HOJJJJJ GELDİĞĞĞĞĞĞĞNNNNNN KUZUUUUĞĞĞĞMMMMM
Çağlayan telefonu kapatarak derin bir nefes aldı. "Annemle babam taburcu olmuşlar zaten. Şimdi geliyorlarmış eve. Yoldalar imiş yani!"
" Ayy çok sevindim!" dedim ellerimi çırparak. " Oh be her şey düzenine kavuşuyor!" dedi Defne. Sımsıkı sarılırken, konuya yeni dahil olan Alya başını bavula tekrar koyarken " Accuk susun da uyuyalım be!" dedi.
" Accuk?"
" Azıcık işte ya..."
Alya'yı ensesinden tutarak çektim aramıza. Sımsıkı sarılır iken neredeyse dört beş aydır söylemediğimiz sözümüzü söyledim.
" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!"
***
Gülerek bu sözü dördümüz dört yandan söyledik, neşemize söyleyecek laf yoktu. Her şey düzenine kavuşmuştu ya... En önemlisi de bir arada oluşumuzdu tabii.
...
Şuan bizde idik cümbür cemaat... Ne kadar duyan kişi varsa bizdeydi ve evde ki kalabalık savaş meydanında görülmemiş düzeyde idi. Asude teyze ve Serdar amca şuan koltukta sapasağlam oturuyorlardı Çağlayan da aralarında. Sanırsın hiçbir şey olmamış...
Asude teyzeleri evlerine göndermemişti bizim Hale Sultan. Hem evlerini öyle görmelerini istemiyor hem de hastaneden yeni çıktıkları için evimizde onları misafir etmek istiyordu. Mahalleden duyan herkes gelmişti. Ömer amcalar, kahve takımı, Sevda abla, Sevtap abla, Kamil ağabey, Hayriye teyze, Gülay ablalar...
Hepsi buradaydı. Koca bir mahallenin evinizde olduğunu bir düşünün bakalım. Neredeyse her karış mesafede bir insan oturuyordu. Hepsi birbirini tanıdığı ve çok sevdiği için bu tarz kalabalıklar yadırganmazdı. Genelde olurdu bu tarz kalabalıklar.
" Kız Asude çok geçmiş olsun gı..."
" He gız valla bak bir şeye ihtiyacın varsa hemen sesle bizi, e mi?"
" Her türlü yardım ederiz sana." Asude teyzenin ve herkesin yüzünde kocaman gülümsemeler belirdi.
Asude teyze yerinde hafifçe doğrularak " Çok teşekkür ederim, işinizi gücünüzü de bırakıp gelmişsiniz. Bunları söylemeniz bile yeter." dedi koca gülümsemesini yüzünden eksik etmeyerek. Hani bazı tebessümler vardır, koca bir hediye paketini andırır ve sımsıcak olur gönlünüz.
Böyle böyle konuşmalar devam ederken Sevda abla, Sevtap abla, ben, Defne, Alya herkese çay ikram ediyorduk. Getirilen geçmiş olsun hediyeleri her taraftaydı ve bir yandan da onları toplamaya çalışıyorduk. Bizim iş tuttuğumuzu gören Gülay abla, kızı Rabia ile yardım etmeye başladı. Gün böyle geçip gidiyordu, sohbet, kahkaha, curcuna, şen şakrak sözler...
...
Mahallelinin çoğu evlerine gitmek için ayrılmışlardı. O esnada Rüstem amcanın yani kahve takımının evinin sahibi olan amca, bana eliyle bir şeyler işaret etti. Bunun anlamı şuydu: Dışarı çıkın kızlar, size bir şey söyleyeceğim. Ben onu başımla onaylayınca göbeğini ittire ittire dışarı çıktı. Hala evin içinde bir çok insan vardı.
Defne'yi dürttüm. " Defne Rüstem amca bizi çağırıyor. Gidelim hadi." Defne hafifçe başını salladı ve Alya 'ya eliyle bir şeyler anlattı. Üçümüz birlikte dışarıya çıktık. Ardımızdan kapıyı yavaşça çekerek terlikleri giydik ve mahalleye çıktık koridordan.
Rüstem amca, emekli polis memuru Şevket amca, Şevket amcanın yirmili yaşlardaki oğlu deli ağabeyimiz Rıfat, yine o yaşlarda birbirinden delikanlı Emir, Cem, Selim ağabeylerimiz ,Sevda ablanın babası Ümit amca, Ömer amca, sayamadığım daha onlarca kişi ve yetmiş üç yaşındaki Çılgın Dede Sadık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup adı: 4:4=8 /Efsane Tayfa
Humor" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!" Grup adı:4×4 adlı hikayenin 2. kitabıdır. - Kemerlerinizi daha sıkı bağlayın çünkü bu defa gülmekten kırılabilirsiniz! - Eğlenceye son gaz devam! Whatsaptallar WhatsApp grubu A...