oyumu aptal olmasından yana kullanıyorum.
"Şimdu finduk hanum, gelelum gönlünün asul sahibine." Selim'in kurduğu cümleyle gözlerimi ondan kaçırdım.

"Ne-ne diyorsun ya? Gönlümün sahibi falan yok benim." İkisi de gözlerini devirmiş bana bakıyorlardı. Bu dediğine Emir'le Gamze bile inanmaz dercesine bakıyorlardı.
"İkiz olduğumuzu unutuyorsun ya bazen, çok güleyrım."
"Hep unutsa ya." Füsun, leyla olmuş Selim'e bakarken kurduğu cümleyle ikimiz de kafamızı ona çevirdik. Saf bu kız ya, sesli söylediğinin farkında bile değildir kesin.

Füsun bizim ona şaşırarak bakmamızla sesli söylediğini fark edip yerinden hemen fırladı. Koşarak bahçeden çıkmasıyla ben de ayağa kalktım.
"Sen git." Selim'in gitmesi lazımdı. Ona rezil olduğunu düşünüyordu kesin.
"Ben niye gidiyorum kızım?"
"Ya Selim, sana rezil olduğunu düşünüyor. Ben gitsem bile asla ikna edemem onu, biliyorsun Füsun'u. Valla bu eve bile gelmez bir daha seninle karşılaşmamak için." Selim dediklerimde haklı olduğumu biliyordu. Aslında bir nevi onların ilişkilerine altyapı da yapmaya çalışıyordum. Benim yüzüm gülmedi, ikizimle en yakına arkadaşımın gülsün bari!

"İyi tamam giderim ben. Bu kızın da dilinin ayarı hiç olmadı, olmayacak." Selim söylene söylene kalkarak Füsun'un peşinden gitti. Ben de yerime oturup gülümsedim. Kaçıncıya ayağına getiriyorum çocuğu, tık yok bu kızda. Hadi bu sefer olsun bari bir şeyler, en ufacık bir şeye bile razıyım artık canım!

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin