*69*

18.2K 971 210
                                    

Arıyor Gülnaz...

Odanın içinde yankılanan telefon sesiyle araladım gözlerimi. Telefonu seslide bırakmanın ezikliği ve biraz da siniriyle doğrulup sehpanın üzerindeki telefonuma uzandım. 

"Horozluğu mu seçtin Gülnaz?"

"Anlamadım?"

"Saat diyorum daha horozlar bile uyanmadı diyorum."

"Saçmalama bebeğim kalk ve hazırlan hemen."

"Neden?"

"Son prova yapıyoruz iki gün sonra sahne var."

"Bu nereden çıktı şimdi?"

"Valla Şengül Hoca öyle istemiş. Sahi Sosyal Deney ödevinde neler olmuş öyle." Hafif gülerken her şeyi detayına kadar öğrendiğini anladığımda sessizce beklemeye başladım. "Doğru zamanda, doğru yerde ha." Ah Kerem Ah.

"Tamam uzatma Gülnaz hazırlanıyorum okulda görüşürüz." Bir şey demeden telefonu kapatıp yatağın üzerine bıraktım. Karşımda duran aynaya ufak bir bakış atınca ilk işimin duş almak olduğu çok açık belli oluyordu. İstemeyerek ayaklarımı sürükleye sürükleye banyoya ilerledim. 

Bana göre kısa insanlık için uzun bir duş aralığından sonra kafamda havluyla salondan gelen seslere doğru ilerledim. "Oo prenses kalkmış." "Annen itfaiyeyi arıyordu kızım." Elime kahvaltı masasının üzerinden kaşar alırken anlamsız bakışlarımı anneme çevirdim. "Kırk dokuz dakika duş alınır mı Ceyla? Derin de mi buruşmadı annecim." Gözlerimi devirip kafamdaki havluyla masadaki yerime oturdum. 

"Ben kahve alayım lütfen." Annem elindeki çaydanlıkla bana bakmaya devam ederken kıstığı bakışlarını alayla babama çevirdi. "Bu kızı hep sen şımartıyorsun. Bin kihvi iliyim litfinmiş. Bak mutfak orada bebeğim kalk kahveni kendin al." 

"Alt tarafı kahve istedi biricik kızım ne olmuş?" Annem çatalını tabağa sertçe batırıp üç salatalığı saplarken kirpiklerini üzüntülü bir şekilde kırpıştırıp ağzına götürdü. "Oğluşum da burada olsaydı keşke." 

"Az kaldı gelecek işte oğluşun." Ağzına tıktığı üç salatalığı güçlükle çiğniyordu. Başını sağa sola yavaşça salladı. Görende oğlu askere gitti sanacak. Kız arkadaşlıyla tatile gitti. 

"Bu yaz ben de tatile gitmek istiyorum."

"Git sahile yüz işte." Gerçekten üvey evlat olabilirdim. 

"Anne ben üvey miyim?" Çatalını kenara bırakıp bir psikolog edasıyla dirseklerini masaya dayadı ve ellerini birbirine kenetledi. "Hayır çocuğum seni isteyerek yaptık." Dudağımı büzdüm.

"Sonradan mı istememeye başladın?" Uzanarak ellerini alnıma dayadı. "Talat bu çocuk iyi değil gibi."

"Bakma sen annene seni gözünün önünden ayırmak istemiyor."

"Tabii ki istemiyorum. Ne güzel kızımız gözümüzün önünde Talat. Gidecek başka yerlere ilk önce saçı değişir sonra giyimi sonra içtikleri sonra..." dedikten sonra ağzını o şeklinde araladı. "Kesinlikle evden adımını atmıyorsun Ceyla beni duydun mu akıllı poğaçam benim. Annesinin sütlacı. "

"Biraz abartmıyor musun anne?" Ağzına kaşar dilimi atarken kafasını sallamaya devam etti. "Hayır anne olunca sen de anlarsın." Kerem iki. 

"Daha uzun yıllar var önümde yani." Annem parmaklarını birbirine vurup güçlü bir ses çıkardı ve ağzındaki lokmanın bitmesini bekledi. "Aferin sana anneciğim bak sınavı geçtin. Tabii ki uzun yıllar var."

LACİVERT * textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin