Kalacağımız otelin önüne geldiğimizde saat öğleni birazcık geçmişti. Yolculuk keskin virajlı ve bazı yerlerde yukarıya doğru tırmanılacak bir yolu kat etmemizi gerektiren türden, uzun olduğu için hepimiz adına yorucu geçmişti. Moladan sonraki devam ettiğimiz yolda da bazen uyumuştum ama ilk uyuduğum seferki kadar derin ve fazla değildi. Çünkü içim kıpır kıpırdı, çok yoğun bir heyecan yaşıyordum. Bu heyecanımın bağlantılı olduğu tek isim Calum Hood'du.
Yaptığımız konuşmanın ikimiz adına da çok özel olduğunu düşünüyordum. Belki de şu son iki gün içerisinde birbirimize karşı hiç olmadığımız kadar dürüst davranmıştık, ki bu en başından beri olması gereken bir şeydi. Neden bunu en başından beri yapmak yerine birbirimizi bu kadar süründürmeye meraklıymışız gibi davrandığımız hakkında en ufak bir fikrim bile olmasa da, içten içe bunun bir sonuca bağlanmaya başladığını hissedebiliyor olmak güzeldi.
Dönünce veya oteldeki telefondan beni ararsa -mutlaka arayacaktır- Asher'a neler olduğundan bahsetmek için sabırsızlanıyordum.
Otelin girişinde, kayıt yaptırmak için sıramızı beklerken Felix de ben de ayrı ayrı kişiler fakat tamamen aynı konu hakkında büyük bir heyecan içindeydik. Cılız parmakları durmadan zıpladığı için yerinde bir türlü sabit kalamayan gözlüğünü burnunun üzerine doğru itekleyip dururken en sonunda onun kolundan tutup durmasını sağladım.
"Dur artık Felix, bayılacaksın."
"Elimde değil, sakin kalamıyorum gerçekten de," dedi. "Greener vizyona girdiğinde bile bu kadar heyecanlanmamıştım. Daha iyi nasıl anlatabilirim ki?"
Sıramız ilerledikçe valizlerimizle birlikte birer adım öne doğru ilerliyorduk. Arkamızda kalan öğrencilerden uzun bir kuyruk oluşmuştu. Son sınıfların bu geziye katılmak için bu kadar heyecanlı ve de istekli olduklarını tahmin etmek benim için güçtü. Dürüst olmak gerekirse bu kadar katılımın olmasını benimle birlikte hiç kimse de beklemiyordu.
Fakat, daha sonradan aklıma geziyi kimin düzenlediği geldi.
Scott Roy'un babası. Yani, teknik olarak Scott Roy.
Herkes kendi oda arkadaşlarıyla aynı anda kayıt yaptırıyordu. Calum, Matt ve Sean bizden birkaç kişi önde oldukları için kayıtlarını yaptırıp, bizden daha önce odalarına çıkmışlardı. Akşam yemeğine kadar herkes otelin çevresinden uzaklaşmamak kaydıyla istediği yerde vakit geçirmek konusunda serbest bırakılmıştı. Ancak hepimiz, akşam yedide servis edilmeye başlayan yemeğe katılım göstermek zorundaydık.
"Sean ve Matt yemekte onlara katılacağımızdan emin olmak istediklerini söylediler," dedi Felix. "Katılırız, değil mi?"
"Hayır demek mümkün mü ki..."
Birkaç kişinin oda ve giriş kaydı daha yapıldıktan sonra biz yine öne doğru dakikalarca atmakta olduğumuz bir adımın aynısını attık. Valizimi peşimde sürüklerken, Calum'un dudaklarımın kenarından öptüğü o ufacık yerin saatler sonra bile hala alev alev yandığını hissedebildiğimi fark ettim.
Çok garipti. Sanki bu duygularla ilk kez tanışıyormuşum gibi hissediyordum. Daha önce hiç kimse tarafından öpücük almamış ya da elimi tutup, bana sarılmamış gibi bu duygulara karşı bir çaylaklığım vardı. Düşününce, bunun nasıl mümkün olabildiği soru işareti kafamı karıştırıyordu. Hatırladığım kadarıyla Lara, Mason'dan hoşlanmadan önce Scott'ın diğer yakın arkadaşı olan Rob ile birlikte olmuştu.
Bilirsiniz... o tür bir birliktelik.
Ve biz henüz on altı yaşımızdaydık. Rob'dan o kadar da hoşlanmıyor olmasına rağmen sadece artık bakire olmak istediğini söyleyip bunu yapmıştı. Rob'un da Lara'ya karşı çok yoğun duyguları olduğunu zannetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Tear Us Apart || hood
Fanfiction"Sen benim bir daha asla rastlayamayacağım bir düştün."