"İyi misin?" Gülnaz'ın sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim. Böyle bir ortamda iyi olmak mümkün değildi, en azından benim açımdan.
Gözlerimi kapatıp kısa süre sonra tiyatrocunun sesiyle araladım. Etrafta oturan ve yer bulamayıp dikilen insanların uğultulu sesi kulaklarımı tırmalamıştı.
Alt tarafı saçma bir tiyatro sahnesi için prova yapacaktık. Salonun bu kadar kalabalık olması bana kendimi gerçek sahnedeymişim gibi hissettirmişti.
"Kerem ve Ceyla sahneye gelin." Gülnaz omuzlarımdan tutup öne doğru ittirdiğinde kabarık prova elbisesi ayaklarıma dolanmıştı. Sendeleyip dizlerimin üzerine düşerken önümde gördüğüm klasik spor ayakkabıları bana bakıyordu. Başımı yavaşça yukarı kaldırıp bana bok muşum gibi bakan Kerem'e baktım. Kıvırcık saçları alnına düşmüş alayla kollarını önünde birleştirip beni seyrediyordu.
Elbisenin altında duran pantolonumdan dolayı rahatça kavrayıp yukarı doğru çektim. Altımda pantolonumu gören birkaç kişi gülmeye başladığında Kerem'in ağzından bıkkın bir of çıktı.
"Sen ciddi misin ya?" Ellerini ceplerine yerleştirip kısılan gözleriyle bakmaya başladığında ona doğru bir adım attım.
"Evet ciddiyim. Memelerime de bahaneyle bakarsın diye içimdeki tşörtü çıkarmadım. Malum o pis rehberde olmak istemiyorum." Kısılan gözlerini devirip benden bir iki adım geriye gitti.
"Tamam hazırsanız başlıyoruz. Ceyla sana yolladığım repliklerle başlayalım. Ses tonunuzu ayarlayacağız. Duygular önemli arkadaşlar, lütfen ciddiye alalım."
"Tam ciddi olayım diyorum sonra karşıma bakıyorum tüm ihtişam kaçıyor hocam. Bari makyaj yapsaydı. Duygular önemli sonuçta." Aşağıdan gelen kahkahalara gözlerimi devirip eteğin ağırlığını azaltmak için tutup hafif kaldırdım.
Dün gece sabaha kadar tiyatrocunun mesaj olarak gönderdiği beş repliği ezberlemeye çalışmıştım. Karşıma koyduğum yastık neredeyse sabaha doğru benimle konuşmaya başlayacaktı. Gözlerimden deli gibi uyku akarken karşımda duran itici bal rengi gözlere baktım ve odaklanmaya çalıştım.
Replikleri ezberlerken birkaç video izlemiştim. Bir adımımı ona doğru atıp kabarık eteğimi kavrayıp yavaşça yukarı kaldırdım. Hafif kıvırdığım saçlarım yan dönünce geriye doğru kaymıştı.
"Ah, Romeo, Romeo!" diye söze girdim sanki karşımda yastığım varmış gibi.
"Neden Romeo'sun sen?" İleri attığım adımı diğeriyle birleştirip ayaklarımı aynı hizaya getirdim. Kerem şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"İnkar et babanı, adını yadsı!" Bir elimi onun omzuna uzattığımda yan taraftan gelen 'harika' mırıltısı kulağıma ulaşmıştı. Kerem olduğu yerde don lastiği gibi gerilip beni izliyordu.
"Yapamazsan, yemin et sevdiğine," Rahatsız edici sessizlik devam derken son replik ağzımdan çıktı.
"Vazgeçeyim Capulet olmaktan ben." Elimi omzundan çekip bir adım geriye çekildim. Gidiyormuş gibi bedenimi sağa doğru çevirdim ve yan bakışla ona baktım. Sahnenin ardından kopan alkış sesleri benim için geliyordu. Kerem şaşkınlıkla bana bakmaya devam ederken alkışlar çoğalmış ıslık sesleri tüm sahnede yankı yapmıştı. Dudağını aşağı doğru kıvırıp ellerini ceplerine yerleştirdi.
"Harikasın Ceyla. Gerçekten bayıldım. Biliyordum beni yanıltmayacağını." Tiyatrocu sahneye çıkıp yanımıza gelince sahnenin ardındaki sesler kesilmişti. Kerem bendeki gözlerini tiyatrocuya çevirdi.
"Bugün sıra sende Kerem. Sana da replik göndereceğim. Sen zaten küçüklükten beri bu iştesin o yüzden biliyorsun ne yapman gerektiğini." dediğinde şaşırmış bir yüz ifadesiyle hocaya bakmaya devam ettim. Kerem ve tiyatro gerçeğini öğrenmek gerçekten şaşırtmıştı.
Tiyatrocu sahneden uzaklaşırken rahatsız eden ve bunaltıp aynı anda terleten elbiseyi uçlarından tutup sonuna kadar kaldırdım. Geldiğim yere doğru gitmeye başladım.
"Gerçekten kabul edeceğini hiç düşünmemiştim." Arkadan gelen sesle olduğum yerde durup hafif yana döndüm. Bu elbiseyle hareket etmek gerçekten zordu.
"Sadece ders notumu yükseltmek için yaptım bunu." arkamı dönüp tekrar ilerlediğimde söylediği şeyi fazla aldırmadan yoluma devam ettim.
"89 olan notunu mu?"
"91," diye düzelttiğimde alayla güldüğünü duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT * texting
HumorCeyla: Ben istemiyorum hocam yapamam. Tiyatrocu: İtiraz istemiyorum. Tiyatrocu: Bu sahnenin Juliet'i sensin. Kerem: Ben bunu mu öpücem şimdi? Nihat: Acaba hangisi ilk önce insana dönüşecek. *KÜFÜR İÇERİR*