#BÖLÜM ŞARKISI: LAUREN DAİGLE- REMEMBER
(SATIR ARASI BOL BOL YORUM ATMAYI UNUTMAYIIN. KEYİFLİ OKUMALAR CANLARIM :))
|YOLCULUK İSTANBUL|-30
Yağmur damlalarının sertçe çarptığı odamın penceresine öylece bakarken içimden uğultuyla özlem nidaları ardı ardını kovalıyordu. Yüreğimin acınası yalnızlığı mahcubiyetle sarsılmış, bedenime fütursuzca dolaştırdığı kanımı dahi suçlulukla karmaşık damarlarımda gezdiriyordu. Titremeye yakın bedenimi kollarımla beceriksizce sarmaladım, bakışlarımı ıslak, buğulu camdan çekerek odanın içinde dolandırdım. Işığı yakılmamış odamın içi, havanın karanlık olmasıyla kendini bütün dünyadan soyutlamış gibi ruhsuzca bekliyordu.
Oysa, belki Ahmet'le telefonda konuştuktan sonra eve gelir diye düşünüyordum. Sıkıntıyla nefes aldım, suçluydum şu anda ise suçluluğumun bedelini en ağır şekilde yürek sancılarımla kıvranarak ödüyordum. Yatağın üzerine rastgele fırlatılmış telefona uzandım, ekranına baktığımda saatin bu denli hızlı geçeceğini tahmin etmemiştim. Midemin saatlerdir açlıktan bulanmasına karşılık bir kez daha iştahım olmadığını kendime hatırlatarak yüzümü buruşturdum.
Üstümdeki darmadağınık görünen salaş hırkayı çekerek önümü iyice sarmaladım, odanın kasvetli havasında boğulan ciğerlerimi rahata erdirmek isteyerek odadan çıktım. Aşağıya indiğimde televizyonun başında uyuklayan Begüm'e hafif bir tebessümle baktım. Yanına geldiğimi anlamış olacaktı ki kısık mavi gözlerini kapının önünde dikilen bana çevirdi, her zamanki eğlenceli bakışlarının yerine bu sefer kınayıcı bakışlarıyla yüzüme baktı.
Kaşlarımı çatarken düşündüklerimin acınası hayaliyle yutkunmadan edemedim, yoksa... Tanrım, şu anda Begüm'ün bakışlarıyla eş değer olan yakıcı sözlerini duymak istemiyordum. Öğrenmiş olamazdı değil mi? Baran asla söylemezdi ki!
"Eylül, iki günde bu kadar çökecek kız mıydın sen?" Dedi kınayan bir sesle, manalı bir bakış atınca bir an aklımdakilerle ters uyuşan bu cümleyle utandım. "Şu haline baksana, iki günde çöpe döndün resmen."
Başımı suçlu çocuklar gibi eğerken, birazdan ellerimi ona uzatacak, avuçlarıma sert cismin indirmesini isteyecek kadar aciz hissediyordum kendimi. Alt dudağımı ısırmayı reddederek boğazıma dizilen binlerce kelimeyi anlamadan susturdum, ne dersem diyeyim bu saatten sonra ancak kifayetsiz kalırdı.
"Ben iyiyim, gerçekten." Dedim sesim titremeye yakın bir haldeyken. Birazdan yalan söylediğim için ağlayacaktım. Hiçte iyi değildim. Yetmemiş gibi belki çekingen tavrımla belki de utanarak konuşmama devam ettim. "Begüm, abinle hiç konuştun mu?" ürkek sesimin cızırtılı tınısı Begüm'ün kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Merak ediyordum, hem de haddinden fazla; yüreğim hasretten sarsılırcasına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLCULUK İSTANBUL
Roman pour Adolescents"Sen..." dedi. Sesi tonlarca acının kefareti gibi omuzlarıma düştü. "Sen bu şehre hiç gelmemeliydin! " - Wattpad'da 'Yolculuk İstanbul' adlı ilk ve tek kitaptır!