HOJJJJJJ GELDİİGGGN KUZUMMMMMMMMMMMMMMMMMM ❤️❤️❤️❤️
"Ama neden benle uğraşıyor anlamıyorum ki!? Ne yaptım ben?"
"Çıkar onun kokusu, merak etme sen." Dedim.
" Bu kıza haddini bildirmemiz lazım gelir ha! Ganımızı yerde gomayak!" Dedi Alya. Kafasına vurdum.
" Elbette bunun bir bedeli olacak, korksun artık bizden. "
***
Defne'den
Hava kararmıştı tamamen ve henüz alışık olmadığımız bu evin içinde bir sağa bir sola gidiyordum. Çağlayan uyuyordu beyaz ve sarı desenli bir pikenin kapattığı yatağın üzerinde. Alya ise sabahtan beri elindeki telefonla uğraşıp duruyordu, birileri ile yazıştığını parmaklarının ekrana heyecanlı bir şekilde çarpmasından anlıyordum. Kim olduğu şuan için bir merak konusuydu ama sormak istemedim. Başak ise... Ah Başak'ım... Boştan yere kendini üzüyor ve içini karartarak gözlerinin gölgelenmesine sebep oluyordu. Onun üzülmesine alışık değil idik, o hep gülerdi. Yine gülmeliydi ve eminim bu olay açıklığa kavuşacaktı. Bu esnada aniden duyduğumuz o tahtadan çıkma tok ses kapıda birinin olduğunu söylüyordu.
Çağlayan dışındaki ev ahalisi başını kapıya çevirince adımlarımı oraya doğru yönelterek " Ben bakarım." Dedim ve gidip kapıyı açtım. Ancak kapıyı açmamla ağzımın açılması bir oldu. Beklemiyordum.
" Başak içeride mi?" Diye sordu, karşısında beliren beni görünce. Gelen kişi Ege'den başkası değil idi. " İçeride." Dedim ancak sesim istemsizce sert çıkmıştı. Sanırım onu ne kadar suçsuz bulsam da Başak'ın üzülmesinde payı olduğu için ona kızıyordum içten içe. Hızla içeriye dalınca hemencecik kapıyı kapattım ve ardından içeriye girdim bende. Başak onu görünce ayaklandı ve gitmek için bir hamle yaptı fakat Ege'nin ondan daha hızlı davranması üzerine Başak'ın bu hareketi boşa çıktı. Ege onun kolundan tutmuş ve olduğu yere sabitlemişti. Sanki gerilim filmi izlermiş gibi gerilmiştik. Hala ve hala uyuyan Çağlayan'ın kalkmayacağını bildiğimden rahattım. Gözünü bile kırpmadan olanları izleyen Alya'nın bileğinden tutarak onu çekmeye başladım.
" Eh biz bir şey yapalım, siz konuşun anlaşın bakayım." dedim ve hızla kapıdan çıktık ve kapıyı ardımızdan çektik. " Oğlum mal mısın ne güzel izleyecektik işte!" dedi kocaman gözlerini üzerime çevirerek.
" Bana bak dilenciye para verip üstünü isteyen Alya, saçmalama. Ayarsız mısın kızım? Onların kendi aralarında halletmeleri gerek."
" Konuştu Bayan Psikolog." dedi beni gıcık etmek istercesine, devam etti. " Şuan acayip açım, sakın bir yeri kırıp dökme. Karnımı doyurup geleceğim."
" Bende geleyim."
" Hayır. İstemiyorum. Sen burada kal."
" Oğlum mal mısın bende geleyim işte."
" Ya yok sen benle gelme." gözlerimi kısarak hafif telaşlı suratına baktım. " Ne saklıyorsun? Dökül."
" Ya valla Atakan ile buluşmaya gitmeyecektim." dedi ve o an gözleri kocaman oldu, ellerini ağzının üzerine kapattı. " Büyük lavabo yedim demi?"
" Salaksın, defol. Gözüm görmesin seni." deyip güldüm, o da arkasına bile bakmadan kaçtı. Saftı ya, fazlasıyla saf. Hala kendi kendime gülerken aşağıya inip bahçede dolaşmaya karar verdim. Binanın geniş koridorunu geçerek merdivenlerden aşağıya indim. Etraf beyaz fayanslarla ve çiçeklerle süslenmişti. Bahçede meyve ve sebzeler yetiştiriliyordu. Yılın bu zamanında artık ne yetişebiliyorsa ekilmişti özenle. Her biri dümdüz bir şerit üzerindeymiş gibi dursa da sıkıcı durmuyordu. Aksine çok ama çok güzeldi. O esnada Sarp'ı gördüm. Hızla başımı çevirirken beni görmemiş olması için duan ediyordum. Uzun bir zaman olmuştu konuşmayalı, bizim sınıfta olduğu için sürekli görme durumundaydım ama konuşmuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup adı: 4:4=8 /Efsane Tayfa
Humor" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!" Grup adı:4×4 adlı hikayenin 2. kitabıdır. - Kemerlerinizi daha sıkı bağlayın çünkü bu defa gülmekten kırılabilirsiniz! - Eğlenceye son gaz devam! Whatsaptallar WhatsApp grubu A...