~16~

2.6K 105 80
                                    

- Lisa -

Partiye geldiğimde mekan daha yeni yeni kalabalıklaşmaya başlıyordu. Hareketli şarkılar eşliğinde dans edenler, içki içenler, öpüşenler, dedikodu yapanlar derken her çeşit insanı bir arada bulmak zor olmuyordu.

Zaman geçtikçe daha da kalabalıklaşan ortamda gürültüden başım ağrımaya başlamıştı. Normalde bu tür ortamlara hiç girmeyen biriydim. Bu yüzden beni görenlerde şaşkınlıklarını dile getiriyordu.

Daha önce yapmadığım bir şeyi yapıp içki aldım ve yavaşça içmeye başladım. Tadı beklediğim gibi çok kötü sayılmazdı.

Yanımda hissettiğim nefesle yan tarafa döndüğümde Mike'ın ezeli düşmanı John'u gördüm.

Jo; Naber güzelim. Sen böyle yerlere de gelir miydin?

L; Neden gelmeyeyim?

Jo; Bilmem. Okulun masum kızısın sen. Böyle yerlerde işin olmaz.

L; Dünyada masumiyet diye bir şey yoktur.

Jo; Peki güzellik. Sen öyle diyorsan öyledir.

Bir içki daha aldığımda bana gülüyordu.

L; Ne?

Jo; Mike'ı dövme zevkine benden önce varmışsın. Üzüldüm açıkcası.

L; Ne dövmesi?

Jo; Mike'ı birine dövdürtmüşsün herhalde. Öyle duydum.

L; Hayır. Öyle bir şey yapmadım. Neden yapayım ki?

Jo; Seni becermek için yanıp tutuşan ve seni sınıfta sıkıştıran birini dövdürtmen normal bence.

L; Sen nereden-

Jo; Güzelim sen gerçekten safsın. Mike benim neden düşmanım olabilir sence? İkimizde her şeye sahibiz. Sen dışında.

L; Ne?

Jo; Seni ben de istiyorum Mike'da istiyor. Sen kimi seçersen diğeri çekilecekti ama kimseye yüz vermiyorsun. Bu şerefsiz sana dokunmaya çalışınca dalıp dövecekken biri bana engel olup sen sınıftan çıktıktan sonra Mike'ı okuldan çıkarıp bir güzel benzetmiş. Arkanda kim var senin?

L; Kimse yok.

Jo; Peki.

L; Ben yaptırmadım yemin ederim.

Jo; Yaptırıp yaptırman umrumda değil sadece dayak yemek istemiyorum.

L; Neden yiyesin ki?

Jo; Sana dokunmak istiyorum da o yüzden.

L; Olma-

İçeriye giren Jennie'yi görmemle şok olmuştum.

L; Bunun burda ne işi var?

Jo; Ne? Kimin?

L; Yok bir şey.

Jennie'yi izlediğimde birini arıyor gibiydi. Üçüncü içkiyi de kafama diktiğimde başım hafiften dönmeye başlamıştı. Buraya baktığını görünce aklıma gelen fikir ne kadar yanlış olsa da düşünmeden harekete geçtim.

John'un ellerini belimde birleştirip şarkıya uyumla dans etmeye başladığımda Jennie'nin öldürücü bakışlarına maruz kalmıştım. John'un kafasını boynuma bastırdığımda Jennie'nin hızla yanıma geldiğini gördüm.

Ama ne yazık ki üç bardak içki midemi bozmuş gibiydi. O yanıma gelirken ben koşarak tuvalete girdim. Arkamdan açılan kapıyla içeri giren Jennie kapıyı kitleyip bana bakmaya başladı.

L; Ne işin var senin burda? Çık dışarı. Kusucam.

J; Kus. Burada olmam engel mi?

L; Kaçtı. Sağ ol.

Yanıma yaklaşıp kolumu sıktığında canım yanmıştı.

L; Canımı yakıyorsun.

J; Sana kimsenin sana dokunmasına izin verme dediğimi hatırlıyorum. Sen de gidip kendini birilerine becertmek istiyormuş gibi davranıyorsun. Ne yapayım şimdi sana?

L; Birinin bana dokunması neden bu kadar umrunda?

J; Umrumda olan şey sana dokunması değil, benim olana dokunması.

L; İlkimi aldın diye seninim diye bir şey yok. Ben özgür bir bireyim.

J; Kaç bardak içtin sen?

L; Sana ne?

J; Sana ne mi?

L; Evet. Sana ne?

J; Lisa seni çok pis... neyse.

Ellerim ellerini tuttuğunda bana garip bir bakış atmıştı. Ellerini şortumun içine yolladığımda tam konuşacakken onu susturdum.

L; Gir içime.

Hareket etmediğinde tekrar konuştum.

L; İstediğin bu değil mi? Hadi ne duruyorsun?

J; Burad-

L; Burada.

( İnsan bi "How about leave this party? Cause all I want is you up one me" der sabırsız azgın seni. )

L; Dokun bana.

(Touch me like a touch nobody...)

Jennie'nin parmakları hareketlenmeye başlayınca başım istemsizce geriye düşüyordu. Ellerim destek almak için ensesinde duruyordu.

(Kiss and make up kiss and make up.)

Kızlığımı okşayan parmakları yavaşça içime girdiğinde omzunu sıkmıştım. İnlemelerim çoktan başlamıştı.

Yemin ederim sanki zevk alıyor gibiydi. Onu tanımasam zevk aldığını söyleyebilirdim.

J; Lis- Tanrım..

L; Hmm?

J; Yok bir şey.

Parmakları hızını arttırdığında kapıyla buluşan sırtım canımı yaksa da pek umursamamıştım. Nefesi boynuna çarpsa bile dudakları bedenime hiç değmiyordu.

Altın kuralı; Kimseyi sevmez, öpmez, koklamaz.

Bacaklarım titremeye başladığında zorlanan kapı yüzünden Jennie benden ayrılınca küfür savurmuştum.

Toparlanıp kapıyı açtığımızda karşımızda duran John bize bakıyordu.

Jo; Güzelim iyi misin? Uzun süre gelmeyince endişelendim.

L; İyi-

J; Sana ne bundan?

Jo; Asıl sana ne? Kimsin sen?

L; Pat-

J; Sana ne? Çekil önümüzden.

John'a tip tip konuşmalarından sonra elimi tutup beni mekandan çıkardığında ona bakıyordum. Beni arabaya bindirip hızla sürmeye başladı.

L; Nereye? Ben seninle gelmek istemiy-

J; Sus Manoban. Yarım kalan işi bitirmem lazım.

~~~~~~

Geliyor geliyor seme Jennie geliyor...

mu acaba?

TELL ME YOU LOVE ME // ~JenLisa ~ (M)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin