HOŞ GELDİN KUZUĞĞĞM, BEBEĞĞĞĞM, SÜTLÜ BİTTER ÇİKOLATAMMMM, YOĞURT ÜSTÜNDEKİ KAYMAĞIMMM, CİPS YANINA KOLAMMM
( çıvdıvıyoyum yine, kusuyuma bakmayığnn♥)
♬
" Vah vah gencecik ayol!"
" Ölmüş mü kız?"
" Cansız bedene ulaşıldı falan diyorlardı." çığlık atarak önümdekileri ittirdim. Yerde yüzüstü yatan biri vardı. Polis memuru bana döndü. " Şimdi yüzünü sana çevireceğim arkadaşın bu kişi mi bize söylemen gerekiyor."
" Hazır mısın?" diye sorunca gözlerim karardı sanki. Ruhum çekiliyordu damarlarımdan. Yavaşça yüzünü bana doğru çevirdiler.
- ÖZET -
Hızla arkamı döndüm bunu görmeye cesaretimin olmaması sebebiyle. Derin bir sessizlik oldu her tarafta sanki. Saçlarını görmüştüm. Gözümün önünden gitmiyordu. " Lütfen yavaşça dönüp bakın." dedi bana polis memuru. " Çok zor ama eğer arkadaşınız bu kişi değil ise onu aramaya devam edelim ve destek ekip çağıralım."
Çok yavaş hareketlerle hıçkıra hıçkıra arkamı döndüm. Yavaşça gözlerimi aralayarak yerdeki kişiye baktım. Bağırdım tam o anda.
ÇAĞLAYAN'dan
Arabadan indirip karakola doğru sürüklerler iken bu duruma aslında hiç yabancı olmadığımı düşünerek içten içe güldüm. Ancak bu durum gülünecek bir durum olmadığı için anında geri ciddileştim. Bizi sertçe içeriye doğru sürüklerler iken dayanamayıp bağırdım. " Ya bakın biz bir oyun amacıyla oraya girdik. Hırsız falan değiliz. Adam da yaralamadık!" beni hiç tınlamayan polis memuruna bakarak dişlerimi sıktım. O esnada karşımızda iri yarı bir polis memuru belirdi.
" Amirim bahsedilen iki şahıs işte bunlar. Direk sorguya mı alalım?" dedi beni tutan polis memuru. İrice olan polis bizi baştan aşağıya süzdü sert düz bakışlarıyla.
" Kaç yaşındasınız siz?"
" On altı." dedi Çağrı hemen. İri olan polis memuru başını salladı. " Sorguya ben gireceğim. Götürün." dedi. Polis memuru beni bir odaya iterken, Çağrı'yı da koridorun diğer ucuna götürdüklerini gördüm.
Artık bağımlılık yapmıştı bu karakol bizde. Arada uğramazsak olmazdı artık. Yaklaşık yarım saat süren ve bitmek bilmeyen bekleyişimin ardından kapı açıldı sertçe. Hızla ayağa kalktım ani bir refleksle.
İri olan polis memuru içeri geçti ve kapıyı aynı sertlikte kapattı. Yüzü mahkeme duvarını andıran bu polisin duruşundan ve bakışından baya ürkmüştüm. Önüme ince bir dosya fırlattı, yani masanın üstüne. Hani fantastik kahramanlar olur. Dünyayı kurtardıktan sonra havalı havalı bakar ya işte bu amcada da aynen bu ifadeyi görüyordum. Polislerimizin kurtarıcı bir kahraman olduğu kesindi, bu tavrı yadırgamamalıydım. Ancak bu amca bir fantastik kahraman gibi davranıyordu. Super Man desem az kalır, Batman desem tam olmaz... Ne deseydim acaba? Niye bu polis amcaya bir isim bulma arayışına girmiştim ki?
" Ben, Sedat KAYMAZ." dedi. Benim de bir isim bulmama gerek kalmamıştı. " Anlat!" dedi sertçe. Ben de en başından başlayarak başladım olayı anlatmaya.
ALYA'dan
Karakolda, bize gösterilen boş iki koltukta, boş bir odada oturuyorduk. Bir kaç polis memuruna neler gördüğümüzü anlatmıştık. Daha sonra da bizi buraya almışlardı. Az sonra kapı kolu oynayıp içeriye bir polis memuru girdi. Sert ve tok ayak sesleri eşliğinde yanımıza geldi üç beş adım atarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup adı: 4:4=8 /Efsane Tayfa
Humor" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!" Grup adı:4×4 adlı hikayenin 2. kitabıdır. - Kemerlerinizi daha sıkı bağlayın çünkü bu defa gülmekten kırılabilirsiniz! - Eğlenceye son gaz devam! Whatsaptallar WhatsApp grubu A...