"Ali'yi de listeye eklemeliyiz bence." Ada'ya hak vermiştim. Sonuçta onu da fazla tanımıyordum. Liste azalacağına sürekli artıyordu. Ali haddinden beyaz dişleriyle bize sırıtırken diğerleri ellerini kaldırıp dalga geçercesine sallamaya başladı.
"Kesinlikle utanıyorum." Gülnaz elini alnına koyup gözlerini kapattı. Sıkıntıyla masaya ilerleyip boş kalan beş sandalyeden birine oturdum.
Tabi ki en uzaktakine.
Ada sağımdaki sandalyeye Gülnaz solumdakine oturunca yanlarındaki iki sandalye boş kalmıştı. Ali kolunu masaya dayayıp kafasını da üzerine yaslamıştı. Direkt bana bakıyordu.
"Neyin var?"
"Alerjim."
"Neye?"Kaşlarını kaldırıp oturduğu yerde dikleştiğinde yapmacık bir gülümsemeyle ona bakmaya devam ettim.
"Sana."
"Üzdü."
"Ceyla sana hayranım ya. Konuşurken bile imla kılavuzu gibisin." Nihat komik çocuktu ama kendi çapında. Gülnaz'dan hoşlandığını hepimiz biliyorduk ama o henüz bilmiyordu. Böyle saçma bir ilişkileri vardı.
Gülnaz Nihat'ı sevse de o açılmadan ona bir adım atmıyordu. Sürekli onu tersliyordu, Nihat'ta bu durumdan oldukça memnun gibiydi.
"Eğer rahatsız olduysanız masayı ayırabiliriz." Başımıza dikilen garsonun konuşmasıyla etrafıma bakındım. Gerçekten tek boş masa bile yoktu ve biz onlardan uzak oturarak farklı kişilermiş gibi gözüküyorduk.
"Maalesef onlarla beraberiz." Ada ile Mete arasında bir sandalye vardı ve şikayetçi olduğunu sanmıyordum.
"Tamam sizler ne alırdınız?" Masadaki içeceklere baktım. Aslında ne söyleyeceğim şimdiden belliydi ama fikir sahibi olmak fena değildi.
"Elma suyu,"
"Ben de limonata alayım."
"Siz?" Aynı anda Mert ile Emre'nin her zamanki gibi iddiaya girdiğini görmüştüm. İşleri güçleri birbirlerinden para sızdırmaktı ama kazandıkları paraları yine beraber harcıyorlardı.
"Ben varsa karpuz çilek alayım." dedim garsonun yüzüne bakarak.
"Ya siktir her zaman kahve içiyor ama."
"Hahaha oğlumm, kazandım lan ver parayı." Her oyunun bir kazananı vardır elbet. Şansına küs Mert.
"Hemen getiriyorum." Erkekler yine kendi aralarında bizimkilerde kendi arasında sohbete dalınca cebimden telefonu çıkarıp internetimi açtım. Telefon bildirimden donmamış ya da kasmamıştı çünkü hiç bildirim yoktu. Sıkıntıyla bir şeye bakıyormuş gibi instagrama girip gezinmeye başladım. Kerem ve Mert'in sarılarak çekildiği bir fotoğraf ana sayfaya düştüğünde durup bakınmaya başladım. Fotoğrafı kaydırınca şu anki ortamda hepsinin bulunduğu bir fotoğraf çıkmıştı. Büyütüp sol baştan tek tek incelemeye başladım.
Acaba hangisiydi?
Ali? Komik ve kızlardan anlayan bir tipi vardı. Gerçi kız dediğinde hepsi bu konuda uzmandı. Ali'den öyle bir his alamamıştım.
Mete? Zaten lafı bile olamazdı. Çünkü ada meleğim ondan hoşlanıyordu.
Kerem? Şüpheli. Onu tanımıyorum, tanımak tercihim değil.
Mert? Evimin önünde olduğu günü düşündüm. Telefonu kullanan başka birisiydi. Bu ihtimal de bana yakın gelmiyordu.
Nihat? Gülnaz'dan hoşlandığını herkes biliyordu.
Emre? Şöyle uzaktan bakınca hoş çocuğa benziyordu. Kameraya bakışları sanki çok masummuş gibiydi ama okul gazetesinde fazlasıyla dedikodu haberi dönüyordu. Aşık olacak bir yapısı yoktu. Onu da eledim.
Talha? Cidden şu an burada olduğunu bile fark etmediğim tek insan Talha'ydı. Fotoğrafta görmesem belki de haberim bile olmayacaktı. Talha hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Mert'in yakınında oturduğuna göre daha doğrusu grupta olduğunu göre yakınlardı. Mert ne alaka derseniz Mert'le anlaşan herkes bu grupta olabilirdi. Grubun başı Kerem gibi gözükse de o arkada kalıyordu çoğu zaman.
İbo? Bu şıkkı düşünmek bile istemiyorum, olay kapandı.
Uygulamadan çıkıp telefonu masaya bıraktım. Keremle bakışlarımız kısa süre kesişip tekrar ayrılmıştı. Kerem olma ihtimali İbo olma ihtimalinden daha uzak geliyordu. Elinde telefonuyla bir şeyler oynuyordu.
"Aa Ceyla fotoğraf koymuşsun kanka." Mert kafasını Kerem'in telefonundan çekip bana bakmaya başladığında ben Kerem'e bakıyordum. Aceleyle telefonu kilitleyip masaya bıraktı. Kaşlarını çatmıştı.
"Evet, Ada ile çekildiğimiz bir fotoğraftı."
"Kerem açsana abi neden kapattın?" Burnundan solumaya başladı.
"Kendi telefonundan bak." Elini alnına koyup sertçe okşadığında gözleri beni buldu.
"Sorun mu var?"
"Hayır."
"O zaman bakma." Bakışlarımı indirip masadaki telefonu elime aldım. Mesaj bölümüne girdiğimde ilk ve tek mesaj olan numaraya tıkladım.
Ceyla: Tamam bakmam.
Telefonumu masaya bırakıp olacakları bekledim. Birkaç saniye sonra masada titreyen telefonu gözümle takip ettim.
Sanırım kusmak istiyorum.
"İbo?"
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT * texting
HumorCeyla: Ben istemiyorum hocam yapamam. Tiyatrocu: İtiraz istemiyorum. Tiyatrocu: Bu sahnenin Juliet'i sensin. Kerem: Ben bunu mu öpücem şimdi? Nihat: Acaba hangisi ilk önce insana dönüşecek. *KÜFÜR İÇERİR*