Bazen duygularınız benliğinize hükmedebilir. Hiç yapmayacağınız işleri, yapmaktan korktuğunuz şeyleri korkusuzca gerçekleştirebilirsiniz.
Ben de hızlı adımlarla bu bazenliğe doğru ilerliyordum. Belki de bu son yaptığımla koşuyor bile olabilirdim.
Annemlerin camını son bir kere daha kontrol ettikten sonra Jimin'e yaklaşıp onu hareketlendirmeye çalıştım. Omuzlarından tutup silkeleyerek az da olsa kendine getirmeye çalışıyordum. Onu taşıyamazdım bu yüzden de bana yardımcı olması gerekiyordu.
Evet, yapacaktım. Onu burada bırakamayacağıma ve evine götüremeyeceğime göre içeri alacaktım. Yaralarına bakmam gerekiyordu, ona bakmam gerekiyordu.
"Jimin! Kendine gel lütfen. Ayağa kalkmaya çalış." Bir yandan annemlerin tüm bu olan biteni fark etmesinden korkuyordum bir yandan da ona zarar vermeden sarsıyordum.
İniltiye benzer sesler çıkardığında istemsizce ellerim dudaklarına gitmişti. Kanlar... Gözlerini hafif araladığında ise o kanlar akan dudakları yana doğru kıvrıldı. Bu durumda neden gülümsüyordu?
Sarhoş muydu?
"Jimin kalkmaya çalış. Yalvarırım sessiz ol!" Onu kollarından tutup çekerken ayaklarıyla destek oldu bana. Ama sadece bu kadardı. Ne ayakta kalacak gücü ne de yürüyebilecek dermanı vardı.
Bir kolunu omzuma atıp sıkıca belini kavramıştım. Daha hafif görünüyordu oysa ki...
Ayaklarını sürüklerken, zorla da olsa adım atmaya çalışırken kesinlikle kendinde değildi. Çıkardığı garip sesler ve arada gelen kıkırdamaları beni korkutuyordu. Bu halini gördükten sonra yaşadığım korku yetmezmiş gibi...
Kalbimin deli atışları ve dualarım eşliğinde annemlerin odasının önünden usulca geçip benim odama ulaştık. Buraya gelmek istediğimizi sarhoş haline rağmen anlayan Jimin, odaya girer girmez kendini halının üstüne bırakmıştı.
Kollarımın arasından gitmesinin korkusunu ve şaşkınlığını yaşarken hızlıca dönüp kapıyı kapattım ve kilitledim. Evet şimdi ne yapacaktım?
Boylu boyunca, gözleri kapalı bir halde yatıyordu halının üzerinde Park Jimin. Her tarafına bulaşan kanları her gördüğümde içim sızlıyordu. Acaba canı çok acıyor mudur?
Yavaşça dizlerimin üstüne çöküp yanına oturduğumda gözlerini araladı. Ellerimi sakince saçlarına götürdüm. Çok fazla merhametimi celbediyordun.
"Sen." Dedi ve tekrardan gülümsedi.
"Ne oldu Jimin?" Sesim endişeliydi bunun ben de farkındaydım.
"Kurtuldum." Tekrardan gözlerini kapattı.
"Anlamadım. Neyden?"
"Artık kurtuldum. İstediğim gibi davranabilirim, kendim olabilirim. Artık zarar vermeyecekler artık sevebileceğim."
"Kimden bahsediyorsun? Bunu sana onlar mı yaptı?"
"Umrumda bile değil. Onlardan kurtuldum." Cümlesini bitirdikten sonra hızlıca yerinde doğruldu. Bu geri irkilmeme sebep olmuştu.
"Artık sana kim olduğumu gösterebileceğim." Gerçekten sarhoştu! Ağır alkol kokusunu fazlasıyla alabiliyordum. Buğulu bakışları ve garip ses tonu da bunu destekliyordu tabii.
Anlaşılan neler olduğunu, arka bahçemde ne işinin olduğunu şimdi öğrenemeyecektim. Beyefendi olmayan şeylerden bahsetmeye, iç dünyasındaki olayları anlatmaya devam edecekti. O ayıkken bunları konuşmalıydım.
"Sessizce bekle." Yerimden kalktım ve kapıyı açıp banyoya yöneldim. İlk yardım malzemesi çantasını alacaktım. Kesinlikle bir pansumana ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...