Yİ/24. BÖLÜM

23.6K 886 320
                                    


#BÖLÜM ŞARKISI: SKYLAR GREY ft.EMİNEM-KİLL FOR YOU 

(KEYİFLİ OKUMALAR...)

YOLCULUK İSTANBUL|-24

Sessizliğin kıyısına diz çökmüş kelimeler vardır, ağzımızdan çıkamayacak kadar olanaksız, boğazımızı ağrıtacak derecede düğümlenen... Konuşmak istersin fakat o an susmaktan başka çaren veya hakkın yoktur. Çünkü istediğin zaman, istemediğin kadar sükut etmek zorundasındır, zaten sonrasıysa o kelimelerin boğazında kalın bir düğüm gibi sıralanması ve sonuç yine acı çekmekti.

Sustum...

Her konuştuğumda yenilgiyi hazmedemeyen bedenim bu sefer konuşmamaktan yanaydı. Gözlerim herkesin tepkisini ölçmek ister gibi karşımdaki tanıdık simalardan ayrılmazken, içimde bir yerlerde korkunun alarm verdiğini de hissediyordum. Daha sonra konuşmamın ardından Necip beyin sevinmiş ve rahatlamış yüzünü gördüm. Bu beklediğim bir tepkiydi ancak Kemal beyin gözlerine ulaşan mutlulukla önce Dilara hanıma bakmış, ardından bana bakması çoktan kuşku tohumlarını içime ekmeye başlamıştı!

Kemal bey, ben ve mutluluk?

Çoktan içime düşen merak dolu kurtlar kıvranırken öylece bakmaya devam ediyordum. O ise bu tepkime şaşırmış olduğumu anladığında belli etmek isteyerek sesine yansıyan neşesiyle konuşmaya başladı.

"Bence en doğru kararı verdin Eylül, senin evin burası ve ailende bizleriz! Artık hak ettiğin hayatı yaşayacaksın...'' ardından bir şeyi ispat etmek ister gibi Necip beye baktı, konuşmasına biraz daha imalı bir tonda devam etti, ''Öyle değil mi baba?''

Tek kaşımı alayla yukarıya kaldırdım. Ne diyordu bu adam? Aklınca kafasında bir şeyler mi kurguluyordu? Bilmiyordum fakat söylediklerine karşın güler bir tavırla konuştum.

"Hayırdır Kemal Bey çok mu sevindiniz?" diye sorduğumda Kemal Bey ifadesini bozmadan kafasını salladı.

"Elbette Eylül, burası senin evin sonuçta."

Başımı sağa sola sallayarak, "Hayır, burası benim evim değil." dedim ve ekledim. ''Kafanızda ne tür bir plan var bilmiyorum Kemal Bey, fakat böyle mutlulukla konuşmanız beni haddinden fazla...'' gözlerimi dikkatle ve temkinli bir ifadeyle kıstım. 'Şaşırttı.''

''Şaşırmana gerek yok Eylül," diye konuşan adam bana gücenmiş gibi baktı. "Hem bana artık Kemal bey demene gerek yok Eylül; abi, amca hatta istersen bab-'' sözünü hiddetle kestim.

''Abartmayın isterseniz Kemal Bey, sadece şans verdim." içime kezzap dökülmüş gibi hırsla kavrulduğumda devam ettim. "Üstelik hiç kimse kıskandığı bir adamın yerine konulmak istemez.''

Yüzü ilk önce öfkeyle doldu, daha sonra anında kendini düzelterek üzgün bir tavır yerleştirdi. Neydi şimdi bu? Tamamen yapmacıklık abidesi!

"Biri bana burada neler olduğunu anlatabilir mi?!''

Bunca olaydan sonra sesi yabancı olan kişiye, gözlerim direkt Deniz'e odaklanırken onun yüzündeki sinirli ifadeyle bize baktığını fark ettim. Dudaklarını germiş açıklama bekleyen göz bebeklerinde kuşkulu ve tedirgin bir merak vardı. Dudağımın kenarı alayla kıvrılırken, kaşlarımı kaldırarak konuştum.

''Senin de benden haberin olduğunu düşünüyordum, Deniz." dudaklarımı büzdüm. "Ah, bu arada Deniz'di değil mi?'' yeşil gözleri üstümde sabit kaldı, ardından kaşlarını çatarak cevap verdi.

YOLCULUK İSTANBULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin