"Ölüm uykusuna mı yattın anlamadım ki. Kalksana be kızım." Yaklaşık yarım saattir böyle dürtülüyordum ama daha yeni bilincim açılıyordu. Gözlerimi yavaşça açtığımda beni sarsanın Didem olduğunu gördüm. Uykularımın katili Didem.
"Kalktım, sarsıp durma midem bulandı."
"Şükür. Fatih bekliyor seni kapıda çocuğa buluşacağız demişsin saat on iki Selin." Gözlerimi kocaman açarak hemen pencereye koştum. Of ben nasıl bu kadar uyumuşum ya, daha doğrusu babaannem nasıl kaldırmadı beni?Pencereyi açıp aşağıda bekleyen Fatih'i gördüm.
"Ya ben uyuyakalmışım çok beklettim seni de. Dur hemen hazırlanıyorum." Diyip bir şey demesine fırsat vermeden banyoya koştum. Oradaki işlerimi hallettikten sonra odaya girip üstümü giyindim. Makyajla saçla falan uğraşamazdım şimdi, zaten yeteri kadar bekletmiştim. Üstüme bir ceket alıp koşarak Fatih'in yanına inmiştim."Oo uyandırdık mı Selin hanumi?"
"Ya gerçekten özür dilerim."
"Bi özürle kurtulamazsun ben diyeyum."
"Allah allah, ne istiyormuş bakalım Fatih bey?"
"Bi düşüneyum, güzel bi kahvaltuya hayur demezmuş." Cevabıyla gülümsedim.
"Osman amcanın mekana gidelim mi?"
"Gidelum kaptan." Osman amcanın, yani Füsun'un babasının çok güzel bir kahvaltı yeri vardı. Esma yengenin el lezzeti bir başkaydı, o yüzden çok sevilirdi orası. İstanbul'dan gelen müşterileri bile vardı.Fatih'le arabasına binip gitmiştik. Tepe olduğu için arabayla çıkmak daha kolaydı. Kısa sürede gelmiştik. Arabadan inip direkt Osman amcayla Esma yengenin yanına gittim.
"Oo bizum finduk gelmuş." Osman amca gülerek ayağa kalkıp bana sarılmıştı. Ben de ona sarılıp elini öptüm.
"Geldim Osman amcam."
"Yokluğun belludur ha buralarda."
"Belki bir daha gitmem Osman amcam."
"Uiyyy benum minuk finduğum gelmuş. Gel gı buraya sarul bakayum yengene." Esma yengenin sesini duymamla koşar adım onun yanına gidip sarıldım."Ya nasıl özlemişim." Diyip tekrar sarıldım. Yeri çok ayrıydı benim için.
"Valla ne sen ne de Füsun'suz olmay buralar. Ne etmaya gittinuz İstanbul'lara hiç anlamayrum. Okuyaysunuz ha burada Fatih ila barabar."
"Esma yengem sen o güzel kuymağından yap da yiyelim bak çok özledim hem kahvaltı bile yapmadım."
"E tamam hayde oturun da hazur edeyum heman."Fatih'le masaya geçip oturduk.
"Özlemişim buraları." Karşımda duran yemyeşil manzaraya hasretle bakıyordum. Benim küçüklüğüm bu yaylalarda, çaylıklarda geçmişti.
"Ben de." Fatih'e dönünce beni izlediğini fark etmiştim.
"Sen de?" Diyerek sordum. Yanlış bir şey söylemiş gibi hemen kendini düzeltti.
"Ne ben de?"
"Ben de dedin ya. Sen neyi özledin?"
"He şey ya gelmiyordum bayadur buraya onu dedim." Kafamı sallayıp tekrar manzaraya döndüm."Uuh kuymağunuz da geldu açun bakalum ortayi." Esma yengenin sesiyle masanın ortasındaki kahvaltılıkları alıp kenara koyarak kuymak için yer açtık.
"Off şuna bak be. Ben direkt gömülüyorum Fatih, kalmazsa kusura bakma." Fatih dediğime güldü.
"Sen ye da olmadu bir tane daha yeruz değil mi Esma yengem?"
"Hee suz isteyun ederum ben heman. Hayde da konuşukluk etmayun yiyin çabuk." Esma yenge gider gitmez hemen yemeye başladım. Allahım, bu tat hiçbir şeyde yoktu. Telefonumun çalmasıyla içimden bir oflayarak arayana baktım.Ekranda Kuzey yazısını görmemle yüzüm düşmüştü. Açmamı beklemiyordu herhalde değil mi?
"Daha çok ararsın sen Kuzey efendi." Fatih bir anda gözlerini bana dikince yutkundum. İsim vermesen olmuyor değil mi Selin?"Anlatacak musun artık?"
"Neyi?"
"Selin!"
"Of tamam ya tamam. Bir şeyi de unutsan şaşarım işte laz değil misiniz hepiniz inatsınız işte böyle." Fatih dediğime güldü.
"Ula diyene bak sen nesin ingiliz mi?"
"Aman."
"Hayde Selin hayde." Derin bir nefes vererek anlatmaya koyuldum. Nasıl tanıştığımızı, benimle olabilmek için ne kadar uğraştığını, ailesiyle tanıştığımı, aldatmasını hepsini anlattım. Tabi nasıl biri olduğu nasıl bir hayatı olduğunu da söylemeyi unutmamıştım. Anlatmıştım çünkü başkasından öğrensin istemiyordum. Anlatmıştım çünkü yeni hayatlar edinmemiz gerektiğini anlamasını istiyordum.
"Sonuç olarak buradayım işte." Diyerek bitirdim. Fatih tek bir mimik bile yapmadan baştan sona dinlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmesin Ayrılık
Novela Juvenil#mazlum 1. #gurur 3. "Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı. "Konuşmaya gelmiştuk?" "Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiy...