Dördüncü Bölüm: Asıl Tanışma

2.9K 230 95
                                    

Gözleri hala benim üzerimde dolaşıyordu. Ne yapmam gerektiğini kestiremeden öylece karşısında dikiliyordum. Üzerimde Asher'ın teyzemin acımasızca çamaşır makinesine atmasından dolayı baskısı soyulan aptal bir tişörtü ve altımda da evdelik şortlarımdan birisi vardı. Bileğime kadar çektiğim çizgili çoraplarımdan ise bahsetmek bile istemiyordum.

Salondaki kanepeye biraz daha rahat bir konuma erişerek yayıldı. Eklem yerlerinin üzerinde ufak çizikler ve bolca kızarıklıklar vardı, dudağının kenarındaki kan kurumuştu. Saçları ise parmakları sürekli arasından kayıp duruyor olmasına karşın düzelmek yerine daha çok dağılıyordu.

"Misafirperverliğin gözlerimi yaşarttı doğrusu."

Calum'a olan bakışlarım isyankar bir gerçekten mi dercesineydi. Muhtemelen biriyle kavga etmişti ve yine muhtemelen kavga ettiği kişi Scott veya da onun arkadaşlarından birisiydi. Çat kapı daha önce bilmediğini zannettiğim evime geliyordu. Misafir olmasını geçtim, davetsiz misafirdi resmen.

Başına büyük bir bela açmış davetsiz bir misafir.

"Benzetilmiş birine göre çenen biraz fazla düşük değil mi?"

Omuz silkti. Kolunun altında düz, kahverengi kanepenin desenli yastıklarından biri vardı. Dirseğini oraya, yanağını da avucuna yasladı. Badem gözleri üzerimde, daha doğrusu yüzümde, bir şey aramak istercesine dolaşırken yapabildiğim en iyi şey, bütün tepkisizliğimle onu izlemekti.

Calum'ın oturduğu koltuğun hemen bitişiğindeki tekli koltuğa yanaştım. Kollarımızı koyduğumuz kısmına oturup, zaten dakikalardır karmaşık da olsa bir tepki vermemi bekleyen kahverengilerine bu kez tüm odağımı topladım. Kirpiklerinin arasından bana bakan gözlerinde, daha önce Calum Hood'dan hiç görmediğim bir ifadeyle doluydu. Daha çok annesinden habersiz bir iş yapmış masum çocuğun pişmanlığını anımsatıyordu. Zaten tepeden tırnağa dağılmış görünen bir çocuğa kızgın kalabilmek mümkün değildi. En azından benim için.

Yani bunun, karşımda güzelce benzetilmekten son anda paçayı yırtmış bir Calum olmasıyla hiçbir ilgisi yoktu.

"Pekala, benim evimdesin," dedim hızlıca. "Ve benim kurallarıma göre hareket edeceksin. Sorduğum sorulara düzgünce cevap-"

"Beni gerçekten etrafında kafayı popüleriteyle bozmuş arkadaşlarınla karıştırman çok komik."

Neden her seferinde konuyu ben ve benim çevreme getirip, beni vurmaya çalıştığını anlamıyordum. Bu onu gerçekten beni iğnelemesini gerektirecek kadar rahatsız mı ediyordu yani?

Başımı sinirle iki yana salladım. İşaret parmağımı ona doğru doğrultup "Bir yere kıpırdama," diye ona emir verdim.

Ellerini iki yana açıp "Kıpırdadığım anda dudağımın diğer kenarını da sen patlatacakmış gibi bakıyorsun, o yüzden..." dedi.

Serseri.

Gerçekten budala bir serseri evimdeydi.

Gözlerimi devirerek mutfağa yürüdüm. Ufak bir plastik kap alıp, içine ılık su koydum. Alt kattaki banyodan içinde ilk yardım malzelemelerinin bulunduğu çantayı aldım. Bez, plastik kap ve çanta ile birlikte tekrar salona gittiğimde Calum gerçekten bıraktığım gibi duruyordu. Gözleri bir noktaya odaklanmış vaziyette dalgın dalgın düşünüyordu.

Pekala, Hayden. Sadece... nasıl bir konumda olduğunuzu unut. Yardım etmen gereken bir insan olduğunu düşün ve ona yardım et. Sadece bu kadar, ona yardım et.

Bir bacağımı kalçamın altına alıp oturdum. Ortadaki sehpayı iyice yakınımıza yaklaştırdığımda, başına gelecekleri biliyormuş gibi oturduğu yerde doğruldu. Dik bir şekilde otururken eli kaburgalarına gitti ve kısık sesle inlerken yüzünü buruşturdu.

Love Will Tear Us Apart || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin