Bölüm 22

122 6 0
                                    

Yüzüme vuran güneşle daha fazla uyuyamayıp gözlerimi açtım. Telefonumu alıp saate baktım, 06:48. Daha fazla uyuyamayacağıma emin olduktan sonra kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Kalkıp duşumu alıp bi pantolon ve kazak giyindikten sonra evden çıktım.

On dakikalık yürüyüşümün ardından fırına gelmiştim.
"Günaydın dünyanın en güzel fırınının sahibi."
"Ooo Selin, sen ne zaman geldun?"
"Oldu biraz Cemal, baban nerede?"
"He o dünyanun en güzel firunun sahibi diye ona dedun sen?"
"E yani. Çıraksın sene daha ohoo öyle olabilmen için kırk fırın ekmek yemen gerek."
"Hee yeruz ha nolmiş."
"Hadi hadi mısır ekmeği ver sen bana 3 tane."
Cemal bizim köyün çocuğuydu. Ne çok haylazlık yapmıştık onunla da.

"Al bakalum."
"Sağ olasın. Abimlerden biri gelir bugün söyle onlara verirler parasını, hayde kolay gelsin." Para almayı unutmuşum. Fırından çıkıp memleketimin güzel havasını içime çeke çeke eve doğru yürüdüm. Eve girdikten sonra montumu çıkartıp direkt masayı hazırlamaya başladım. Masayı hazırladıktan sonra son iş olarak kuymağı yapmaya başladım.

"Ohh mis gibi kokuyor, döktürmüşsün yine yen-"
"Yenge değil canım, Selin."
"Ben tam uyanamadım da rüya mı görüyorum hala acaba?"
"Cemal'e para verirsin bugün."
"Kızım gittiğin her yere abimler gelip öder diyerek istediğini alıp çıkıyorsun. Kredi kartın mıyız biz senin?"
"Sen abim misin Selim? Öde işte." Yengem şaşkınlıkla mutfağa girmiş bana bakıyordu.

"Uuh ula hangi dağda kurt öldi?"
"Ya yenge aşk olsun, gitmeden önce kim vardı senin yanında? Hem siz laf edeceğinize teşekkür etsenize!"
"Hee edelum teşekkür de hayurdur?"
"İçimden geldi yenge."
"Aferun aferun. Otur sen hayde devam ederum ben kuymağa."
"Oldu zaten yengem, uyandırın siz diğerlerini."
"Ali, Cengiz, ana, Eren, Emir, Gamze, Didem hayde uyanun."

Yengemin bağırmasıyla Selim'le kulaklarımızı kapadık.
"Böyle mi uyandır dedik yenge ya?"
"İnerler şimdu."
"Yenge bağırma da şöyle, güzel uyandırın bir gün de ya."
"Oldu Eren güzel uyandurayum, piyano çalarak uyandırayum mu guzum?" Yengemin dediğine güldüm.
"Hee abi ben de arkadan kemanla girerim."
Eren abim, Selim'in kafasına vurarak onu susturdu.

"Günaydun."
"Günaydın babaanne." Babaannem yine huysuz huysuz gelip baş köşeye kuruldu. Kurban olduğum ne zaman güleceksin sen ya.
"Günaydun."
"Günaydın amca."
"Günaydun Ali'm." Amcam yengeme gülümseyip masaya oturdu. Ben de onların bu haline güldüm.Babaannem de yengeme terbiyesiz dercesine bakışlar atıyordu yine. Yengem ise alayla gözlerini devirip çaylarımızı koyduktan sonra yerine kuruldu.

"Semih'in babasuyla konuşacağum bugün."
Amcamın dediğiyle lokmam boğazımda kaldı. Birkaç öksürükten sonra Didem'in su vermesiyle içip kendime geldim. Selim çatılmış kaşlarıyla amcama bakıyordu.
"Semih derken?" Dün Selim'e başından her şeyi anlattım demiştim değil mi? Hah şey, ben bunu atlamışım.

"Selin anlatur sağa. Hayde Cengiz kalk." Amcam, Cengiz abimi de alıp evden çıktı.
"Selin?"
"Efendim?"
"Anlat da."
"Neyi Selim?"
"Ula Semih ne alaka? Yoksa senin yanına mı geldi?"
"Karşısına çıkmış kızın. Evini bastık da bulamadık iti. Amcam da gönder onu buradan diyecek babasına yoksa cesedi gider eve."
Eren abime iyi halt yedin bakışları atıyordum.
"Elbet denk gelir o bana." Selim'in kendi kendine mırıldanmasıyla elimi alnıma koydum.

"Karuşma ula sen biz hallediyoruz. Sen Selin'e göz kulak ol yeter."
"Abi-"
"Selim, dediğimi yap. Çıkıyorum hadi ben de afiyet olsun." Abimin çıktığını kapı sesinden anladığımda Selim'le ben konuştum.
"Doğru söylüyor abim, onlar hallederler zaten biliyorsun."
"Ben kendim de halledebilirim ve içim daha rahat olur Selin."
"Lütfen, beni seviyorsan." Selim bana bir süre baktıktan sonra derin bir nefes verip elini yumruk yaptı.
"Of Selin of!" Diyip masadan kalktı. Ben de oflayarak kalkıp montunu giyindikten sonra evden çıktım, biraz temiz hava alsam iyi olacaktı.

Neredeyse bir saattir yürüyordum ama yorulmamıştım ve eve gidesim de hiç yoktu. Ev o kadar kalabalık ki hiçbir şekilde rahat kalamıyordum. Çalan telefonumu cebimden çıkartıp açtım.
"Nerdesin?"
"Dışarıdayım abi."
"Gelirken Esma yengeden bizim tepsiyi alacakmışsın yengem dedi unutma he."
"Tamam abi." Gelen dıt dıt sesleriyle telefonu kulağımdan çektim. Yönümü değiştirip Füsun'ların evine doğru yürüdüm.

Çok geçmeden evlerine geldiğimde kapıyı çaldım. Füsun pembe pijamalarıyla kapıyı açmış bana bakıyordu.
"Uyuyordum deme sakın bana."
"Yok kızım ne uyuması film izliyordum." O içeri girerken ben de ayakkabılarımı çıkartıp onu takip ettim.
"Tepsi alcakmışım sizden."
"Hee söyledi Ayşe yenge. Çıkardım mutfakta masanın üstünde git al."
"Ne kadar üşengeç bir insansın sen ya. Giderken alırım tamam." Diyip ben de onun peşinden salona girip oturdum.
"Bu okul işini bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?" Füsun'un sorusuyla mahçupça ona baktım.
"Ya şey, ben özür dilerim emrivaki yaptığım için."
"Hayır kuzum, istemediğimden değil de orada herkesle duyunca biraz kırıldım. Yoksa iyi düşünmüşsün, yapamadık biz orada." Füsun'un dedikleriyle gülümseyip sıkıca sarıldım.

"Selim de baya değişmiş değil mi?" Alakası sorusuyla kaşlarımı çattım.
"Aynı hence." Diyip önüme döndüm.
"Yaramış askerlik." Allah allah. Var bunda bi haller.
"Hayırdır canım ne bu Selim sevdası?" Alaylı sorumun ardından yerinde dikelip sahte bir şekil de gülümsedi.
"Hah ne sevdası canım. Allah korusun." Yoksa bu, Selim'e mi aşıktı?! Kendi kendime gülümseyerek Füsun'un yüzünü mırcırmaya başladım.
"Haydee! Kız sen bize gelin mi geleceksin he? Füsun Karademir'mi olacaksın sen? Oy oy yengesu sevsun seni."
"Of Selin bi yılışma ya. Yok öyle bir şey."
"Sus kız yeni gelin. Anlat bakayım da şimdi en baştan, askerden önce de mi vardı bu yoksa daha yeni mi?" Füsun gözlerini kapatıp bir süre bekledikten sonra sorumu cevapladı.

"6 yıldır."
"Ne?!" Bağrışımla gözlerini açıp eliyle ağzımı kapattı.
"Ne bağırıyorsun kızım ya of."
"Yazıklar olsun ama sana. 6 yıldır aşıksın ve bana hiç söylemedin. Asıl önemlisi ben nasıl fark edemedim?"
"Ya ben geçer sandım ama geçmedi."
"Karın ağrısı mı bu geçmesini bekliyorsun? Çok kırıldım sana, ama bu aranızı yapmayacağım anlamına gelmez."
"Sakın Selin, eğer birine bir şey söylersen yüzüne bakmam."
"Ama be-"
"Selin! Çok ciddiyim."
"Of tamam be tamam." Diyip kollarımı bağlayarak arkama yaslandım.

"Gidiyorum ben ya." Diyip ayağa kalktım.
"Tepsiyi unutma." Mutfağa girip tepsiyi aldıktan sonra telefonumu çıkartıp Selim'i aradım.
"Ne var?" Karşı taraftan gelen sesle kaşlarımı çattım.
"İyiyim ikizim sen nasılsın?"
"Ne oldu? Semih'i mi gördün? Nerdesin çabuk söyle!"
"Yok görmedim kimseyi, Osman amcalardayım işin yoksa almaya gelsene beni dicektim."
"Kızım 15 dakikalık yolu gelemiyor musun?"
"Ya olmaz. Ya Semih çıkarsa bu sefer karşıma he? Eren abim sana ne dedi Selin'e göz kulak ol dedi. Bu mu senin bana bakman?"
"Bekle geliyorum." Telefonu suratıma kapatsa da sinirlenmeyip kendi kendime sırıttım. Nasıl kavuşturacağım ben bunları ya?

İçeri geçip tekrar kendimi koltuğa attım.
"Gitmedin mi sen?"
"Kovuyor musun Füsun?"
"Yok kızım ne kovacağım gittin sandım."
"Selim almaya gelecekmiş onu bekliyorum."
Kurduğum cümleyle gözlerini açıp bana baktı.
"Selim'mi? O-o neden geliyor?"
"Ne bileyim aradı mutfaktayken nerdesin dedi ben de burada olduğumu söyledim yolunun üstüymüş onun da alırım ben seni bekle dedi." Her şey güzel bir sebep için, sen affet Allah'ım.

"Eyvah! Benim güzel görünmem lazım, ama şimdi kalkıp güzel giyinirsem evde niye böyle duruyor bu kız salak mı der, ama böyle karşısına çıkarsam of ne kadar paspal bakımsız bir kız evlenilmez bununla der. Of ne yapacağım ben ya?" Füsun'a yok artık dercesine bakıyordum.
"Selim'den bahsediyoruz değil mi? Emin ol bunları hiçbirini düşünmez bile. Ayrıca çocukluğundan beri tanıyor bu seni neden ilk defa görecekmiş gibi hareketler yapıyorsun sen?"
"Of bilmiyorum heyecanlandım." Kafamı sağa solla sallayıp çalan kapıyı açmak için kalktım. Ama sonra tekrar oturdum. Ben neden açıyorum ki? Füsun açsın.

"Dondu çocuk açacak mısın artık?"
"Ya olmaz Selin. Sen aç."
"Burası senin evin. Misafirim ben kalk aç şu kapıyı." Füsun yine itiraz edecek gibi oldu ama alacaklı gibi çalan kapıya daha fazla dayanamayıp kalkıp açtı. 5 dakika sonra ikisi de içeri girdi. Nasıl içeri girmeye ikna etti bu kız bunu ya? Neyse iyi oldu bu. Şimdi anlarız bakalım Selim'de Füsun'a karşı bir şeyler hissediyor mu? Ay hadi hayırlısı.

Esmesin AyrılıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin