HOŞŞŞ GELDĞĞĞĞĞĞN KUZUZUZUZUZUUZUZĞĞĞĞMMMMM!!!
...
" O zaman Pazartesi değil, cezalıyız. Salı değil, yine cezalıyız. Çarşamba olur. Çarşamba günü görüşürüz." Diyerek yanıma geldi ve yanaklarımı sıktı. Sonra da kafasındaki şapkayı çıkarıp kafama takarak yanımdan uzaklaştı.
" Lan bu ne?"
" Kız hani Kül Kedisi var ya işte onun gibi düşün. Kız balodan kaçarken camdan ayakkabısını düşürür ve prens onu bu şekilde bulur. Ama ben her şeyi tamamen değiştirdim. Neyse görüşürüz Pis Kemirgen!"
" AYI!"
***
BAŞAK'tan
Defne'nin abisini karşılamak için Defnelere gitmiştik. Heyecan doruktaydı ve burada Defnelerin akrabaları da vardı bizimkiler ve aileleri haricinde. " Kız Defne ne zaman geliyormuş?" dedim onun kolunu tutup. Elindeki su bardağını mutfak tezgahına bırakarak bize baktı. Telaşlı bir surat ifadesi vardı ve sanki üzgündü.
" Oğlum ne bu surat? Yoksa abim gelir de bana nefes aldırmaz falan diye mi korkuyorsun?" dedi Çağlayan gülerek.
" Keşke..." dedi iki dudağı arasında mırıldanarak. " Lan oğlum neler oluyor sana ya, şu surat ifadene bakarak ondan nefret ettiğine kadar her şeyi düşünebiliriz."
" Ya of gelince görürsünüz tamam mı!" diyerek koşup çıktı mutfaktan.
" Ne oluyor lan buna?" dedi Çağlayan bize dönerek.
" Öğreneceğiz."
O esnada davul zurna sesleri duyduk. Ses git gide yaklaşıyordu ve o anda milletin koşa koşa dışarı çıktığını görünce biz de kendimizi dışarı attık. Koca koca adamlar dışarı çıkmış halay çekiyor diğer yandan da bağırış sesleri yükseliyordu. Mutluluk nidalarının insanların üzerinde bıraktığı etkisiydi bunlar.
Nereden baksan elli altmış kişi piste yani mahallenin ortasına geçmiş bir güzel halay çekiyorlardı. Mahallelinin genci yaşlısı kalkmış evinden sanki bugünü bekliyormuş gibi döküyorlardı kurtlarını. O arada hiç tanımadığım bir yüze rast geldim. Tüm ilgi onun üzerindeydi ve buradan da anladım ki bu kişi Doruk ağabey idi.
Hafif göbekli, kirli sakallı, açık tenli, normal uzunlukta biriydi. Sevimli bir duruşu vardı ve Defne ile hiç ama hiç alakaları yoktu. Defne daha sert duruyordu abisinden. Bu ağabey ayaklarını biraz değişik atıyordu, halay çekmeyi unutmuş galiba.
" Kız Başak, nerede bunun abisi?" diyen kişiye, yanıma, döndüm. Alya meraklı gözlerle yanımda etrafa bakınıyordu. " Aha bak şurada." dedim kafasını elimle çevirirken.
" Şu çocuk mu?" dedi elli yaşındaki bir yaşlı amcayı gösterirken. " Kızım kıt mısın yavrum evladım. O kişi Defne'nin anne ve babasından bile büyük!"
" He doğru." dedi saf saf. " Bak işte, şu yeşil gömlekli, parlak yeşil."
" Aaaa o muymuş?!" dedi şaşırarak. " Evet, yani öyle tahmin ediyorum. Vay anasını yakışıklıymış ama... Bir değişik duruyor ya."
" Gömlektendir. Baksana renge, ben buradayım ayol, diyor." kahkaha attık.
...
Oynama faslını geçen millet mahalleye sandalyeler dizerek oturmaya başladı. Yediden yetmişe, yaşlısından gencine herkes buradaydı ama bir kişi hariç. Defne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grup adı: 4:4=8 /Efsane Tayfa
Humor" Biz dördüz, başa bin, anne başına bir bela! Sonsuza dek Efsane Tayfa!" Grup adı:4×4 adlı hikayenin 2. kitabıdır. - Kemerlerinizi daha sıkı bağlayın çünkü bu defa gülmekten kırılabilirsiniz! - Eğlenceye son gaz devam! Whatsaptallar WhatsApp grubu A...