" Ne yapmaya çalışıyorsun sen?!!!"

1.9K 212 78
                                    

SELAMMMMM♥

1 AY SONRA

ÇAĞLAYAN'dan

Kapımın önünde, parmağım zile basmak için yelteniyordu. Beni gördüklerinde nelerin olacağını tahmin etmekten, türlü türlü olasılıkları gözümün önüne getirmekten bir türlü o zile dokunamıyordum ki bir anda kapı açılınca ağzımın da açılması aynı anda oldu. Annem ve babam karşımdalar...

Annem elindeki çantasını yere düşürdü kocaman olan gözleriyle beni izlerken. Babam da oldukça şaşırmış gözlerini kırpıştırıp duruyordu görüntünün acaba gerçek mi değil mi olduğunu anlamak için. 

" Anne, baba?" dedim tereddütlü bir sesle. Şuan klasikleşmiş bir Yeşilçam sahnesini yaşıyorduk da denebilir, günümüze uyarlanmış pardon Dört Uzaylı'ya uyarlanmış hali...

Sımsıkı sarılışımızın ardından annem ve babamın sorgulayan gözleri bana döndü. " Nerelerdeydin? Ne yaptın bir ay boyunca, bizi nasıl bir duruma düşürdüğünü düşündün mü? Neden aramadın? Nasıl geldin buraya?" Evet, ne diyecektim? Bir süre düşünmek için zaman kazandım. Hafifçe öksürerek kısa da olsa zaman kazanmıştım.

" Anne, baba... Şimdi bunları sormakta çok haklısınız fakat ben size direkt göstermek istiyorum. Nasıl olduğunu yani. Önce izleyin sonra anlatacağım her şeyi. Yemin ederim."

...

Dört Uzaylı Konferans Görüşmesi

Alya: Oğlum bombelere gel! Herkes ormanda kaybolduğumuz için cesetlerine ulaşılamayan ölü sanıyormuş bizi!

Başak: Yuh oha! Çüş! Çoçüşşş!

Defne: He ya, bende duydum. Hatta okulda sıralarımıza resimlerimiz koyulmuş lan. Harbi Harbi ölmüşüz de haberimiz yok!

Çağlayan: E şuan hala öyle sanılıyor. Anneler ve babalar dışında kimse kesinlikle bilmiyor! Efsane bir çıkış yapacakmışız. 

Başak: Şimdi tamamen ünlüyüz arkadaşlar. Bu arada benim de bir bombam var! Hatta bir kaç tane. Öncelikle mahalle kurtuldu!

Defne: OLLLLEYYY BE!

Çağlayan: Var ya işin en güzeli de buydu!

Alya: Hakkat la!

Başak: Evet, sevinme törenimiz bittiğine göre ikinci habere geçiyorum! SEVDA ABLA VE GÖKHAN AĞABEY EV-LE-Nİ-YOR-MUŞ!

Alya: EY AŞK SEN NELERE KADİRSİN! Diyesim geldi lan, oha İşe bak sen...

Defne: Zaten Sevda abla seviyordu be, sadece kızgındı o kadar.

Çağlayan: Hiç şaşırmadım desem yalan olur. Birazcık şaşırdım fakat belli gibiydi. Defne'nin dediği gibi işte. Bu arada ne zamanmış?

Başak: Bir hafta sonra.

Alya: Oha filmin gösterileceği günün hemen ardından.

Başak: Aynen öyle. Art arda iki bomba! Çıvdıvıyom lan. Bu arada okul ne olacak ya?

Defne: Şuan on beş tatildeyiz.

Çağlayan: Evet, bir ay kala sınavlar bitiyordu. Şuan ikinci haftanın başındayız.

Başak: Peki geri nasıl devam edeceğiz?

Çağlayan: Aman ya ondan kolayı mı var sanki! İşte hocalarla falan konuşuruz, sonra devamsızlıkları sildirmek falan. O kadar.

Başak: Hayırlısı.

ÇAĞRI'dan

Bizi serbest bırakmışlardı o bir aylık süreç öncesinde. Ne olduğunu bilmiyorduk fakat kızlarla konuştuğumuz için rahattık. Ancak merak etmiyor değildik. Bir ay sonra döneceklerini söylemişlerdi. O gün bugündü. Ama kimse yoktu ki zaten bunu öğrenmek de istemiyordum. Yani birazcık, tamam merak ediyordum. Ne yapayım işte, tuhaftım. Bizi sorgulayan polislere ormanda kaybolduğumuzu ve kızların bizden ayrıldığını söylemiştik bize yapılmasını söyledikleri gibi. Bir buçuk hafta kadar sonra da ' Dört Uzaylı Öldü Mü?!' haberleri çıkmıştı ortaya. Bu süreç içinde bir başka önemli şey daha olmuştu. Ege... O ameliyat için Ankara'ya gitmişti. Nasıl olduğunu anlayamamıştım bile... Her şey o kadar ani gelişti ki, sanki bir aylık o süre zarfında burada değildim. Her şey bizden bağımsız gelişiyordu, anlamlandıramadığım tuhaf hislerim gibi. Bunu sonra açıklayacağım kendime, düşüncelerime sıra veriyorum.

Grup adı: 4:4=8 /Efsane TayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin