Seni seviyorum, desem?

1.9K 216 139
                                    

" Arkanı dönsene." deyince kocaman gülümsedi ve teşekkür edecekti ki anında sustu. Kolyeyi boynuna taktıktan sonra diğerini de o bana taktı. Kız veya erkek işi falan değildi. Sadece biz vardık o kolyelerde.

" Şimdi Defne, ömrümüz boyunca bu kolyeleri çıkarmayacağımıza söz verelim." dedim gözlerini içine bakarken. "Tamam." diyerek gülümsedi ve kollarını iki yana açarak bağırdı.

" ÖMRÜM BOYUNCA BU KOLYEYİ ÇIKARMAYACAĞIMA SÖZ VERİYORUM!" onun gibi kollarımı iki yana açıp yanına geçtim. Bu defa birlikte bağırdık.

" SÖZ VERİYORUM BU KOLYE ASLA BOYNUMDAN ÇIKMAYACAK. ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR. " 

***

BAŞAK'tan

Ege'yi orada bulunan koltuklardan birinin üzerine oturtup uzanmasını sağladık. Üzerini de battaniye ile örtmeye kalkışınca birden elimi tuttu. " Başak annem gibi davranıyorsun." dedi. Gülerek üzerine battaniyeyi örttüm. O sırada Çağrı konuklarla sohbet ediyordu hemen yanımızda. Yani konuk dediysem de bizim okuldan falan en fazla. Maşallah herkes de gelmişti. Demek bizim ölüm haberimiz kimsenin umurunda değildi. Buna güldüm sebepsizce. Tuhafım ya fazlasıyla.

Defne ile Barış'ın da gelişini pencereden görünce anladım parti daha yeni başlıyordu. Müziği değiştirdim o sırada. Önce bir romantik sonra da kopma müziği tabii. Ben öyle hareketli müziklere kopma müziği diyordum, gerçek adı da bu olabilirdi, bilmiyorum. 

Bir süre dans ettikten sonra kendimi Ege'nin yanındaki boş sandalyeye attım. Onunla biraz konuşmaya başladık. Havadan sudandı işte. " Başak annem ve babam annen ve babanla tanışsalar çok güzel olmaz mı sence de?" deyince durakladım birden. Nereden çıkmıştı bu? Ne diyecektim? Yok desem alınacak, tamam desem annemle babam belki beni kesecekti. Aha Cafer yetiş!

" Başak ne oldu daldın gittin?"

" Şey ya şeyin şeyi şey olmuş ben onu bir şey yapayım da geleyim." Deyip koşturdum mutfağa, önümüzdeki beş on yıl da buradan çıkmayı düşünmüyordum.

" Ne oldu kız?" Dedi Alya beni görünce. Mutfakta tıkınıyordu elbette. Onun başka yerde olmasını bekleyebilir miydim? Ah hayır.

" Yok bir şey ya. Ne yiyorsun?" Deyince elindeki bardağı ve tabağındaki kurabiyelerden uzattı.

Çağrı'dan

Bu gece bir şey olmadan atlatabilseydik şu partiyi derin bir oh çekecektim. Aptal Kağan'ın ne işler çevirdiğini çoktan anlamış ve gereken önlemleri de almıştım. Aklı sıra bana söylettiği o cümleleri kayıt altına almış ve kesip birleştirip benim aleyhime kullanacaktı. Amacı Çağlayan ile olmayan aramı bozmaktı. Bu onu daha da ahmak görmeme sebep olmuştu. Tedbirsiz davranıyordu ve planını kusursuz zannetse de oldukça işe yaramaz bir plandı. Muhtemelen bu gece gelecekti ve üstelik kızların da çoktan bulunduğunu biliyordu. 

İyi bir takip ile herkes öğrenebilirdi aslına bakarsanız. Dışarıyı seyretmeye koyuldum. Diğer yandan da kendime ayık olmam gerektiğini tekrarlayıp duruyordum. Diğer yandan da elimdeki bardağın içindeki meyve suyunu yudumluyordum. Kılığımdan ötürü biraz garip hissetsem de kendimi, katlanıyordum. 

O sırada saat ilerlemeye devam ediyordu doğal olarak ve pasta kesim vakti gelmişti. Bizimkiler pastayı getirip tam ortaya koydular, Defne'nin içeri girmesiyle birden konfetiler patlatıldı insanlar mutluluk çığlıkları atmaya başladı. Defne eminim çok ama çok mutlu olmuştu çünkü insanın düşünüldüğünü ve değer verildiğini hissetmesi kadar güzel bir şey yoktu. Pastanın mumlarını üfleyeceği sırada bağırdım. " Dilek tut!" Zaten herkes birden tezahürat yapmaya başlamıştı o sırada. 

Grup adı: 4:4=8 /Efsane TayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin