Otuz Yedinci Bölüm: Herkesin Kaderini Bir Yalan ya da Bir Gerçek Değiştirir

1.1K 147 66
                                    

Teyzem gelen kişinin kim olduğunu sorduğunda, içeriye doğru yalnızca Matt olduğunu seslendim ve vestiyerin üzerindeki evin anahtarlarından bir tanesini alıp kapıyı kapattım. Lara'yı kolundan tutup, teyzemin salonun penceresinden baktığı yerden sokak kapısını göremeyeceği bir köşeye bedenini peşimde sürüklerken oldukça acımasızdım.

"Siz iki geri zekalı ne cesaretle evime gelebiliyorsunuz?" diye soludum.

Oldukça gergindim. Ki öyle olmam da normaldi. Abimler gittiklerinde saat tam olarak kaçtı hiçbir fikrim yoktu bile ama her an eve dönebilirlerdi. Döndüklerinde bulacakları manzara karşısında sakin davranmayacaklarının farkındaydım. Özellikle Scott ile aralarında yumruk yumruğa geçen son kavgayı hatırladığımda Calum hiç de sevecen yaklaşmayacaktı. Bundan adım kadar emindim.

Benim aksime Lara oldukça rahattı. Bizi kaldırımın kenarına park ettiği arabasının yanında bekleyen Scott da en az Lara kadar sakindi. Kollarını göğsünde birleştirmiş, ayaklarını çapraz bir şekilde birbirinin üzerine atmış ve kalçasını arabasının kaputuna yaslamış; öylecek bizi seyrediyordu. Sanki ileri görüşlülüğü varmış da birazdan olacak her şeyden haberdarmış gibi bir haldeydi. Onlardaki rahatlık beni biraz daha geriyordu.

"Yaklaşık on saniye önce konuşmamız gereken şeyler olduğunu söylediğimi hatırlıyorum."

"Benim seninle konuşacak neyim var ki?" diyerek kısık ama baskın bir ses tonuyla Lara'yı azarladım.

Şu an karşımda gördüğüm manzaraya baktığımda bunları betimleyebilmemin yalnızca tek bir yolu vardı ama benim için mantıksız bir yoldu. Lara ve Scott'ın yüz ifadeleri, rahat tavırları ve vurdumduymaz ses tonlarından sanki biz konuşmayı hiç bırakmamışız; hep arkadaş kalmışız ve birbirimize söylenmemesi gereken onca şeyi hiç söylememişiz gibi görünüyordu. Her şey dümdüz bir çizgi boyunca ilerlemiş gibi son derece rahatlardı.

Haliyle bunu garipsemiştim. Hatta kapımda olmalarından bile çok daha fazla garipsediğimi söylemem gerekirdi. İkisini de hayatımdan kalıcı olarak çıkarttığımdan emindim. Zaten hayatım hep böyle geçmişti. Bunu Asher'dan öğrenmiştim ve bu sayede, canım sadece bir kez yanardı.

Hayatımdan kendim çıkarttığım ya da kendi istekleri doğrultusunda çıkmak isteyen insanları, geri dönmek istediklerinde bir daha asla içeri almazdım.

Başlarda bunu yapmak kulağa çok gaddarca geliyordu. Ve nasıl yapabileceğimi de bilmiyordum. Dürüst olmak gerekirse bunu başarabilmek benim için sadece bir hayaldi. Gerçek olabileceğini hiç sanmıyordum. Çünkü vicdanım tarafından çok çabuk dizlerimin üzerine çöktürülebilen bir insandım ve ortaokul zamanımda çevremin bunu aleyhime kullandıklarının farkında bile değildim. Merhametim ve affediciliğim fazlasıyla suistimal edilmişti. Canım bu şekilde çok daha fazla yanmıştı.

Ama sonra abimin söylediklerini dinlemeye karar verdim. Bu kolay olmamıştı çünkü hayatımda bir düzen yoktu ve her şey çığırından çıkmak üzereydi. Ellerimde paramparça olmak üzere bekleyen bir yaşam vardı. Fakat Asher hayatımdayken her şey kolaydı. Giden ve benim çıkarttığım insanları hayatıma yeniden almamayı abimle öğrendiğimde canım sadece bir kere yandı.

Sonra düştüğüm yerden üstümü silkeleyip, yürümeye kaldığım noktadan devam ettim. Adımımı her seferinde biraz daha güçlü attım. Bu insanlar... benim için ne arkadaş ne de sevgili olabilmeyi başarabilmişlerdi. Belki ben de onlar için bir şey olamadım, nereden bilebilirim ki?

Fakat bildiğim tek bir şey vardı. O da, Lara ve Scott'ın benim hayatımda birer fazlalık olduklarıydı. Birisi sağ, diğeri ise sol omzum için çok büyük bir yüktü. Onları bırakmaya karar verdiğimde ve verdiğim kararın ardında durarak bunu gerçekliğe dönüştürdüğümde adımlarım daha da sağlamlaşmıştı. Kendimi daha güçlü hissediyordum. Ve biraz daha az yalnız.

Love Will Tear Us Apart || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin