#BÖLÜM ŞARKISI: MARC ANTHONY- I NEED YOU
SATIR ARASI BOL BOL YORUM ATMAYI UNUTMAYIIN CANLARIM❤
KEYİFLİ OKUMALAR...
|YOLCULUK İSTANBUL|-32
Hayatın bana kademe kademe sunduğu şartlar ve belirli yörüngeler hizasında ilerliyor, lakin aniden önüme büyük bir hezimetin parçası olan çelmeye takılıyordum. Gerisiyse kuvvetli ve dengemi sağlamayarak, yalpalanarak yere düşüşüm oluyordu. Acı çekmeye başlayan ruhum sessiz yakarışlarla acısını doruklarına kadar hissederken duygularımın, tanrının bana verdiği bu engebeli yolda lime lime parçalanarak katledildiğine şahit oluyordum. Yüreğimin görünmez göz yaşları bir kez daha hüsranla içimi yakıyor fakat buna dayanmayı bırak, son vermeyi bile bilmiyordum.
Şu an ise yine bir çelmeye çakılmış bunun kaçıncı darbe oluşunu hesaplamaya çalışıyordum. Hissettiğim yıllarca kandırılmışlık oyunu mu, yoksa şaşkınlık mıydı? Kestiremiyor, o gücü ise kendimde bulamıyordum. Bedenimin üzerinde ki şok dalgası en büyük yangınlarıyla beni yakıyor, küllenmiyor, öfke veya adını bilmediğim bir duyguyla tekrar yeşeriyordum.
Tanrım... bu kadarı yetmez miydi? Bunun bir imtihan olduğunu biliyorum ama bitmez miydi?
"Yengem mi?" diye inanamayarak tekrar fısıldadım. Kafamı sağa sola sallıyor Baran'ın yaklaşık beş dakika önce söylediği cümleyi şiddetle reddediyordum. Olamazdı ki, olmamalıydı. Yıllarca acımı görmüş kadının, acımın sahibi olan kişinin kardeşi olması? Peki ya her soruşumda ki sessiz kalışı, neden bana söylemediği, bugün konuşurken bile o kadına gideceğimi bile bile susması... Neden, niye?!
"Bilmediğini biliyordum." dedi Baran, bana rağmen kendinden emin tonuyla. Burnumun direği canımı yakacak derece de sızlarken gözlerimin delice yanması fakat tek bir ıslaklık olmaması beni iyice bozguna uğratıyordu. Yanımda ki Baran'a gözlerimi çevirdiğim de her hareketimi izler gibi gözlerini kısmış bana baktığını gördüm. Yüzü benim şaşkınlıktan kasılmış yüzümün aksine düzdü. Sertçe yutkundum.
"Baran b-ben inanamıyorum. Sen emin misin?" diye acılı bir sesle mırıldandığımda Baran'ın gözlerine sessiz yakarışlarımla bakıyordum. Birazda umutla... ağzından yüzde bir ihtimal bile olsa olumsuz çıkacak bir kelimeyle bakıyordum. Başını soğukkanlılıkla aşağı yukarı salladı.
"Evet Destina, eminim." dediğinde kaşlarımı bu anı reddeder gibi çattım, bir çocuk gibi avuçlarımı yüzüme sararak hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. İçimde ki hazımsızlık öylesine ağır geliyordu ki ciğerlerime oturmuşta nefes alamıyordum sanki. Ve bu benden bir tepki dahi gelmedikçe daha da büyüyordu. Ağlamam lazımdı veya herhangi bir sinir krizi... ama böyle durmamalıydım. Durdukça yenildiğimden habersiz hissediyor, yavaş yavaş tükeniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLCULUK İSTANBUL
Teen Fiction"Sen..." dedi. Sesi tonlarca acının kefareti gibi omuzlarıma düştü. "Sen bu şehre hiç gelmemeliydin! " - Wattpad'da 'Yolculuk İstanbul' adlı ilk ve tek kitaptır!