"Dün akşam neredeydin?"
Lara, bir yandan evlerine gelen kuaförüne kaşlarını aldırırken diğer yandan da beni sorguya çekiyordu. Ki bunu anlamsız buluyordum. Birbirimizin en yakın arkadaşları olduğumuzu hissedemediğim gibi. Lara ile aramdaki yakınlığın etrafına duvardan setler çekildiğini hissedebiliyordum. Scott ile yaptığı iş birliğinin foyasını ortaya çıkarttığımdan beri onunla rahat konuşamıyordum.
"Hiç," omuz silktim. Parmaklarımın arasında tuttuğum kozmetik dergisinden çok anlıyormuş gibi bir edayla sayfalarda gözlerimi gezdirirken gergin gözükmemeye çalıştım. "Biraz dolaştım. Buna ihtiyacım vardı."
"Peki- ah! Lütfen biraz yavaş olabilir misin?" Lara, kendisinden büyük olmasına rağmen saygıda kusur etmekte bir sakınca görmediği kadını şiddetle azarlarken, parmak uçlarıyla kaşının etrafında ip yüzünden sıkışan eti ovuşturuyordu. Yüzünü buruşturduktan sonra gözlerini devirip, kadına devam etmesi için elini salladı. Bu hareketi Lara daha çok, onun çabuk olmasını istediği zamanlarda da yapardı. İşi çabuk bitmeliydi ki benim başımın etini daha rahat yiyebilirdi böylece.
Ben sayfaları karıştırmaya devam ediyordum. Okuldan sonra onlara gelmemi, ne zamandır birlikte bir şeyler yapmıyor olduğumuzu ve beni özlediğini söylediğinde kabul etmiştim. Başlarda gerçekten Lara ile arkadaş olma olayımı özlediğim için bunu yaptığımı zannetmiştim ama şu an karşımda duran manzaraya baktığımda, pek de özlemediğimi fark ettim. Lara her zamanki Lara'ydı.
Ama ben her zamanki Hayden gibi hissedemiyordum bir türlü.
"Demek istediğim... tek başına mı dolaştın, yoksa Scott falan da seninle birlikte miydi?"
Başımı sayfalardan kaldırdığımda, gözlerini kapatmış kaşlarındaki fazla tüylerin alınmasını bekleyen umursamaz bir Lara buldum. Sanki söyledikleri sadece dedikodu malzemesi bulabilmek için sorulan sorulardan ibaretti. Beni ve lanet olasıca eski ilişkimi gerçekten önemsiyor muydu bunu bile bilmiyordum artık.
Bu biraz acı vericiydi. Uzun zamandır yakın arkadaşım olan birini artık yakın hissedemiyor olmak... geleceğe dair dostluğumuz adına bir ümit vaat etmiyordu.
"Güncel olaylardan kendini bu kadar soyutlamazsın sanıyordum Lara."
İple arasında sıkıştırılan tüyler yüzünden yüzünü buruştururken gözleri hâlâ kapalıydı. "Ah! Anlamadım, bu ne demekti?"
"Scott'a koridorun ortasında öpücük yerine geçsin diye tokat atmadım demek." Görmeyeceğini bilmeme rağmen hissetmesi açısından bakışlarımı yüzüne diktim. "Kavga ettiğimiz için ona tokat attım ve bunun sonucu bir ayrılık getirir. Ama sen zaten bunlardan haberdarsın sanırım."
Kaşlarını alma işi sonunda bittiğinde, zavallı kadıncağızı resmen dışarıya postaladı. Parmak uçlarıyla kızarıklıkların üstünde dolaşıp alınmasına rağmen cildine yapışan tüyleri temizledikten sonra bana döndü. Sanki imalarımı hiç anlamıyormuş gibi davranmıyor muydu...
"Scott son zamanlarda olduğundan daha hırçın. Ayrıldığınız belli yani."
"Hayır, benim söylemek istediğim şey o değildi." Ters bakışlarım hâlâ söylediklerimi anlamazlıktan gelen yüzünde dolaşıyordu. "Söylemek istediğim şey şu: o gün o kalabalığın içinde sen de vardın ama arkamdan bize tamamen yabancı olan bir çocuk koştu. Sonrasında da ne olup bittiğini sormadan bana başka şeylerden bahsettin."
Lara şaşkınca beni dinliyordu. Parlatıcıya buladığı dudakları aralandı fakat herhangi bir kelimenin döküldüğünü duymadım. Kaşlarımı havaya kaldırırken Lara da oturduğu yerden ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Tear Us Apart || hood
Fanfiction"Sen benim bir daha asla rastlayamayacağım bir düştün."