Bölüm 38

105 5 1
                                    

"Kalk, kalk!" Dürtülmemle yastığımı kafamın altından çekip yüzüme koydum. Ne oluyor ya sabah sabah?
"Kızım kalksana!" Daha fazla dayanamayıp sinirle yerimde doğruldum. Yastığı beni dürten Füsun'a fırlatıp sinirle konuştum.
"Ne var ne?!"
"Neler anlatıcam sana." Diyerek heyecanlı bir şekilde yanıma oturdu. Gözlerimi devirip anlat dercesine ona bakıyordum.
"Dün gece Selim, sarıldı bana."
"Nasıl sarıldı?"
"Çok güzeldi." Gözlerindeki mutluluk 5 km öteden fark edilirdi.

"Seni üzmek istemiyorum ama arkadaşça falandır belki?"
"Hayır Selin değildi. Yani sevgili olarak da değildi tabi de. Of ben anlatayım sen karar ver."
"Dinliyorum."
"Dün ben sizden fırladığım gibi parka gittim. Kimse olmayınca da ağlamaya başladım tabi. Ben arkamdan sen gelirsin diye tahmin ettiğim için sorun etmemiştim ağlamayı ama yanımda bir anda Selim'i görünce donup kaldım. İlk önce yüzüme baktı, sonra baş parmağıyla gözyaşlarımı sildi. Of Selin o kadar güzeldi ki, hiç bitmesin istedim.
'Bu ben bile olsam, hiç kimse için akıtma güzel yaşlarını.' Dedi fısıldayarak."

"Oha! Selim'e bak sen."
"Selin ben hayatımda hiç o kadar mutlu olmamıştım biliyor musun? Yani kalbim onun avucunda atıyor gibiydi. Sanki zaman donmuştu, tek benle o vardık evrende. Hiç böyle hissetmemiştim ben."
"Ee sonra ne oldu Füsun?" Bana gülümseyip tekrar anlatmaya devam etti.
"İşte öyle diyince ben dedim ki allahım sana geliyorum artık. Ağzımı açamıyorum ya heyecan ve şaşkınlıktan. O da şaşırdığımı fark edip gülümsedi. O gülümseyince ben de gülümsemiştim. Ağlamamı unutmuştum bile. Sonra birden belimde tutarak kendine çekip sarıldı. Ellerim havada kaldı mutluluktan. O da istemiyorum sanıp tam geri çekilecekti ki bu sefer ben boynuna sımsıkı sarılarak onu durdurdum. Rüya gibiydi her şey."

O kadar mutlu, o kadar neşeliydi ki onun adına gerçekten çok sevinmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse, Selim'den hiç böyle şeyler beklemezdim. Füsun'un hislerini fark etmiş olmalıydı. Belki de o da bir şeyler hissetmeye başlamıştı?
"Ya çok güzel bir gece geçirmişsiniz. Oldunuz resmen siz ya. Ee sonra ne oldu?" Dememle yüzünün şekli değişti.
"Şey, ben kaçtım." Yere bakara söylediği şeyle koluna vurdum.
"Ne? Ne demek kaçtım ya? Salak mısın kızım sen?"
"Of Selin sen de gelme üstüme. Ne yapayım utandım."

"Selin, Füsun. İnin hayde kahvaltuya. Selim'i de kaldurun gelurken." Yengemin aşağıdan bağırmasıyla Füsun'a hesap sormayı sonraya bırakıp yataktan kalktım. Odadan çıkıp yan tarafındaki Selim'in odasının kapısını tıklattım.
"Selim, kalk hadi." Bu öküz nasıl duysunda uyansın ya! Hala heyecanlı olan Füsun'a bakıp bu haline gülümsedim.
"Uyandırıp geliyorum ben." Diyince kafasını sallayarak beklemeye başladı.

İçeri girip yatağın her tarafını kaplayarak uyuyan Selim'e bakıp gözlerimi devirdim.
Yanına gidip dürtmeye başladım.
"Kalksana ya bütün gün seni uyandırmakla mı uğraşacağım?"
"Git başımdan." Sonunda dayanamayıp daha hızlı dürtmemle gözlerini açtı. Şükür!
"Füsun seni bekliyor bak, kalk hadi." Füsun ismini duymasıyla kendi yatakta düzeltti. Ay bu çocuk sevdalanıyor galiba.

"Füsun'mu? Neden bekliyor?"
"Of seni değil beni bekliyor herhalde. Yengem kahvaltıya çağırıyor hadi." Diyip yanından ayrıldım. Tam odadan çıkacaktım ki sırıtarak ona döndüm.
"Ha bu arada, dün neler olduğumu biliyorum."
"Selin!"
"Oy bizum uşak sevdalaniy demak. Finduğu sevsun oni." Yastığı alıp bana fırlatacaktı ki çıkıp hemen kapıyı kapatmamla yastık kapıya çarptı. Gülerek çıkınca Füsun'da durmuş heyecanlı gözlerle bana bakıyordu.
"Niye gülüyorsun? Bir şey mi dedi benimle ilgili? İnkar etti değil mi? Of!" Birden yüzü düşünce şaşkınca ona baktım. Nasıl bir negatiflik bu ya?
"E Selin hayde." Yengemin sabırsız sesini duyunca Füsun'a göz devirip aşağı indim. O da koşarak arkamdan geliyordu.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin