Eve gelir gelmez yengem mutfağa girip yemekleri hazırlamaya başlamıştı. Ben de kendimi toparlamaya çalışıyordum. Güzel bir akşam olacaktı, onların keyfini bozmak istemiyordum. Gece odamda rahatça ağlayabilirdim. Hoş, herkesten saklasam da Fatih tek bakışıyla anlıyordu halimi. Ondan saklanamıyordum, tüm çıplaklığımla karşısındaydım her zaman.
"Fatih, halam limon almayu unutmuşum."
"Ee ne edeyum hala?"
"E al da gel paşam." Fatih hiç ikiletmeden yerinden kalkıp evden çıktı.
"Selin?" Yengemin adımı söylemesiyle efendim dercesine ona baktım. Sonra bir şeyi hatırlamışçasına konuşmaya başladım.
"Yenge, biz limon almıştık."
"Aa öyle mi? Unutmuşum. Neysa sen nasulsun?" Fatih'in yanında bu konuyu açmak istemediği için göndermişti onu. Nasıl olduğumu öğrenmeden de içi rahat etmeyecekti. Gülümseyip sorusunu cevapladım."İyiyim yengem."
"İstersen sen hiç inme yat bu gece guzum he, ben hastaydı falan derum."
"Yok yengem gerçekten iyiyim." Yengem rahatlamış bir şekilde nefes verip tekrar işine döndü.
"E ara uşağu da gelsun."
"Kimi?"
"Fatih'i. Boşuna gönderduk paşamu." Gülerek kurduğu cümleye ben de gülerek karşılık verdim.
Telefonumu çıkartıp Fatih'i aradım. Tek çalıştan sonra açmıştı zaten."Yengem almış da görmemiş. Gitme boşuna dön hadi."
"Bitti mi?" Sorusuyla kaşlarım çatıldı.
"Ne bitti mi?"
"Konuşmanuz Selin. Poşetleri ben taşudum eve." Kurduğu cümleyle gözlerimi yumdum. Tabii ki o taşımıştı, limon aldığımızı da gayet iyi biliyordu. Düşünceli hödük bu ya!"Şey-" kıvrandığımı anlamış olacak ki gülme sesini duymuştum.
"Yangazlaru alıp geliyrım hayde kapat." Beni kıvranmaktan kurtardığı için gülümseyerek telefonu kapattım.
"E gı geliy mi?"
"Geliyor yenge."
"Kalk da yardum et." Yengemin dediğine kafa sallayıp yerimden ona yardım etmek için kalktım.Sonunda yemekleri bitirmiş masayı hazırlıyorduk. Çalan telefonumla cebimden çıkartıp açtım.
"Ne oldu Gökhan?"
"Şey, Yıldız uyandu." Duyduğum cümleyle derin bir nefes verdim.
"Seni görmek istiy." Gökhan'ın devam eden cümlesiyle ise kaşlarım çatıldı.
"Beni mi? Neden ki?"
"Bilmiyrım. Murat gelup alsun seni."
"Tamam." Diyip telefonu kapattıktan sonra merakla bana bakan yengeme anlatmaya başladım."Uyanmış Yıldız."
"Oh çok şükür. E sen niye duruldin?"
"Beni görmek istiyormuş."
"Bismillah. Gı senu ne edecekmuş?"
"Bilmiyorum yenge. Murat gelecek şimdi almaya ordan hep beraber geliriz."
"Tamam guzum siz gelunce her şey hazur olur zaten." Kafamı sallayıp yukarı montumu almaya çıktım. Odama girince biraz bekledim.Ne konuşacaktı ki benimle? Neden beni görmek istemişti? Montumu giyindikten sonra gelen korna sesiyle aşağı inip evden çıktım. Murat'ın bahçede bekleyen arabasını görüp bindim.
"Neden beni görmek istiyor?"
"Valla bilmiyrım Selin. Uyanur uyanmaz senun adunu dedu." Kafamı sallayarak önüme döndüm.Hastaneye geldiğimizde Murat'ı beklemeden arabadan indim. Hastaneye girip Yıldız'ın odasının bulunduğu kata çıktım. Odanın kapısında bekleyen Yıldız'ın ailesi bana öldürecekmiş gibi baksa da onları görmezden gelip içeri girdim. Yıldız'ın halini görünce içimde bir ağırlık oluşmuştu.
"Neden?" Yıldız'ın konuşmasıyla ona daha da çok yaklaştım."Ne neden?"
"Neden benimle oynadunuz?" Duyduğum şey ile gözlerim büyümüştü.
"Sa-saçmalama. Oynamadık biz seninle. Beraber bile değiliz ki biz. Seninle evlenecekti o."
"O senu severken benimle nasul evlenecektu?"
"Yıldı-"
"Çok mu seviysın?" Sorusuna cevap vermeyip kafamı yere eğdim. Ne diyecektim ki?"Mutlu olun." Kırgın ve dünyada söylemek istediği son cümle olduğunu belli eden ses tonuyla kurduğu cümleyle yutkundum. Bir cümle nasıl bu kadar ağır olabilirdi? Bizim sevgimiz nasıl bu kadar can yakabilirdi ki?
"Yıldız-"
"Bir şey demene gerek yok Selin, zorlama kendunu. İzin verursen dinleneceğum biraz." Konuşmak istemediğini anladığım için üstelemedim. Dolu gözlerle odadan çıkıp koridorda beni bekleyen Furkan'ın yanına gittim.Bana düşmanlarıymışım gibi bakan Nurdan teyze ve Faruk amcaya aldırmadan hastaneden çıktım. Temiz havayı içime çektikten sonra arabaya bindim.
"Ne dedu diye sormak istiyrım ama halunden güzel şeyler demeduğu belli."
"Keşke kötü şeyler söyleseydi. Bağırıp çağırsaydı, böyle yapması... bilmiyorum ağır geldi."
"Ne dedu?"
"Mutlu olun." Söylediğimle Furkan önüne döndü."Ağurmuş."
"Sağ ol Murat ya."
"Tamam tamam." Kafamı cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım.
"Fatih biliyor mu Yıldız'ın beni çağırdığını?"
"Gökhan söylememuşsa bilmiyordur." Kafamı anladım dercesine sallayıp tekrar cama döndüm. Çok geçmeden eve geldiğimizde Furkan'ı beklemeden inip eve girdim."Hoş geldun guzum. Murat nereyedu?"
"Geliyor yenge." Cümlemi bitirir bitirmez içeri giren Murat'la masaya oturmuştuk. Tabi ben oturamamıştım çünkü çalan kapı buna engel olmuştu. Kapıyı açar açmaz karşımda gördüğüm kişiyle yüzümde istemsiz bir tebessüm oluşmuştu. Her zamanki gibi!
"Gapa ağzunu gapa." Arkadan gelen yengemin sesiyle güldüğümü fark edip yüzümü eski haline çevirdim."Oyy hala hep zamansız geliysın."
"E ne ettum paşam?"
"Manzaramı bozdun." Duyduğum cümleyle tekrar yüzümde geniş bir gülümseme yer edinmişti. Yüzümde kocaman gülümsemeyle Fatih içer girdikten sonra kapıyı kapatıp ben de onu takip ettim. Yengemin bıyıkaltı gülüşünü görüyordum tabi! Nihayet hepimiz masaya oturabildiğimizde yemeğe başlayabilmiştik.
Yengem yemekleri doldurup yerine oturunca beklemeden yemeğimize başladık.
"Yıldız kizum da iyi çok şükür." Sevda teyzenin kurduğu cümleyle herkes çok şükür dedi."E Fatih-" Fatih annesinin ne diyeceğini tahmin etmiş olacak ki onu susturmuştu.
"Ana, o mesele bittu. Bir daha konusu açulmasun." Sevda teyze elindeki kaşığı bırakıp sinirle söylenmeye başladı.
"Ula ne demek bittu? Sen o kızla evleneceksun!"
"Ana! Ben kimseyle evlenmiyrım, evleneceksem da bu kişiyi ben seçerum sen değul! Ki seçtum de.""Ben Yıldız'dan başka gelun kabul etmiyrım. Senin bana kimu gelun getureceğini ben bilirum. O kız bizum eve giremeyecek!" Bana ateş saçan gözleriyle bakarken kurduğu cümleler gözlerimin dolmasına neden olmuştu.
"Yavas da Sevda hanum yavas. Yemeğe saygun olsun." Yengem de sinirle konuşmaya dahil olmuştu.
"Ayşa, karuşma sen." Amcamın söylediğiyle yengem susmak zorunda kalmıştı.
"Ana, yeru değuldur." Yangazlar da annesine çıkışınca Sevda teyze bir anda kalktı.
"Son sözüm de budur!" Diyerek evden çıktı.
Dolan gözlerimi kimsenin fark etmemesi için ben de hızlıca kalkıp odama çıktım. Fatih'in de benimle aynı anda kalktığını görmüştüm ama onunla da şu an konuşmak istemiyordum.Odama girer girmez gözyaşlarımı serbest bıraktım. Aşağıdan amcamın sesini duyuyordum ama yengemin idare edeceğini biliyordum. Babaannem zaten hiçbir şey anlamamıştı bile. Kapının tıklanmasıyla bir anlık korksam da hemen gözlerimi silip açtım. Fatih endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bir anda kolumdan tutup kendine çekip sarılınca ilk şaşırıp sonra sarılışına karşılık verdim.
"Sen her ağladuğunda yakasum geliy habu karadenuzu."
"Ağlamamak için çok direniyorum." Kurduğum cümleyle daha da sıkı sarıldı.
"Biliyrım Selin'im. Sen yeter ki her ağladuğunda benim kollarumda ol."
"Aksi mümkün olmuyor ki zaten." Gülümseyerek kurduğum cümleyle onun da güldüğünü hissetmiştim. Başımı göğsünden kaldırıp biraz geri çekilip gözlerine baktım. Ben bu adamı gerçekten çok seviyordum.
"İyi ki, iyi ki'msin." Bunu isteyerek söylememiştim aslında, o an düşündüklerim birden dilime düşmüştü. Bir süre gözlerime baktıktan sonra kurduğu cümleyle gülümsedim."İyi ki, ilkimsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esmesin Ayrılık
Teen Fiction#mazlum 1. #gurur 3. "Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı. "Konuşmaya gelmiştuk?" "Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiy...