*19*

33.6K 1.9K 507
                                    

"Hadi kantine inelim, böyle oturmaktan kıçım büyüdü." Ada gözlerini devirirken Elif söylediğine gülmeye başlamıştı.

"Haklı," diye eklemeyi ihmal etmedi. Gözlerimi onlardan çekip ilgilenmeyen bir tavırla dışarıya çevirdim. Dışarıda ne buluyorlardı acaba?

"Millet bomba! Kantinde Keremle Mete birbirine girmiş!" Sınıfın yarısı tamam şöyle bakınca biz hariç hepsi koşarak kantine inerken Gülnaz kolumdan tutup çekiştirerek kaldırdı. Kıçım sıradan kalktığı için çok üzgündü.

"Bizi ilgilendirmez." dedim düz sesle. 

"Bir kere olsun sadece bir kere olsun mızmızlanma Ceyla." Gözlerimi devirip peşinden sürüklenmeye devam ettim. Ada'nın meraklı halleri de beni şaşırtmıyor değildi. Gözlerimi ona dikip ters ters baktım. Ellerini uzun hırkasının cebine yerleştirip kaşlarını yukarı kaldırdı.

"Ne var merak etmiş olamaz mıyım?"

"Elbette edersin bebeğim de az daha böyle yürürsek kavga bitecek herkes sınıfa dönmüş olacak ve o kıçlarınız boşuna sıradan kalkmış olacak." Haklıydı. 

Gülnaz adımlarını hızlandırdığında otomatik olarak ben de hızlanmıştım. Kantinle aramızda tek merdiven vardı. Merdivenleri hızla inerken ayaklarımın birbirine dolanmaması için dualar ediyordum. Sargıdan yeni kurtulmuştum. Elimde az da olsa yanıktan kalan izler kalmıştı.

"Ovv şiittt bebeğim." Ortaya toplananların arasına girip önlere doğru millete çarpa çarpa yol aldık. Üstte Kerem altında Mete yumruklaşıyorlardı. Mete'nin yüzü sağa dönünce gördüğüm manzara hiç iç açıcı değildi. 

Kerem gerçekten iyi benzetmişti.

Mete, Kerem'i ani hareketle altına aldığında Kerem'in durumunun daha vahim olduğunu fark etmiştim. Gülnaz korktuğunu belli eden bir sesle mırıldanmıştı ama etraftaki seslerden duyamamıştım. Mete Kerem'e her vurduğunda Gülnaz kolumu tutan elini etime geçirmeye devam ediyordu.

Başımı onlardan kaldırıp yuvarlağın karşısında duran arkadaşlarına baktım. Emre ve Enes iddiaya girmiş gibiydiler. Mert kaşlarını çatmış ellerini cebine koymuş olanları izliyordu.

Ali. Ali onların grubunda değildi ama keyif almayan bir yüz ifadesiyle izlemeye devam ediyordu.

Tuhaf şekilde hepsi sadece izliyordu.

Kavgaya doğru birkaç adım atıp üste çıkan Kerem'in kolunu tuttum. Kerem hızla kolumu geriye savurup beni iterken ona doğru büyük bir adım atıp kolunu tekrardan tuttum. Arkadan bağladığım saçlarım savrulmayla açılmış yüzüme gelmişti.

"Yapma,  yeter ölecek." Kerem bakışlarını bana çevirip kısa bir şaşkınlık geçirdi. Kısa demiştim, ardından yeniden kabalaşarak beni geriye ittirdi. 

"Karışma." Emirlerden nefret ederim. 

Mete kollarını kıvırıp dirsekleri üzerinde yükseldi. Yerde kalan başını kaldırdığında bir gözünün yumruklardan kapandığını görmüştüm. Ona doğru bir adım atıp elimi uzattım. 

"Şimdi de ona yardım mı edeceksin?" 

"Canına mı susadın?" Kantin birden sessizleşince elimi çekip Kerem'e doğru döndüm. 

"Diyelim öyle ya sonra?" 

"Ne sanıyorsun kendini?"

"Senin aksine daha cesur." dedim.

"İnkar edebilir misin?" diye eklediğimde bana doğru adımlarını atıp dibime kadar girdi. Başı eğildiğim için sıyrılan tişörtüme gittiğinde dudağı hafif kıvrıldı. Patlayan kaşlarından yanağına doğru kanlar akarken kaldırdı. 

Gözleri tekrar gözlerime geldiğinde dudakları eski halini alıp sessizce birkaç dakika bekledi. Yanağıma doğru yanaşıp nefesini kulağıma üfledi.

"Artık listemdesin."


#

LACİVERT * textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin