Alper&Ecrin

1.9K 205 104
                                    

HOŞ GELDİN KUZUMM!!!♥

Hızla koşmaya başladı. Arkasından koşmaya başladım. Öncelikle parktan çıktı fakat ondan sonra nereye gitti? Allah kahretsin ya! Bu bir pislik yapacaktı bundan emindim. Telefonum çaldı.

" Oğlum neredesin?!"

" Geliyorum anne, on beş dakikaya oradayım." diyerek telefonu kapattım. Hızlı ve sert olmasını önemsemediğim adımlarımla eve ulaştım. Annemle babam hazırdılar ve beni bekliyorlardı.

" Nerede kaldın oğlum?" diye sordu babam. " Bir işim vardı baba ya, ondan geç kaldım. Üzgünüm. Şimdi hemen giyiniyorum." diyerek odama daldım. Dolabımdan bulduğum kırmızı bir kazağı üzerime geçirdikten sonra dışarı çıktım. " Hadi gidelim." dedim.

Birlikte aşağıya indik ve yürümeye başladık. Egelerin evi yürüyüş mesafesindeydi. Annem koluma girmişti babam da yanımızda yürüyordu. " Oy benim yakışıklı oğlum! Kırmızı da nasıl yakışırmış benim kuzuma!" diyerek yanağımı sıktı. Gülümsedim. Babamın elindeki poşeti fark edince merakıma yenik düşerek " O ne?" diye sordum babama poşeti işaret ederek.

" Bu mu? Eli boş gidilmez ki oğul. Aklında bulunsun." Deyip göz kırptı. Bunun anlamı: İleride büyüyeceksin, tek başına kaldığında veya evlendiğinde bu tarz incelikleri unutmaman gerek.Yine gülümsedim.

Kapının önüne geldiğimizde babam boşta olan eliyle zile bastı. Bir kaç saniyenin ardından Neslihan teyze kapıda göründü. Zayıflamıştı hem de çok fazla. Zaten zayıf bir bayandı şimdi ise tamamen ipincecik kalmıştı. Genelde ayrıntılara dikkat ettiğim için bir değişimi fark ederdim. Üstelik bu değişim fark edilmeyecek gibi de değildi.

" Hoş geldiniz bu ne güzellik!" deyip bizi içeriye davet etti. Daha kapının girişinde sarıldılar annemgil. " Ay canım benim çok geçmiş olsun!"

" Çok sağ ol canım, çok şükür geçti."

" Ay Allah bir daha göstermesin hep sağlıklı olsunlar İnşallah!"

" İnşallah."

İçeriye geçtik. İlker amca misafirleri ile oturuyordu. Ege ise odasında olmalıydı. Misafirler ile sarılmalar, el öpmeler klasiğinden sonra oturup konuşmaya başladık. Yani büyükler konuşuyordu ben ise dinliyordum. Henüz on dakika geçmiş ya da geçmemişti ki yine kapı çaldı. Neslihan teyze kapıyı açmaya gittikten üç beş saniye sonra bizimkiler içeri daldılar. Atakan, Barış ardından Atakan'ın annesi Gülşah teyzeyle, Barış'ın annesi Gülnaz teyze içeri girdi. Onun ardından da Atakan'ın babası Lütfü amca ile Barış'ın babası Suat amca içeriye girince yine bir kucaklamalar başlıyordu ki salondaki kişiyi görene kadar.

Alper?

Nasıl?!

Döndü mü?

Yuh! Nasıl zayıflamış böyle!

" Kanka gözlerin yanılmıyor, ciddi ciddi karşında Alper var! Geri döndü!" dedi Barış yanıma ulaştığında. Alper dönem başında babasının işleri yüzünden şehir değiştiren kardeşimizdi. Dokuzuncu sınıfta bize katılmıştı ve sonradan gitmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise neredeyse bu dört beş ay içinde öyle bir zayıflamıştı ki!

" VAY KARDEŞİM!" diyerek yanına gittim. Selamlaştıktan sonra dönüp bizimkilerle tanıştırdım onu. Hepsi tanıyordu fakat uzun süredir görmedikleri için yeni haline baya şaşırmışlardı. Neslihan teyze bize dönerek, " Siz şimdi can atıyorsunuzdur Ege'yi görmek için." deyince Atakan atladı.

" Vallahi Neslihan teyzeciğim en best kankiciğim Ege olduğu için sabırsızlıktan yerimde duramıyorum! Bir ay oldu be!" deyince herkes güldü ardından Lütfü amca yani Atakan'ın babası " Eşek sıpası, büyümedi gitti." deyince yine herkesi bir gülme aldı.

Grup adı: 4:4=8 /Efsane TayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin