"Hızlanın çok az kaldı!" Tiyatrocu mikrofonu eline alıp herkesi harekete geçiren uyarıyı verdiğinde oturduğum yerden kalktım. Perdeyi kenara sıyırıp süslenmeye devam edilen sahneye doğru bir adım attım.
Aylar önce, daha utangaç belki biraz umursamaz tavırla yürüdüğüm sahnede şimdi kendinden emin biraz heyecanlı adımlarla ilerliyordum.
"Tam burada düşmüştün," Karşıma geçen ayaklara baktım. Hafif gülümsemiştim, Kerem'in karşısında düştüğüm zamanı hatırladığımda gülümsemem kahkahaya dönmüştü.
"Ah, Romeo, Romeo!" Başımı yerden kaldırıp gözlerine baktım. Ellerini cebinden çıkarıp bir tanesini yumruk yaptı ve ağzına götürdü. Boğazını temizleyen bir ses çıkarıp elini yavaşça yana doğru bıraktı.
"Neden Romeo'sun sen?" Bir ayağımı ileri götürüp diğerini de yavaşça yanına doğru sürükledim. Hareketlerim ilk güne göre daha esnek ve rahattı.
"İnkar et babanı, adını yadsı!" Bir elimi omzuna doğru uzattım. Gülmeye başladığımda gözlerindeki şaşkınlığa rağmen o da gülmeye başladı. "Ne oldu? Unuttun mu yoksa?" Başımı iki yana salladım. "Tam burada bana tıpkı bir don lastiği gibi bakıyordun." Gülmem iyice genişlediğinde kendimi tutamaz olmuştum. Kerem tek kaşını kaldırdı ama hala gülmeye devam ediyordu.
Elini belime uzanıp hızla kendine doğru çekti, gözleri göğüs dekolteme kaydığında gülümsememi durdurdum. Hafif sağa eğilip kulağıma doğru yanaştı.
"Zaten listemdeydin."
"Öpüşün artık."
"Hint dizisi mi çekiyoruz neden birbirinize bakıp duruyorsunuz?"
Tanımadığım sesle sahnenin dışına doğru baktım. Talha çocuğun yanına gelip gülmeye başladı. Talha'nın erkek arkadaşıydı. "Mert bebeğim burası nasıl?" Arkamı dönüp sahnenin köşesine dekor yerleştirmeye çalışan çocuğa baktım. "Efsane oldu."
"Seni takip ediyorum, çok iyisin." Bana dönüp eliyle kalp yaptığında gülümseyip bende elimle kalp yaptım. "Mert için fazla yumuşak biri." Dirseğimi Kerem'e doğru savurdum. "Ah!"
"Öyle demek istemedim, yani onu daha önce böyle görmedim tuhaf hissettirdi."
"İnsanlara düzgün davran."
"Tamam."
"Hanımcılık kazanacak!" Nihat merdivenlerin oradan bize bakıp gülmeye başlamıştı. Kerem yerde duran boş kutuyu alıp Nihat'a doğru fırlattı. "Nihat sana dediğimi yaptın mı?"
"Hemen yapıyorum bebeğim."
"Diyene bak."
"Olum ben hep böyleydim." Doğru Gülnaz'ın ağzının içine bakıyordu. İkisi gördüğüm en uyumlu çiftti.
"Çocuklar ne durumdayız?"
"Çok az kaldı hocam." Sahnenin bitişine yaklaşıp merdivenin başında durdum. "Vaktimiz kalmadı toplayalım artık buraları Ali ve Beril neredeler?"
"Hazırlanıyor onlar."
"Harika. Süpersin Ada." Kısa süre sahneye bakıp geri çekildi. Organizasyon Ada'ya aitti. Gerçekten güzel olmuştu. Bugün hepimiz onun yardımcılarıydık, o ne derse onu yapıyorduk. Ada eline mikrofonu alıp düğmesine bastı.
"Son bir saat! Toplanıyoruz artık." Herkes oturduğu yerden kalkıp etrafı toplamaya başladı. Hızla sahneye geri dönüp yerde yatan çöpleri toplamaya başladım. "Çok dağıtmamışız ya." Kerem elindeki çöp poşetini bana doğru uzattı. Elimdeki çöpleri poşete atıp ellerimi birbirine vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT * texting
HumorCeyla: Ben istemiyorum hocam yapamam. Tiyatrocu: İtiraz istemiyorum. Tiyatrocu: Bu sahnenin Juliet'i sensin. Kerem: Ben bunu mu öpücem şimdi? Nihat: Acaba hangisi ilk önce insana dönüşecek. *KÜFÜR İÇERİR*