Hikayenin nereye gittiğini bilen önünü kessin, ben bulamıyorum. kdşlasjdşlsaj
Psikolojisi bozulan yazardan yb.
***
Elimi saçlarımın arasına geçirip duvarla yatağın arasına biraz daha sıkıştım. Ne ben ne de ne zaman uyandığını anlayamayan bedenim olanlara inanamıyordu. Kafede olanları hatırladıkça midem bulanıyor, kusma isteğiyle doluyordum.
Bunun anonimin İbo çıkmasıyla hiçbir alakası yoktu. Tamamen kendi mallığımdan kaynaklanan bir psikolojik durumun içerisine düşmüştüm.
Hayatımda istemediğim en kötü durumun içerisindeydim.
Alışkanlık.
Kim olduğunu bildiğim halde hayal ettiğim kişiden mesaj bekliyordum. Şimdi mesaj atsa yine karşımdaki oymuş gibi davranacaktım.
Tam dört gün olmuştu. Ne okula gidiyor ne de duş alıyordum. Yemek yiyordum tabi. Yemek yemezsem ölürdüm ve bunu istemiyordum. Yemeksiz hayat düşünülemezdi benim için.
Kahve, tam dört gündür kahve içmiyordum çünkü evde kalmamıştı ve dışarı da çıkmıyordum.
"Hayatın amına koyayım." Yatağın üzerinden kapalı telefonumu alıp havaya kaldırdım. Tam fırlatacaktım ama daha taksiti bitmediği aklıma gelince öpüp yanıma koydum. Onun yerine annemin her gün itinayla yanıma koyduğu süs yastığımı alıp duvara fırlattım. Ses çıkarmaması beni tatmin etmemişti.
Beynime bir tutam daha delilik yüklenirken başımı bacaklarımın arasına koydum.
Kokuyordum.
Kokuyu bir kere daha içime çekince başımı kaldırıp bedenimin olmadığı kadar yukarı kaldırdım. Evet burası en azından daha az kokuyordu.
Telefon kapalıydı ama tuhaf şekilde üç gündür mesaj bekliyordum. Kızlar her gün kapıya geliyordu ama onları kovuyordum. Onları kovsam ne olacak zorla içeri girip salona yerleşiyorlardı. Kızlar bildiğiniz gibi. Ben? Ben bildiğiniz gibi değilim.
Ne kadar çok değiştiğimin farkına varıp Allah'tan kahve diledim. Dilimi dışarı çıkarsam da birisi bardak bardak kahveyi ağzıma dökseydi keşke.
"Ceyla dışarı çıkıyorum bir şey istiyor musun?" Annemin sesini duyunca kedi gibi dört ayağımın üzerinde durup sıkıştığım yerden çıktım. Biraz zor olmuştu, kıçımla yatağı sağa ittirip rahatça hareket ettiğimde hemen üzerimdeki poları çıkarıp kapıya koştum.
"Anne?"
"Söyle canım."
"Kahve alır mısın bana?"
"Ceyla en son ne zaman duşa girdin?" Dudağımı büzdüm. "Sanırım dört gün oluyor anne."
"Kahveyi sadece duşa girersen alacağım Ceyla. Lütfen gir ve iki kere keselen."
"O kadar mı kötü?"
"Odayı da havalandır hemen."
Kapıyı sonuna kadar açıp pencereyi araladım. "Sonuna kadar aç!" Odamda kamera mı var acaba diye düşünürken pencereyi sonuna kadar açtım. Kirlenmekten üçe ayrılan saçlarımı kaşıya kaşıya banyoya ilerledim.
"Anne lütfen çok al, ne olur anne, her dediğini yapacağım." Annem dudağını kıvırıp kötü planlar düşünüyordu, kesin yani bu bakışın altında başka hiçbir şey olamazdı.
"Banyoya gir ve biraz insan olana kadar çıkma."
"Ayıp ama ben senin kızınım." Yanımdan geçerken suratını ekşitti. "Kese üçe çıktı Ceyla." Gözlerimi devirip banyoya girdim.
Selam uzun zamandır görüşmemiştik. Hatırladın mı beni? Ah sevgili klozet, seni çok özledim. Uzun zamandır sıvı tüketmediğim için sık sık görüşemedik.
**
"Çıktın mı?" Annem eve geldiğinde saçımdaki havluyu çıkarıp kenara fırlattım. Havludan resmen duman çıkıyordu. "Evet anne üç kese attım, beş kere saçımı yıkadım, 3 kere vücudumu köpükledim." Elindekilere bakarken sallamaya devam ediyordum.
"Tamam sallama." Poşeti alıp yavru kedi gibi yüzüne bakmaya devam ettim."
"Tamam vücudumu bir kere köpükledim ama yetti bence."
"Evet kokmuyorsun aferin kızıma." Köpek seviyordu sanki. "Yolda gelirken kızları gördüm hala telefonu kapalı diyorlardı. Aç artık şu telefonu." Başımı sallayıp kettle'a kaynaması için su koydum. Kahveyi poşetten çıkarırken parmaklarım titriyordu, evet tinerciler gibiydim.
Kaynayan suyu bardağa boşaltıp iki paket kahveyi bardağa döktüm. Allah'ım al beni yanına, sana geliyorum. Bu nasıl koku! İlk bulduğum kaşıkla karıştırıp hiç beklemeden bir yudum aldım.
Adem ile Havva;
Kerem ile Aslı;
Ferhat ile Şirin;
Romeo ile Juliet;
Aklımdan geçen son isim yine depresyona sokmuştu beni. Aradan baya zaman geçmişti. Juliet rolünü özlüyordum. Replikleri hala aklımdaydı çünkü her gece yatmadan önce okuyordum. Bu ruh halinden çıkmak için koşar adım odama ilerleyip telefonumu buldum. Bardak hala elimdeydi, sanki bıraksam biri alıp kaçacakmış gibi.
Odamın küçük balkonuna çıkıp derin bir nefes çektim. Zavallı gibiydim resmen. Şu halimi görenler bana acıyabilirdi ki Allah'tan duş alıp az da olsa insana benzemiştim.
Bardağı masaya bırakıp telefonu açtım. Üç gün önce şarjım fullken kapatmıştım, telefon açıldığına göre hala şarjım bitmemiş demekti.
Pin kodunu girip sessizce beklemeye başladım. Telefonu kendine gelmesi için kendi haline bırakıp bardağı ellerim arasında aldım. Kupada kahve içmek efsane hissettiriyordu. Sanki saraydayım, sarayın balkonu kocaman. O deniz...
Uzaktan görünen minik havuza bakarken iç geçirdim.
İnsanlar, cıvıl cıvıl. Hepsi sanki benim için çalışıyor. Sağ tarafta gül bahçem.
Çam ağaçları kozalaklarını yere dökmüştü.
Şaşalı masama oturmuş şık elbiseme zarar gelmeden kahvemi yudumluyorum.
Telefondan gelen bildirim sesleri hayalimi yarıda keserken kahveden bir yudum daha aldım. İnsan içtikçe ölesi geliyordu. Kendime zarar vermeden masaya bıraktım ve telefonu elime aldım. Donmuştu.
Telefonum ilk kez donmuştu.
Demek ki telefonumun bildirimden donması için üç gün kapalı kalması gerekiyordu.
Yavaşça kendine gelirken paneldeki bildirimlere baktım. Yarısı instagram, yarısı whatsapp ve normal mesaj. Paneli zorlukla indirip göz geçirdim.
Whatsapp'tan 579 mesaj
-TİYATRO grubundan 340 mesaj; Yemeğin Salçalısı Kadının Kalçalısı grubundan 139 mesaj; Kızlar Kızlar Memeleri sızlar grubundan 50 mesaj; Matematik grubundan 48 mesaj; Kerem adlı kişiden 2 mesaj.
İnstagram 211 bildirim.
27 normal mesaj
-Gülnaz 15 mesaj; 0545 676 ** ** 10 mesaj; Turkcell 2 mesaj.
Heyecanla normal mesaja girip Kerem'e tıkladım. Bu biraz zor olmuştu çünkü telefon hala kasıyordu. Ne yazdığını merak ediyordum, ekran kararıp saniyeler sonra tekrar kendine geldi.
Kerem: Juliet yeniden sen oldun. (2 gün önce 13:02)
Kerem: Aç şu amk telefonunu bana ulaş. (Dün 18:09)
Kerem hala bildiğimiz gibi.
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT * texting
HumorCeyla: Ben istemiyorum hocam yapamam. Tiyatrocu: İtiraz istemiyorum. Tiyatrocu: Bu sahnenin Juliet'i sensin. Kerem: Ben bunu mu öpücem şimdi? Nihat: Acaba hangisi ilk önce insana dönüşecek. *KÜFÜR İÇERİR*