Yi/53.BÖLÜM

10.8K 846 1.2K
                                    

#Bölüm Şarkısı: Madrigal-Dip

Merhabaaa!

Sınırı geçmişiz, çook mutlu oldum. Fakat Yolculuk İstanbul bütün sıralamalardan kalkmış, bu son günlerde yeni okuyucular da dahil çoğu kişinin oy atmamasından kaynaklanıyor. Lütfen özellikle ilk bölümler olmak üzere oylarımızı eksik etmeyelim.

Fazla uzatmayacağım, şimdi işe dönmem gerekiyor. Saat 8 civarı evde olabildiğim için bütün yorumlarınızı okuyacağım.

Bir dahaki bölüm 600 oy ve 1200 yoruma gelecek. Bu arada finalimiz 60. Bölüm olacak diye düşünüyorum. Yolculuk İstanbul bitiyor, bölümleri bu yüzden ağırdan alıyor da olabilirim. Biraz Baran ve Destina'nın evliliklerini okusak çok güzel olur diye düşünüyorum, peki siz ne düşünüyorsunuz?

Neyse uzatmayayım, satır arası yorumlarınızı unutmayın lütfen❤

Keyifli okumalaar!

|YOLCULUK İSTANBUL|-53

Umutla baktığım dünlerimi bugün yaşıyordum.

Elimde hastaneden çıkarken hatta çıkmadan önce Baran'ın üç gün önce elime bıraktığı kağıt vardı. Bindiğim arabanın camından dışarıya bakarken zihnimde sadece tarifsiz bir mutluluğun sersemliği vardı.

Evleneceğimiz günün tarihi yazan kağıt.

Dört gün sonra sevdiği adamla evlenmiş bir kadın olacaktım. Baran hangi ara halletmişti, bensiz nasıl yapmıştı, bilmiyordum fakat yaptıktan sonra bunların burukluğunun aksine heyecanını yaşamıştım. Çünkü artık aramızda bir engel, bir sınır hatta kötü bir niyeti olmasa da ayrı kalmamıza neden olan zaman kavramı dahi yoktu. Başımıza gelen son olayda dahil bütün olayların kalıcılığı, yaraları yoktu.

Ben vardım.

Baran vardı.

Biz vardık.

Vardık, dört gün sonra artık devlet dosyalarında bile kazılmış imzayla olacaktık.

Heyecanımı es geçemediğim bir sersemlikle alt dudağımı ısırdığımda gözüm yan tarafımda benimle beraber hastaneden çıkmama gelen adama kaydı. Uzamış kirli sakalları, ara ara bana kayan koyu kahveleriyle yüzümde oluşan tebessüme engel olmadım. Bedenini iyice bana çevirdiğinde üstüne giydiği siyah gömleğin ilk iki düğmesinin açık olması onun buğday tenini iyice görmeme neden olmuştu. Art arda iç çekişlerim eşliğinde bakışlarım onun yüzüne tırmandığında onun koyu kahveleri yüzümden ayrıldı ve dalgın bir şekilde yaralı olan koluma kaydı.

Günlerdir sürekli koluma bakarak dalması, yetmezmiş gibi her daldığında değişen surat ifadesi benimde canımı sıkmaya yetiyordu. Elimdeki kağıdı bırakmadan diğer elimi onun bacağının üstünde duran parmaklarına kenetleyerek baktım.

"Dört gün sonra..." dedim aklıma gelen konuyu açma, onu düşüncelerinden uzak tutma gereksinimi duyarak. "Bizim. Yani bizim için aldığın eve mi geçeceğiz?"

Sözlerimden sonra bakışları tekrar yüzüme kayarken bakışlarındaki yumuşaklıkla içimin pamuk gibi olduğunu hissettim. Yüzünde oluşan tebessüm eşliğinde "Bizim." diye bastırdı bilerek. Bu kelimeyi sıkça kullanmamdan hoşnut oluyordu. "Bizim evimize geçeceğiz."

Heyecandan iyice büyüyen gülümsemeye engel olamadan "Peki şimdi ki ev ne olacak?" diye sorduğumda merakla ona baktım. Oldukça büyük ve kullanışlı bir evdi.

YOLCULUK İSTANBULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin