"Dikkatli olsaydın bunların hiçbiri başımıza gelmezdi." Ağlamaktan burnu şişen Beril'e baktım. Telefona bakacağım diye tüm kahveyi elime dökmüştüm, birkaç damla da Beril'in bacağına sıçramıştı.
"En büyük hasar bende Beril. Hiçbir şeyin yok." Çocuk gibi burnunu çekince istemsizce gözlerimi devirdim.
"Beni yakmaya çalıştın." diye bağırdı. Boş revir o cırtlak sesle yıkılma tehlikesine bile girebilirdi.
"Öyle bir şey istesem emin ol kesin yaparım. Bunun için uğraşmama gerek yok." dediğimde gözlerini büyütüp deli gibi bana bakamaya başladı. Ardından sahteliğini ortaya koyan incileri yanaklarına dökülmeye başladı.
Tiyatrocu Juliet rolünü kesinlikle ona vermeliydi.
"Bebeğim iyi misin?" Odaya giren pahalı erkek parfümü burnuma geldiğinde yanımda duran perdeyi hızla çekip yatağa uzandım.
Sarılı elim sağdan soldan hava aldıkça yanıyor ve değişik bir acı veriyordu.
"Bebeğiimmm," dedi Beril, işte yine ağlıyordu. Görmediğim halde o sese gözlerimi devirip sonraki hamleyi bekledim.
Birkaç saniye sonra içten olmayan bir sarılma ve Beril'in ilgi çekmek için yalandan acıyormuş gibi inlemesi kulağıma gelecekti. Ardından yapış yapış bir öpüşme sesi.
Üç, iki, bir... İşte o öpücük sesi. Yüzümü buruştururken perdenin hafif sıyrıldığını gördüm. Başımı o tarafa çevirip bana ifadesizce bakan gözlere bakmaya başladım.
"Önceden hayvansı bir kızı öpecektim, şimdi sayende hem hayvansı hem de yaralı bir kızı öpücem." Kaşlarım anında çatılırken yavaşça olduğum yerde doğruldum. Elimin içi her hareketimde acıyordu.
Tek kaşımı havaya kaldırıp bacaklarımı dar sedyenin içinde zorla bağdaş yaptım.
"Niye bu kadar düşünüyorsun bunu? Gerçekten öpmeyeceksin ki." dediğimde gözlerini kısıp bana bakmaya devam etti. Perdeyi yarıya kadar açtığında ayaklarımı bozup aşağı doğru sallandırdım.
"Sana yakınlaşmak bile midemi bulandırıyor." Gözlerimi hayret edermiş gibi araladım. Şu an aramızda en fazla yirmi santim vardı.
"Şu an öyle gözükmüyor gibi." Birkaç adım geriye gidip ecza dolabına yaralandı. Yüzümde gülümseme yer alırken olduğum yere inip elimi karnıma doğru getirdim.
"Ayrıca iyi oldu işte, elim yandığına göre artık Beril başrol olabilir. Onun hasarı daha az." Gözlerinin içine baktım. Benden böyle nefret etmesinin hiçbir sebebi olamazdı çünkü onunla iki kelam bile etmemiştim şimdiye kadar. Kaşlarımı hafif yukarı kaldırıp kollarını kenarlara indirmesini seyrettim.
Beril olduğu yerde birden iyileşip söylediğimle havalara uçmaya başladı. Utanmasa, ki utanma ne onu bile bilmiyor, beni de o kanada alabilirdi.
Hızla gelip Kerem'in boynuna atladı. Hislerimde değişiklik yoktu, bu rolü sadece annem ısrar etti diye kabul etmiştim.
Kerem'in şaşkın bakışlarını geride bırakıp revirden çıktım. İçerinin sıcaklığını dışarı çıkınca daha iyi anlıyordu insan.
"Sonunda, içeri almadılar iyi misin?" Başımı kaldırıp merdivene yaslanan grup arkadaşlarıma baktım. Her daim yanımda olmuşlardı, her ne kadar arkadaşım yok desem de onlar benim arkadaşımdı sanırım. Başımı yavaşça sallayıp koluma girmelerine izin verdim.
"Ceyla," Arkadan gelen erkek sesiyle olduğumuz yerde durup yavaşça arkamızı döndük. Kerem ellerini saçlarının içine geçirmiş bize bakıyordu, daha doğrusu direkt bana bakıyordu.
"Efendim."
"Ben diyecektim ki," Saçlarını parmaklarının arasına geçirip yüzünü buruşturdu. Ağzını açıp konuşacağı zaman susup tekrar bana baktı. Şimdi dengesiz gibi gülmeye başlamıştı.
"Beril rolü alacağı için çok mutluyum nispet yapmak istedim." Kaşlarımı kaldırıp bunu neden yaptığını düşünmemeye zorladım kendimi.
"Oha saçmalama o senin rolün." Gülnaz koluma girdiği elini daha sıkı sarınca elimde hafif bir uyuşma oluştu.
"Ben bu elle oynayamam kızlar. Elimin durumu kötü." Kızların kolundan çıkıp Gülnaz'ın omzuna astığı çantayı alıp sağlam elimle ters gelen omzuma astım.
"Sonra görüşürüz." Bir yerlerde kırgınlık vardı. Anlam veremediğim ama düşündükçe büyüyen bir kırgınlık. Aklımdaki düşünceleri dalgalı saçlarımın arasında yok etmeye çalışırken aklıma ilk repliği ezberlediğim gece gelmişti.
Kendine kendime gülümsedim.
Hayatımda ilk defa bir şeyi başarmak için uğraş gösterdiğim ilk geceydi.
Bu oyun başlamadan bitti.
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT * texting
HumorCeyla: Ben istemiyorum hocam yapamam. Tiyatrocu: İtiraz istemiyorum. Tiyatrocu: Bu sahnenin Juliet'i sensin. Kerem: Ben bunu mu öpücem şimdi? Nihat: Acaba hangisi ilk önce insana dönüşecek. *KÜFÜR İÇERİR*