Üçümüz de salonda oturmuş birbirimize bakıyorduk. Daha doğrusu ben Füsun'a bakıyordum, Füsun hayran hayran Selim'e bakıyor, Selim'de kalkalım artık dercesine bana bakıyordu. Yok bu çocuk bir şey hissetmiyordu galiba Füsun'a karşı. Yahu bir insan kendine böyle bakan bir insanı hiç mi fark edip bir kere bile dönüp bakmaz ya? Daha fazla bu sessizliğe dayanamayıp konuştum.
"Ee bir çay koy da içelim bari." Füsun gözlerini hemen Selim'den çekip kafasını sallayarak mutfağa gitti. O gider gitmez Selim karşı koltuktan biraz önüne eğilip benimle konuşmaya başladı.
"Kızım ne çayı, sizle gün yapmaya mı geldim ben buraya? Kalksana işim gücüm var."
"Neymiş işin gücün, evde yatmak mı?"
"Selin, delirtme da biriyle buluşacağım." Duyduğum cümleyle gözlerimi açtım.
"Buluşamazsın!"
"Sana ne kızım izin mi alacağım senden?"
"Eren abim beni sana emanet etti. Eve gidene kadar benimlesin oturacağız burada." Selim koltuktan bir tane yastık alıp kafama fırlattı.Peki yastığın tam kafama isabet etmesi?
"Ağhh. Ne yapıyorsun be?" Ben de bana attığı yastığı ona attım, daha doğrusu atamadım. Tam atacakken içeri giren Füsun ve elindeki tepsiye gelen yastıkla çaylar her yere dökülmüştü. Selim'in ayaklanmasıyla da çayın onun üstüne döküldüğünü anlamıştım.
"Yandım ula yandım." Kalkıp Selim'in yanına gittim. Füsun çay dökülen yerleri üfleyerek silmeye çalışıyordu. Oflayarak Füsun'u oradan çekip Selim'in koluna girdim."Senin odana götürüyorum, sen de Osman amcadan bir şeyler getir bari." Füsun kafa sallayıp içeri geçti. Biz de onun odasına girdik.
"Of Selin, hepsi senin yüzünden."
"Hadi be, ben mi dedim sana yastık fırlat diye?"
"La havle vela."
"Hadi hadi konuşma çıkar şu gömleğini yapıştı derine." Bana sinirle baktıktan gömleğini çıkardı. Çıkardıktan sonra odaya giren Füsun, Selim'in o halini görüp hemen gözlerini kapattı."Be-ben çok özür dilerim." Füsun'un elinden kıyafetleri alıp Selim'e fırlattım. Füsun'u da alıp odadan çıktım ve salona geçtim.
"Rezil oldum." Füsun salonda bi sağa bi sola dolanıp duruyordu.
"Saçmalama, ben attım yastığı sen neden oluyorsun?" Füsun bir anda durup bana baktı.
"Doğru, sen attın. Ben neden rezil oluyor muşum?" Yok yok bu kız iyice deliriyordu. Salonu dolduran zil sesiyle çalan telefonumu cebimden çıkartıp açtım."Neredesin?"
"Füsun'lardayım Fatih."
"Tamam kal orda geliyorum."
"Tamam gel, Selim'de burada." O anda içeri Selim'in girmesiyle ona bakıp kahkahamı bastım.
"Ne oluyor kızım?" Telefona dönüp Fatih'e cevap verdim.
"Yok bir şey, gel hadi bekliyoruz." Diyip telefonu kapattım.
"Ne kadar yakışmış. Bundan sonra sen hep böyle mi giyinsen?"
"Selin sus attırma damarımı. Elinin ayarını ben senin."
"Yavaş!"
"Yürü hadi yürü. Gidiyoruz." Diyip beni önünden sürüklemeye başladı.
"Of bi dur. Fatih geliyor." Fatih'le Selim küçüklükten beri en yakın arkadaşlardı. Onlara sorsak kan kardeşleriydi. Küçükken camla avuç içlerini kesip kan kardeşi olmuşlardı, benim de elimi kesmeye çalışmışlardı da zor kaçmıştım. Hayır zaten öz kardeşiz hatta ikiziz neyin kan kardeşi olacaksa benimle."Tamam alırız onu. Yürü hayde." Diyerek ayakkabılarını giydi. Ben de mecbur giyinmek zorunda kalmıştım. Ne yapalım bu sefer aralarını yapmayı başaramadık önümüzdeki maçlara bakacağız artık. Zaten bu kadar kolay olacağını beklemiyordum. Evden çıkıp Selim'in arabasına bindik.
"Ara nerdeymiş sor." Selim'e kafa sallayıp Fatih'i aradım.
"Çıktık biz ordan. Neredesin alalım seni?"
"Caminin oradayım." Tamam diyip telefonu kapattım."Caminin ordaymış."
"Tamam." Beş dakika sonra caminin oraya gelmiştik. Fatih benim tarafımdaki pencerenin önüne gelmiş bana bakıyordu.
"Ne?"
"Geçsene kızım arkaya."
"Sen geç arkaya."
"Ya ben geldiğimden beri kardeşimle daha doğru düzgün konuşamadık bile. Geç işte." Selim'de onun tarafını tutunca oflayarak inip arkaya bindim.
"Keşke siz ikiz olsaymışsınız." Selim'in keşke diyip ikisinin gülmesiyle gözlerimi kısarak ona baktım. Hain.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmesin Ayrılık
Dla nastolatków#mazlum 1. #gurur 3. "Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı. "Konuşmaya gelmiştuk?" "Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiy...