*36*

29.7K 1.5K 296
                                    

ceyla00'ın paylaştığı hikayeyi ona göndermek istiyor musunuz?
Evet  |   Hayır

keremmat: Beraber?

ceyla00: Günde birden fazla içmiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ceyla00: Günde birden fazla içmiyorum. Ayrıca paylaşalı üç saat oldu Kerem.

keremmat: Ne fark eder?

ceyla00: Kız olsan anlardın.

keremmat: Konu selülitse erkeklerde de var.

ceyla00: Ufak yollu bir şoka girdim.

keremmat: Ceyla sen neredesin?

ceyla00: Evde Kerem nerede olayım.

keremmat: O sol üstte gördüğüm erkek pantolonu mu?

ceyla00: Hayır.

keremmat: Kimin arabasındasın lan sen?

ceyla00: Hayır dedim?

keremmat: Pardon birden evet diyeceksin sandım bacak seninmiş

ceyla00 çevrimdışı.

keremmat: Çıkarken haber versene amk (18:46)

keremmat: İnadını sikeyim ya. (18:59)


**


"Kerem miydi?" Ağzımda yumuşayan pankeki iki kere çiğneyip yuttum. Boğazımdan zor geçmişti.

"Evet hikayemi sordu."

"İyi misin Ceyla?"

"Bence gayet iyi sürekli suratsız olduğu için iyi olup olmadığını ayırt edemiyorum." Gülnaz'a göz devirdim. Sürekli gülmeyi beceremeyen biriydim ve bu yüzden gözlerim bayık gibi bakıyordu. Ne olmuş?

"Bazen gözlerinin yarısı nerede merak etmiyor değilim." Elime kakaolu pankek alıp Gülnaz'a bakarak ısırdım.

"Köpek gibi bakma öyle." Köpek dedin de aklıma Kerem geldi.

"Köpek dedin de aklıma Kerem geldi." Elif'ten artık gerçekten şüphe etmeye başladım. Aklımdakileri okuyor olabilirdi, o zaman şu an da okumuştu. 

"Fark ettiniz mi Kerem eskisi kadar sık yazmıyor." İçime oturan öküz oralardan bana el sallarken elime aldığım pankeki tabağa geri bıraktım. Ada derin bir iç çekti. İşte o dost acı söyler laflarından birisi geliyordu. Kollarımı önümde birleştirip masaya dayadım, hazırım fırlat.

"Aslına bakarsan sana yalan söylemek istemiyorum Ceyla," dediğinde sırtımı dikleştirip kaşlarımı istemsizce çattım. "Bekle," dedim koşar adımlarla tezgaha doğru ilerleyip dördüncü kahvemi hazırlamaya başladım.

Sıcak bardağı ellerimin arasına alıp masadaki yerime döndüm. Ada söylemekle söylememek arasında gidip geliyordu ama mecburen söyleyecekti.

"Söyle Ada, söylemezsen neler olur biliyorsun." Başını yavaşça sallayıp masadan kalktı. Tezgaha gittiğinde kahve makinesini kendine doğru çekti. Mutfağın içi sigara ve kahve kokusuyla donanmıştı. Ben sadece kahve kokusunu içime çekmeye çalışırken Elif sigarasını masaya doğru üfledi. Bardağımın üstü dumanla kaplanınca gözlerimi devirdim.

Kahvem artık eskisi kadar masum değildi.

Ada masaya geri dönüp sıcak kahvesinden korkarak bir yudum aldı. "Mete ile konuştum." Bu onun adına sevinmemiz gereken bir adımdı ama o mutlu gözükmüyordu.

"Senin adına sevindim, bu günü bekliyordun." dediğimde elini elimin üzerine koydu. "Sarhoştu biraz yani söylediklerini eminim şimdi hatırlamıyordur ama Mert'lerin evindeydi." Bu grup yine toplanmış demekti. Kaşlarımı çatıp onu dinlemeye devam ettim. 

"Salak salak gülüşüyorduk biz sonra arkadan gürültü patırtı sesler gelince Mete küfür etti ve çıkmak için benden müsade istedi. Ben de tamam dedim ama hala dinliyordum."

"Ada artık sadede gel doğuracağım şimdi." Gülnaz'a hak vermiyor değildim ama onu kırmamak için bekledim.

Sabırla bekledim.

Mete'nin güzel gülüşünü anlatmasını sabırla dinledim.

İşte o an.

"Arkadan birisi," duraksayıp gözlerimin içine baktı. Birden dolan gözlerini silip kahvesinden bir yudum aldı. "O-o erkek kılıklı kızla işim olmaz, diye bağırdı. Ve ardından Ceyla hakkında düzgün konuş diye bağıran biri daha." duraksadığında ağzından çıkan hıçkırığa dayanmaya çalıştım. 

Erkek kılıklı.

"Kim?" dedim sakinliğimi koruyarak. "Sesini tam seçemedim." Hıçkırıkları devam ediyordu. Elif ona destek olmaya çalışırken Gülnaz elimi sıkıca tuttu.

"Ada o kimdi?" Hıçkırıkları artınca başını sağa sola doğru salladı. Kim olduğunu zaten anlamıştım. 

Ceyla: Yarın sabah okula gitmeden buluşalım. Bir şey konuşmam gerekiyor.

Telefonu cebime koyup çantamı sırtıma astım. "Ceyla özür dilerim söyleyemedim." Ada elimi tutunca sakince ona döndüm, onun suçu yoktu.

"Sizin suçunuz yok. Sadece yalnız kalmak istiyorum." Yüzlerine tek tek bakıp Gülnazların evinden ayrıldım.



#

LACİVERT * textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin