Jennie'den;
Geleceğimiz yere vardığımızda uçaktan inip bizi alacak arabaya doğru ilerledik.
L; Kaç gün buradayız?
J; 3
L; Bugün etrafı gezelim mi?
J; Öyle yapacağız zaten. Önce otele yerleşelim gerisi kolay.
L; Tamam.
Otele yerleştikten sonra etrafı gezmek için dışarı çıktık.
L; Yunanistan'ı ilk defa görüyorum.
J; Ben de öyle. Başka yerleri gezmiştim ama buraya ilk gelişim.
L; Şu karşısı neresi?
J; Bildiğim kadarıyla Türkiye.
(Asın bayrakları)
L; Oraya gider miyiz? Başka zaman yani.
J; Neden olmasın?
(Keşke..)
L; Şu evler çok tatlı durmuyor mu?
J; Sen daha tatlısın.
L; Bence de.
El ele gezmeye başladığımızda gülümsemesine karşılık gülümsedim.
J; Gülümsemen hoşuma gidiyor.
L; Beni gülümseten sen olduğun içindir.
J; Hayır, bana gülümsediğin için.
L; Jennie.
J; Efendim?
L; Maria. Ondan nasıl kurtulacağız?
J; Şirkete onun ortak olduğunu bilene kadar her şey kolaydı. Şu an öyle değil.
L; Hep kalacak mı?
J; Hayır. Bir yolunu bulacağım güven bana.
L: Güveniyorum. Fakat o kadına güvenmiyorum.
J; Merak etme. Halledeceğim.
L; Umarım.
J; Bu evler gerçekten hoşuna gitti mi?
L; Gitti ama benim kafamdaki biraz daha farklı.
J; Hmm.. nasıl bir şey?
L; Kesinlikle şirin ama göz alıcı olmalı. Bahçesinde evcil hayvanlara bakabileceğimiz bir alan, salıncak, çiçek.. bunlar mutlaka olmalı. Belki bir de havuz olabilir.
J; Anladım.
L; Neden sordun?
J; Ee mimarım sonuçta. Düşünceler ilgimi çekiyor. Merak ettim senin kafandakileri.
L; Aman işte saçma şeyler.
J; Kafandaki her şey benim için değerli. Saçma olduğunu nereden çıkarıyorsun?
L; Bilmem, saçmaladım galiba.
Gülümsediğinde dudağının kenarına küçük bir öpücük bıraktım.
J; Hep görmek istediğim bir şey var burada.
L; Nedir?
J; Duvar sanatları.
L; Beraber bakalım o zaman.
J; Bakalım.
L; O karşıda sattıkları şey ne?
J; Kolye falan galiba.
L; Bakalım mı?
J; Olur.
..
Lisa'nın beğendiği kolyeleri ona alıp birkaç yeri daha gezdik. Duvar sanatları gerçekten görülmeye değerdi. Akşama doğru deniz manzarası eşliğinde yemek yedikten sonra havanın kararmasıyla otele geçtik.
L; Toplantı yarın değil mi?
J; Evet.
L; Kore'ye döndüğümüzde bir an önce okulun bitmesi için dua etmeye başlayacağım.
J; O niye?
L; Sıkıldım.
J; Ama okulun biterse evde daha çok sıkılmaz mısın?
L; Hayır.
J; Sen öyle diyorsan öyledir.
L; Ben hala Jisoo ve Rosé'nin tanışma hikayesini anlamıyorum.
J; Ben de öyle.
L; Fakat Jisoo'nun onu tanımadığı halde ona güvenip okul parasını ödemesi muazzam bir şey. Kader belki onların bir olacağını bu şekilde göstermiştir öyle değil mi?
J; Öyle, sen nasıl duyguları olmayan bir insana aşkı tanıttıysan onlar da birbirini bulmuştur. Bunlar hep kader.
L; Ama bir şey için çabalamadan kader der geçersek bu bize bir şey kazandırmaz. Ben o gün Mike ile o bara gelip sırf o benden uzaklaşsın diye bir çaba göstermeseydim bugün burada seninle olamazdım.
J; Ve ben de o gün orada seni bıraksaydım sonsuza dek duygularım olmadan yaşayacaktım. En önemlisi sensiz olacaktım. Şimdi yanından bir saniye ayrılmak istemeyen ben, sensizliği düşünemiyorum.
Gülümseyip yatağın karşısında oturturken yanıma gelip yatağın içine girdi. Kollarımı ona sıkıca sarıp gözlerimi kapattım.
L; İyi geceler.
J; İyi geceler güzelim.
~~~~~
Hmmmmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELL ME YOU LOVE ME // ~JenLisa ~ (M)
Fanfiction"Bana bir kez olsun gerçekten beni sevdiğini söylemeni istedim."