*30*

30.1K 1.8K 219
                                    

"Hazırsanız Sahneye çıkın arkadaşlar." Tiyatrocunun sesiyle elimdeki kağıtları Gülnaz'a uzattım.

"Bu raund senin bebeğim." Ardından gelen tükürüklü öpücüğü yanağımda hissetmiştim.

"Maça çıkmıyorum Gülnaz." Gözlerimi devirdim. "Aman iki havaya giriyoruz hemen bozuyorsun." 

Mızmızlan hadi bebeksin çünkü.

"Tamam Gülnaz havlumu hazırla ben çıkıyorum." Ellerini birbirine vurup ayağa kalktı. Benden daha çok heyecana sahipti.

Adımlarımı hızlandırıp rahat spor ayakkabılarımla sahneye çıktım. Salon yine dolu doluydu maşallah. "Hazır mısınız?" "Evet, olsun ve bitsin." dedim. Kerem'in yüzüne bakmıyordum.

"Elbise tam oturmuş maşallah." Elindeki kağıtları rulo yaparken kollarımı sıkan elbiseye baktım. Beril gerçekten -2 beden falan olmalıydı. Elbisenin içine girebilmek için nefesimin yarısını oda da bırakmıştım.

"Benim düşmanım olan adındır yalnızca"

"Sen sensin, Montague olmasan da."

"Hem Montague nedir ki?" İki adımda ona yaklaştım. Saçlarım bu sefer düz ve topluydu. Önümden ufak tutamlı bir saç gözlerimin önüne gelmişti. Kerem bana bakarken geldiğim yolu geri döndüm.

"Ne eli bir erkeğin," 

"Ne ayağı ne kolu, ne yüzü ne de başka bir parçası." 

"N'olur başka bir ad bul kendine." 

"Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile" 

"Kokmaz mı aynı güzellikte?" Bu sahneden fazla hareketlilik yoktu. Benim repliklerim genelde yerimde birkaç cilve hareketleriyle devam ediyordu. Kerem tek elini beline atmıştı.

"Romeo'nun da adı Romeo olmasaydı,"

"Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı." Sessiz kalmamam gereken yerde sessiz kalıp gözlerinin içine baktım.

Adı Kerem olmasaydı, kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı.

"Romeo, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan"

"Bu ada karşılık al bütün varlığımı." Gözlerinde parıltıyı görmüştüm. Elindeki kağıtları yere fırlatıp repliği için hareketlenmeye başladı.

"Alıyorum öyleyse sözünü dinleyerek." Bana doğru bir adım attı. Bir eli tekrar beline gittiğinde olduğum yerde durup onu izlemeye devam ettim.

  ""Sevgilim" de ki, vaftiz olayım yeniden;" Eteğimde duran elimi birden ellerinin arasına alınca şaşkınlıkla ona bakmaya devam ettim. Bir ayağım hafif geri gitmişti ama elbiseden dolayı kimse bunu görmüyordu.

"Romeo değilim bundan böyle ben." Bir dizinin üzerinde hafif çökerken tuttuğu elimi nazikçe öptü. Gerideki ayağını ileri alıp diğeriyle aynı hizaya getirdi ve elimi yavaşça yerine bıraktı. O an salonda kopan alkış, ıslık sesleri kulağımı sağır etmeye yeterdi.

Tiyatrocu merdivenleri çıkıp koşarak yanımıza geldi. Ellerinin birini bana diğerini Kerem'e koyduğunda Kerem'deki bakışımı hocaya çevirdim.

"Siz harikasınız çocuklar."

"Duygular hocam, onların eseri." Kerem'in söylediğini sadece üçümüz duymuştuk.


#


LACİVERT * textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin