Bölüm Şarkısı: Billie Eilish, Khalid-Lovely
Bölümün gecikme nedenini panomda paylaştım ama göremeyenler varsa oraya bakabilir :) tekrar kusura bakmayın lütfen...
Bir daha ki bölüm 560 oy ve 1700 yoruma gelecek. Sizden ricam lütfen yıldızınızla renklendirmeyi ve yorum yapmayı unutmayıın❤
Lütfen satır aralarını da boş bırakmayalım olur muu? Hepsini okumak istiyorum. Çok çok özledim.
Keyifli okumalaar!
|YOLCULUK İSTANBUL|-45
Aslında hayat başlıca oyundu, biz ise oyunun içinde oyun kuran, yetmezmiş gibi oynayan kuklalardan ibarettik.
Karşımda sorguya çekilen kadına bakarken siyah filmle kaplanmış büyük camın ardındaki donmuş bedenini akan gözyaşlarını öylece soğuk kanlılıkla izledim. Karşısındaki memur onu sorguya çekiyordu fakat o konuşmamakta oldukça ısrarcıydı. Sesini bile çıkarmadan karşısındaki duvara bakıyor ve dudaklarını ara ara kaçırdığı hıçkırıklarla açmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu. Şoktaydı. Aylarca gözünün önünde oynadığım oyunda dahil geçmişin kara perdesini açacağımı asla tahmin etmiyordu. Bunu, gözlerimin içine baktığım ilk andan itibaren anlamıştım.
Ben aylarca ona oyun oynamıştım. Ve o ise bu oyunuma şuursuzca inanmıştı.
Belki de inanmamıştı, bilmiyordum. Şirket hisseleri için bile yanında durmamı isteyecek kadar zavallıydı.
Hala cevap vermediğinde saatlerdir sorgu odasındaki polis son bir şeyler daha diyerek odadan çıktı ve yine odada bakışları bir duvara sabit kalmış bir vaziyette öylece durdu. Derin bir nefes verdiğim esnada yanımda duran bir diğer polis memuruna döndüm. Elindeki telefona bakıp bir şeyler yazıyordu. Boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.
"Nedim Yıldıray'ın sorgusu nasıl ilerliyor?" diye sordum, amcamdan ilk defa bu kadar resmi bir dille bahsetmenin burukluğunu yaşarken. Gerçi bu, bugün ilk defa dilime vurulmuştu. Çünkü yengemin babasının ölümünün ardından anlattığı şeylerden sonra bedenimin de ruhumun da amcama karşı silahlandığını ve istemsizce ona olan yakınlığımdan binlerce adım geriye gittiğini anlamıştım. Boğazıma yaslanmış o hançeri öylesine hissediyordum ki, nefes bile alsam yüreğime ihanetin tohumları serpiliyordu. Ancak beynimde yiyip bitirdiğim bir şey daha vardı.
Kime ihanetti bu?
Yıllar önce öldürdükleri ve seslerini dahi çıkarmadıkları babama mı, yoksa yıllarca gözlerimin içine bakıp ısrarla yalan dolu hikayeler anlatarak babamın hayalini kurdurtarak büyütülen bana mı? Bu ikimize de ihanetti baba, sırtımıza aldığımız bıçakların damgasını taşır niteliğinde büyük ve hainlik dolu bir ihanet.
"Nedim Yıldırım, Dilara Hanım'ın aksine konuşmayı tercih etmiş Eylül Hanım." diyen polis memuruna kaşlarımı kaldırarak tepkimi belirttim.
"Bunun sonucunda tahminen ne olacak?"
"Dilara Hanım her ne kadar susma hakkını sonuna kadar kullansa da Nedim Beyin ifadesi keza eşi Dila Hanım'ın ifadesiyle beraber bize sunduğunuz delillerin çok güçlü olduğu aşikâr."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLCULUK İSTANBUL
Novela Juvenil"Sen..." dedi. Sesi tonlarca acının kefareti gibi omuzlarıma düştü. "Sen bu şehre hiç gelmemeliydin! " - Wattpad'da 'Yolculuk İstanbul' adlı ilk ve tek kitaptır!