Bölümleri düzenleyip düzenleyip atıyorum, bildirimleriniz için şimdiden özür dilerim...
~~~~~~~
- Lisa -
Güne yine küfür ederek kalktığım bir sabaha uyandım. Yataktan kalkarak yan odadan gelen sesle o tarafa yöneldim. Sabah kalkar kalkmaz sınav sonucu yüzünden ağlayan bir ev arkadaşı beklediğim bir şey değildi.
L: Rosé anladık dersten kaldın. Fakat bu kadar ağlaman gerekmiyor. Dünyanın sonu değil. Biraz boş mu versen acaba?
R; Boş mu vereyim delirdin galiba? Bütten de kalırsam ben biterim. Bursum kesilirse ne yaparım? Annem yok babam yok, ben o parayı nasıl öderim? Okuldan atarlar beni o kadar yıl o kadar çaba hepsi boşa gidecek!
Benim gibi onun da ailesi olmadığı için her şey daha da zordu. Özel okulda okuyor olmamızsa tamamen şans. Burslu kazanmamız resmen bizim için büyük şanstı. Kesilmesi bizi zorlardı. Hatta, biterdik. O yüzden ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsam da aslında tepkisinde haklıydı.
L: Kalmayacaksın saçmalama. Hem ben ne güne buradayım? Çalışır seni okuturum biz birbirimize boşuna mı kardeşim dedik? Onca zorluktan nasıl kurtulduysak bunu da atlatırız.
R: Hayır. Senden asla bunu yapmanı istemem. İsteyemem.
L: Ben kendi bölümümden kendi sınavımdan geçtim. Bu da bundan sonra sana yardım etmek benim görevim demek oluyor. Sen iste veya isteme olacak şey bu.
R: Lisa sen bir insanın sahip olacağı en güzel arkadaşsın. Biliyorsun değil mi? Fakat bu yine de sana yük olmamı gerektirmiyor.
L: Sen bana yük değilsin, derslerde yardım edemesem bile olur da kalırsan ve bursun kesilirse parayı ödemene yardım edeceğim.
R: İşten daha yeni kovuldun. Seni zorlayamam ki.
L: İş bulurum.
R: Tanrım n'olur kalmayayım.
L: Kalmayacaksın güven bana. Şimdi benim çıkmam lazım sonra görüşürüz.
Yanına gidip o küçük bedenine kocaman sarıldım.
L: Canını sıkma her şey güzel olacak. Seni seviyorum.
Gülümseyip devam etti.
R: İyi ki varsın, ben de seni seviyorum. Görüşürüz.
Evden çıkıp hızla okula geçtiğimde, dersin başlamasına beş dakika olduğunu gördüm. Kapının önündeyken bir anda kolumdan tutan yüz yine moralimi bozmuştu.
L: Mike?
M: Lalisa.
L: Ne var? Sürekli reddedilmekten bıkmadın mı?
M: Sürekli peşinden koşmak hoş olsa da reddedilmek yordu. Ne olur bir kere benimle dışarı gelmeyi kabul etsen? Sanki senden ölmeni istiyorum,
L; Tamam.
M: Hem sadece- bir dakika ne dedin sen tamam mı?
L: Tamam. Oldu mu? Gelicem.
M: İnanamıyorum şu an.
L: Fikrimi değiştirmeden git hadi.
M: Tamam seni alıcam dersten sonra. Görüşürüz.
L: Görüşürüz.
Derse girip şu çocuğu artık başımdan savmayı düşünmüştüm. Ders bitiminde yanıma gelip beni havasını attığı o lüks arabasına bindirdi. Yol boyunca başımın etini yemeye yemin etmiş gibi susmak bilmiyordu. Kafamı cama yaslayıp dediklerini takmadan yolun bir an önce bitmesini bekledim. Geldiğimiz yerin aşırı kalabalık bir bar olması garipti.
L: Ne yani? İlk buluşmada beni bara mı getiriyorsun? Gerçekten mi? O kadar dil döküp önüme sunduğun şey bu mu?
M: Evet. İstemiyorsan-
L: Tamam ya neyse.
İçeri girip bir şeyler içmek için sipariş verdiğinde ben sadece su aldım.
M: İçki istemiyor musun?
L: Hayır. İçmiyorum o tür şeyler.
M: Peki.
Mike'ın bakışları beni tedirgin etse de belli etmiyordum. Önüne gelen her şeyi midesi sanki çöp tenekesiymiş gibi içmeye başlamıştı.
L: Önünden alan yok ne bu acele?
M: Modumu yakalamaya çalışıyorum.
Gerizekalı gibi davranması sinirimi bozuyordu, bir an önce bitmesi gereken bir gün olacağa benziyordu.
~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELL ME YOU LOVE ME // ~JenLisa ~ (M)
Fanfiction"Bana bir kez olsun gerçekten beni sevdiğini söylemeni istedim."