SELAMÜN ALEYKÜM 🦋❤️❤️❤️
ALYA'dan
Keyfimin kahyası bu aralar biraz sıkıya gelemediği için huzursuzdu. Ancak içimdeki manyak, çılgın Alya ise bir kaç saat sonra başlayacak olan etkinlik için can atıyordu. Son derece sade ama ona rağmen bizim evimize göre mükemmel olan bu ev bizim için oldukça lükstü. Onun için gördüğümüzde acayip tepki vermiştik.
Başak yine derbeder oturmuş, yanına çikolatalarını, kahvesini almış, bir yandan da peçetesi ile burnunu siliyordu. Gitmek için çok hevesli olan Defne ise yerinde duramıyor benim gibi çılgınca danslar sergiliyordu. Çağlayan ise yine kaynanalar gibi oturmuş, burnunu yukarıya dikmiş bizim bu hareketlerimizi onaylamayan hareketlerle izliyordu. Ağır olacaktı hep zaten, Hanım!
Bir şey hazırlamayacaktık, hepsi oyunu hazırlayan kişilerce verilecekti. Bu sebeple biraz daha rahattım çünkü ben iş olan her şeyden nefret ediyorum! Yapmak zorunda olduğum her şey bana göre değil, birer vakit kaybı onlar. Sorumsuz biri olduğum için zaten dikkatsiz ve sakarımdır hep. Şimdi bir öz eleştiri yapınca daha da iyi anlıyorum kendimi. Ay canım kendim!
" Ya ben mükemmelim ya, hakikaten efsaneyim hatta." Defne bana onaylamayan gözlerle bakarak baştan aşağıya süzdü. Gıcık.
" Hım Alya'cığım. Sakar ve yuvarlak arkadaşım işte bu konu tartışılabilir."
" Yuvarlak mııı!" diye bağırdım ve bu ses içimde yankı yaptı. " Yuvarlak mı! Yuvarlak mı! Yuvarlak mı!" evet tam olarak böyle bir şey.
" İç sesimi ve beni rahatsız etmeyin. Biz şuan önemli bir mevzu konuşuyoruz. Lütfen biraz saygı." Bunu diyen acıların çocuğu Emrah rolünü Emrah'tan çalarak çikolataları ile kenara sinerek varlığı ve yokluğu fark edilmeyen Başak'ın fark edilen bu cümlesine baktım aval aval.
" Oğlum sen kakaodan kafayı bularak bunları söylüyorsun sanırım. İç sesle konuşmak ne lan? Alya'nın çorabını bile koklasan kafan bu kadar güzel olmaz." Al işte okun ucu dönüyor dolaşıyor uçarak, koşarak geliyor ve bana dokunuyordu. Ok bir kaç saniye kadar sonra köşeli ve paraşütle inen jetonuma baskı yaparak yerine oturmasını sağlayıp parlamamı sağlıyordu, az sonra yapacağım gibi.
" Sana ne benim çorabımdan sana ne! Yıllanmış ise, kibrit gibi kuruyup kalmışsa, ceset gibi kokuyorsa, yeşil hava dalgaları yayıyorsa sana ne! Yetti lan!" hepsi şoke olarak ani çıkışımı kamyon tekeri gibi olan gözleriyle izliyorlardı.
" YUH!" dedi Çağlayan benim ani çıkışıma ilk tepki veren kişi olarak. Canım.
" Anladım tamam lan, bir daha bir şey demeyeceğim." Dedi Defne ve sanki dudakları üzerinde bir fermuar varmış gibi elini dudakları üzerinde hareket ettirdi. Eminim bu hareketini iki dakika sonra unutacaktı. Delikanlı yavrum.
***
Şuan oldukça heyecanlı ve korkulu idim. Çünkü az sonra oyun başlayacaktı. Benim yanımda olacak kişi Atakan idi. Oynadığımız bu sevgililik şeysi yüzünden bu duruma katlanmak zorunda idim. Aslında bu o kadar da kötü bir şey değildi... Yani Atakan çok komik biri olduğu için çok eğlenecektik.
Defne ile Başak, Çağrı ile Çağlayan, e mecburen de Ege ve Barış da bir gruptu. Çağrı ile Çağlayan'ın grup olmasına şaşırmıştım çünkü o ikisi siyah ve beyaz kadar zıt idiler.
O yakışıklı rehber Deniz görününce toplandık bir araya.
" Merhaba arkadaşlar! Çok heyecanlısınız bakıyorum da." Hava karanlıktı ve adamın yüzünü net seçemiyordum.
" Şimdi az sonra burada olacak arabalarımıza çifter çifter bineceksiniz ve sizi kendi arkadaşınızla birlikte diğerlerinden ayrı bir yere bırakacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup adı: 4:4=8 /Efsane Tayfa
Humor" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!" Grup adı:4×4 adlı hikayenin 2. kitabıdır. - Kemerlerinizi daha sıkı bağlayın çünkü bu defa gülmekten kırılabilirsiniz! - Eğlenceye son gaz devam! Whatsaptallar WhatsApp grubu A...