Bölüm 13

128 7 0
                                    

"Hoş geldiniz." Kuzey'in babası olarak tahmin ettiğim kişi sıcak bir gülümsemeyle bizi karşılamıştı. Ben de aynı içtenlikle gülümseyip gösterdikleri koltuğa oturdum.
"Bu muydu yani?" Annesi olarak tahmin ettiğim kişi geldiğimden beri ki geleli 3 dakika falan oluyor, yüzünü ekşitmiş bir şekilde bana bakıyordu.

"Bu değil o, Selin annecim. iyi ki de Selin. Bir sorun mu var?" Kuzey'in annesine verdiği cevapla gülümseyip annesine aldın mı cevabını bakışlarımı attım.
"Ayol bir Melisa'ya bak bir buna. Nereli bunlar böyle?" Kuzey cevap vermeden lafa atladım.
"Trabzon'luyuz."
"İstanbul'lu bile değiller. Hiç yakışıyor mu bizim gibi bir aileye böyle kız?" Ben bu kadını gece sonuna kadar yolmazsam iyidir. Ayrıca Melisa kim ya?

"Sen onun kusuruna bakma kızım. Ben oğlumu adam eden bu hanımefendiyi gayet sevdim." Babasının içten cümlesine karşı gülümsedim.
"Yok sorun değil efendim, ben de sizi çok sevdim." Aynı içtenlikle karşılık verdim. Sorun değil dedik ama nezaketen dediğimi inşallah anlarlardı.
"E hadi yemeğe geçelim." Babasının konuşmasıyla hepimiz kalkıp masaya doğru ilerledik. Kuzey'in annesiyle babası karşımda yan yana, biz de Kuzey'le yan yana oturmuştuk.  Yemeklerimiz de konmuştu ama biz hala bekliyorduk. Oruç falan mı tutuyorlardı acaba?

Kuzey'in kulağına fısıldadım.
"Neyi bekliyoruz?"
"Dedemi." Bunun dedeside mi vardı? Tabi çocuğa hiçbir şey sorduğum yok ki. Böyle cadı bir annesi olduğunu bilseydim gelmezdim bile.
"Hoş geldin kızım. Kusura bakma biraz bekletmek zorunda kaldım ilaçlarımı aldım da." Beni düşüncelerimden ayıran dedesinin sesi oldu. Geldiğini görünce hemen yerimden kalkıp elini öptüm. Yaptığım hareket karşısında adam gülümsedi.
"Sorun değil efendim." Diyerek yerime oturdum. Her ne kadar dedesi olsa da gayet bakımlı bir adamdı. Yerime oturduktan sonra o da yerine oturdu ve afiyet olsun diyerek yemeği başlattı.

"Nasılsın bakalım kızım? Nerelisin kimlerdensin tanıyalım bakalım gelinimizi?" Bana yönelttiği soruyla çorba boğazıma kaçtı ama bir iki öksürükle atlatmıştım. Gelin mi?
"Dede, lütfen." Kuzey dedesine susması gereken bir bakış atmıştı. Sorun değil diyerek sorduğu soruları cevaplamaya başladım.
"Adım Selin, Trabzon'luyuz ama üniversite için İstanbul'a geldim. Hukuk okuyorum. İki abim var ikisi de inşaat mühendisi ve kendi şirketimizi yönetiyorlar. Annem ile babam ise rahmetli oldu." Sesim cümlenin sonuna doğru kısılsa da çok belli etmemiştim. Son cümlemle masadakilerin yüzünün düştüğünü fark etmiştim.

"Demek Trabzon. İlk defa Karadenizden gelin alacağız." Dedesi kurduğu cümleyle ortamı yumuşatmaya çalıştı.
"Aman çok lazımdı sanki. Melisa'yı gelin istiyorum ben bu kızı değil." Annesinin iğneleyici lafına cevap vermedim ama ben bu kadını bir gün çok fena benzetecektim.
"Latife." Dedesinin uyarmasıyla önüne dönen kadın hala bana ters ters bakıyordu tabi. Yemin ederim damarım atıyor atlayacağım şimdi üstüne.
"Müsaadenizle ben bir lavaboya gideyim. Ne taraftaydı acaba?" Kuzey ben gösteririm diyerek benimle beraber kalktı. Sakin ol Selin şimdi değil şu salondan bir çıkalım sonra. Az kaldı dayan. Salondan çıkmamızla arkamı dönüp Kuzey'in karnına yumruk attım.

"Ağhh, ne yapıyorsun laz kızı ya?"
"Melisa kim?" Sorduğum soruyla dikeldi.
"İnan çok gereksiz biri. Annemin beni küçüklüğümden beri yakıştırdığı ve evlendirmek istediği kız." Dedikleri karşısında sinirle güldüm.
"Annen seni evlendirmek istiyor ama gereksiz öyle mi? Resmen beşik kertmesi bu ya!" Ben burada sinirden köpürüyorum o karşımda gülüyor ya. Tam yine vuracakken elimi tutup beni duvara yasladı ve yüzüme yaklaştı.
"Kıskandın mı sen?" Sorusuna gayet güzel bir şekilde cevap verirdim ama şu durumdayken tam idrak bile edememiştim. Tam yaklaşıp öpecekken anın büyüsünden çıkıp hemen kolunun altından eğilerek çıktım.

"N-ne kıskanacağım ya? Sadece sevgilin var diye şey ettim yani. Sen de ailen aşağıda oturuyor burada lavaboyu göstermek ayağına beni öpmeye çalışıyorsun. Pis fırsatçı! Nerede ya bu lavabo bak göstermeyeceksen kendim bulurum tamam mı?" Kuzey gülerek beni izliyordu. Hatta ne gülmesi bence kahkaha atacaktı da ayıp olmasın diye tutuyordu kendini.

"Tamam tamam sakin ol. Şu an lavabonun önündesin zaten." Dediği cümleyle sinirle ayağımı yere vurup lavaboya girdim. Yüzüme soğuk su çarptıktan sonra aynaya baktım. Sakin ol Selin'cim sakin ol. Asla o kalasın sinir bozucu gülüşünü yaparken yüzüne yumruğu geçirmek istemiyorsun, annesinin saçından tutup yemek masasının başından sonuna kadar kafasını sürtmek istemiyorsun. Bunları asla istemiyorsun. Sen uslu bir kızsın tamam mı? Hem bak babası dedesi ne kadar tatlı. Sen sadece onları duy. Ne kaldı ki zaten şunun şurasında yemeğini yer hemen topuklarsın. Aferin benim kızıma hadi göreyim seni. Aynada kendimi tembihledikten sonra üstümü başımı düzeltip lavabodan çıktım.

Kuzey duvara yaslanmış beni bekliyordu. Saçlarımı savurarak yanından geçtiğimde kıkırdamasını duymuştum. Salona girer girmez yüzüme bir gülümseme yerleştirip masaya oturdum. Yemeklerimizi sessiz bir şekilde yedikten sonra Kuzey'in kulağına artık gitmem gerektiğini söyledim. Saat 11di neredeyse ve yengemin gelip beni almasını istemiyordum çünkü bu kadını görse boğabilirdi. Aslında fena fikir de değilmiş ya. Neyse bunu ilerleyen zamanlarda elbet yapardık.

"Dedecim, babacım. Selin'in ailesi bekliyormuş da izninizle biz kalkalım."
"Bir kahve içseydin kızım?"
"Yok teşekkür ederim. Amcam ve yengem yeni geldiler de memleketten o yüzden kalkmam gerekiyor, başka bir zaman seve seve içerim kahvenizi." Dedesi gülümseyerek oturduğu yerden kalkıp beni öptü.
"Bundan sonra sık sık görüşeceğiz inşallah. En kısa zamanda da ailenle tanışmak istiyorum."
"Babam haklı Selin'cim. Aileni de en yakın zamanda bir ağırlamak isteriz." Ya tabi tabi. Bizimkiler de öyle diyordu zaten hatta gelmek için can atıyorlar. Of kızım Selin işin iş yemin ederim ya.

"Kendi adınıza konuşun ben istemiyorum." Dönüp Latife hanıma iğrenir bir şekilde baktım. Aman biz de sana bayılıyorduk zaten haspam.
"Bu evde benim sözüm geçer Latife senin değil. Ne zamandan beri sözümün üstüne söz söylenir oldu?" Ben bu dedeyi harbiden sevmiştim ya.
"Özür dilerim babacım." O kadar samimiyetsiz bir özürdü ki içimden kendi kendime kusuyormuş gibi yaptım. Bunu da nasıl yaptıysam artık.
"Tabii ben aileme ileteceğim yemek fikrinizi. En kısa zamanda görüşmek üzere tanıştığıma çok memnun oldum." Diyip ellerini öptükten sonra evden çıktık. O Latife karısını tabi ki öpmemiştim inşallah ayıp olmamıştır. Ona değil yani babası ve dedesine.

"Boğaldum yemin ederim boğaldum." Söylene söylene Kuzey'in arabasına doğru yürüyordum. Bindikten sonra topuklu ayakkabılarımı çıkartıp elimde aldım, ayaklarım acımıştı ne yapayım?
"İyi geçirdin yine geceyi, ben annemle kesin tartışırsınız diye bekliyordum." Kuzey'in kurduğu cümleyle ona ters bir bakış attım.
"Sırf o kadın annen diye bir şey demedim yoksa onu elimden kimse alamazdı. Ama böyle devam ederse yine alamayacak."
"Bakma öyle olduğuna özünde iyi kadındır."
"Bana ne Kuzey özünden? Gitsin Melisa'ya iyi olsun. Ama elimizde maalesef Melisa yok ben varım ne kadar erken kabullenirse bu durumu o kadar iyi." Dediğime güldü.

"Bakalım senin ailen beni nasıl karşılayacak?" O durumu hiç konuşmasak daha iyidi.
"Bence her şeye hazırlıklı ol. Hatta benden bu yüzden ayrılsan bile bir şey diyemem hakkındır."
"O kadar yani? O zaman hiç riske girmeye gerek yok şimdiden ayrılalım." Dediği cümleyle beraber kolunu çimcikledim.
"Sen de hemen git Melisa'ya tabi değil mi?"
"Sen iyi alıştın benim canımı yakmaya laz kızı."
Kollarımı birleştirip sinirle önüme döndüm.
"Şaka yapıyorum ya, ben senden gelen her şeye kabulum." Cevap verecektim ki telefonumun çalmasıyla çantamdan çıkartıp açtım.

"Efendim?"
"Nerdesun gı sen?"
"Geldim yenge mahalleye gireceğim şimdi."
"Çabuk hayde senin evdeyum ben bekliyrım." Diyip telefonu suratıma kapattı. Eve yaklaşınca arabayı durdurup bana baktı.
"Teşekkür ederim. Babamla dedemi çok mutlu ettin, beni de öyle."
"İleride sen geleceğin zaman 'ben annene ağzımı açmamıştım ama' demek için sustum. Yani ileriye dönük bir nevi hazırlık gibi bir şeydi benimki. Ama rica ederim." Diyip güldüm. O da güldükten sonra uzanıp yanağımdan öptü ve apartmana girene kadar arkamdan baktı. Arkamdan baktığını ben de sürekli ona dönüp baktığım için biliyordum.

Topuklu ayakkabılarımı tekrar çıkartıp elime aldıktan sonra sessizce apartmana girip kendi daireme çıktım. Allahtan yengem kapıyı açık bırakmıştı da anahtar bulma derdiyle uğraşmak zorunda kalmamıştım. İçeri girip sessizce kapıyı kapattıktan sonra salona geçtim. Yuh bunlar beni mi beklemiş? Yengem Didem ve Füsun oturmuş bana bakıyorlardı. Sen şimdi görürsün Latife hanım. Anlatıp seni bizimkilere bir düşman edeyim de o zaman gör sen Melisa'yı. Ayakkabılarımı yere atıp oturduktan sonra her şeyi anlatmaya başladım.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin