"Bunu gerçekten bana da yapmak zorunda mısın?"
Teyzem başını kaldırırken bununla eş zamanlı olarak kaşlarını da saç diplerine doğru kaldırdı. Alnının ortasındaki çizgiler çukurlara dolarak belirginleşirken sanki çenemi kapalı tutmam gerekiyor olmasına rağmen ben kuralları çiğnemişim gibi bakıyordu.
"Ben senin teyzen değil miyim?"
Bu kez karşısındakine dünyanın en tuhaf insanımıymış gibi bakma sırası bendeydi. Kaşlarım, teyzemin konuyla ilgili alakasız sorusuna karşılık olarak istemsizce çatılırken tam ortada oluşan ince çizgiyi hissedebiliyordum. Hatta kaşlarım o kadar çatık bir biçimde duruyordu ki alnımdaki kaslar şimdiden acımaya ve beni rahatsız hissettirmeye başlamıştı.
"Bunun ayak tırnaklarıma kırmızı oje sürmenle ne ilgisi olduğunu açıklarsan eğer sana mantıklı bir cevap verebilirim."
"Çünkü, Bayan Ukala," dedi teyzem dirseğiyle ona doğru uzattığım bacağımı dürterken. "Teyze-yeğen ilişkimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bunda olduğumuzdan çok daha iyi olmalıyız."
"Sen benim ayak tırnaklarıma kırmızı oje sürerken mi?"
"Bu birlikte vakit geçirdiğimiz anlamına geliyor, Hayden."
"Alınma ama," dedim yüzümü alaycı bir tavırın arkasından ekşitirken. "Sorduklarında Felix ya da Matt'e evdeyken senin tırnaklarıma kırmızı oje sürdüğünü anlatmam onlar için alay edilesi görünüyor."
Teyzem histerik ve kısa bir kahkaha atarak "Çünkü onlar erkek," dedi. "Bakımdan ne anlarlar? Sen o abin olacak yalı kazığının bizimle olan alışverişlerinde ne zaman mutlu olduğunu gördün? Dur ben sana söyleyeyim hayatım, hiçbir zaman."
Kıkırdadım. Teyzeme bu konuda hak vermem gerekiyordu. Asher alışveriş yapmaktan gerçekten nefret ederdi. Yani... belki nefret ettiğini söylemem durumunu yok yere abartmışım gibi gösterebilirdi fakat bundan mutlu olduğunu da söyleyemezdim.
Onun alacakları her zaman ya aklının içine listelenmiş olurdu ya da çok fazla eksiği varsa, bunları kağıt üzerinde listelendirirdi. Ve alacağı her ihtiyacının belirli bir mağazası ya da dükkanı olurdu. Demek istediğim, bütün ihtiyaçlarının aklının içindeki haritada ilintilendirilmiş spesifik bir lokasyonu olurdu ve biz Asher'ın alışverişini kolaylıkla halledebilirdik.
Fakat ne teyzemin ne de benim yaptığımız alışverişler hiçbir zaman kısa sürmezdi. Teyzem zaten kendi başına alışverişe gitmez, yanında mutlaka Asher ya da beni; bazı zamanlar da ikimizi birden sürüklerdi. Çünkü çok fazla kararsızlık yaşardı ve her zaman yakınlarından birinin ona arada kalmış olduğu seçenekleri değerlendirip fikirlerini söylemesine ihtiyaç duyardı.
Dürüst olmam gerekirse teyzem bu konuda hepimize birazcık zorluk yaşatıyordu. Ben de alışveriş yapmaya düşkün değildim ama teyzem alacağım şey basit bir kot pantolon olsa bile bana bütün çarşıyı dolaştırabilirdi. Asla tek bir mağazaya bakarak sınırlandırmazdı.
Haliyle bu da her seferinde bizim peşimizde sürüklenen abimin kendisini en yakınımızdaki caddeden geçen arabalardan birinin altına atmasını istemesine neden oluyordu.
Ben bütün bunları içimden geçirene kadar teyzem sağ ayağımdaki dördüncü parmağımın tırnağına çoktan ulaşmıştı. Ufacık oje şişesinin içindeki bordoya daha yakın bir tona sahip olan kırmızı boyadan birazcık alıp, ayak tırnağımla buluştururken kaşlarımı yeniden çattım.
"Kimse ayaklarımda oje olup olmadığını görmeyecek."
"Ama bu gerekli bir şey."
Güldüm. "Neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Tear Us Apart || hood
Fanfic"Sen benim bir daha asla rastlayamayacağım bir düştün."