Yİ/50.BÖLÜM

10.6K 716 1.3K
                                    

#Bölüm Şarkısı: Ludovico Einaudi-Experience

#Bölüm Şarkısı: Ludovico Einaudi-Experience

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çook uzun bir bölüm oldu. Ayrıca çokta güzel bir bölüm oldu. Sizden ricam satır aralarını hiç boş bırakmayın olur muu?

Hangi ara 50. Bölüm oldu yahu, ağlayacağım.

Neyse fazla uzatırsam ağlarım. Keyifli okumalarr :)

|YOLCULUK İSTANBUL|-50

Yüzümdeki gülümseme yılların bana yüklediği tonlarca acıya inat gibiydi. Kaldıramadığım, yer yer ağırlığından diz üstü düştüğüm lakin asla yıkılmadığım acıların üstesinden gelmiş güçlü bir bedenden çıkan güzel bir gülümseme. Bunu ben yaşıyordum. Tam olarak şimdi, parmağıma tam gelen tektaş yüzüğe hayranlıkla ve nefesim kesilir gibi bakarak yaşıyor, her yaşadığımda heyecandan ölüyor gibiydim. Mutluluk, tarifi imkânsız bir lezzetti. Tadını aldığın zaman bırakmak istemeyeceğin kadar hoş ve bağımlı olabileceğin bir tattı. Ben ise bu lezzeti ömrümü adadığım Baran'la birlikte tatmış, onunla tatmaya devam edecek kadar hırslı ve mutluluğa aç biriydim.

Alt dudağımı dişleyerek gözlerimi neredeyse üç gündür ayıramadığım yüzükten yanımdaki arkadaşımın bana doğru bağırmasıyla irkilerek kendime geldim.

"Ay! Yeter, bir tek sen evlenmiyorsun Eylül. Yeter." diye bezgince mırıldanan Pınar'a gözlerimi devirdiğimde bana tepkisinin ne olacağını kestiremeden ağzımın içinde alayla mırıldandım.

"Sanki Ahmet gelse, evlenme teklifi etse hayır diyecek." diye homurdandığımda açık omuzlarıma dökülen saçımın bir tutamını çekti.

"Niye konuyu bana bağladın sen?" diye kızgınca bana baktı. Daha sonra kıvırcık saçlarını geriye doğru atarak derin bir nefes eşliğinde ayağa kalktı. "Ben şu an evlenmeyi düşünmüyorum hem. Evlenmek isteyen varsa buyursun," dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım. Daima kendini ağırdan satan bir insan olmuştu, ancak bu defa söyledikleri kesinlikle ciddiye alınmayacak kadar saçmaydı.

Çünkü benim dile getirdiğimden fazlası olmuş, Ahmet ve Pınar birbirlerine savrulmadan, başka bulutlara kanat çırpmadan ansızın kendilerini birbirlerinde bulmuşlardı. Gözlerindeki parıltıları seçebiliyor, yan yana geldiklerinde onları heyecandan ne yapacaklarını bilemeyecek vaziyetteki hallerinden bazen tanıyamıyordum.

"Dedi, sabahlara kadar telefonda konuşan kız." diyen Serap'ın elindeki telefonla ilgilenmesinden fırsat bularak bunu demesine bile şaşırmıştım. Kendisi tam bir sosyal medya canavarıydı, üstelik oldukça popüler bir yeri de vardı. Sürekli uğraşıyordu. Attığı yazılar, resimler ve birçok içerikle kendi işini yaptığını düşündüğü sosyal medyada yerini genişletiyor, bundan zevk alıyordu.

YOLCULUK İSTANBULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin