Hepimizin bazı zamanlarda ortaya çıkardığı ama hep arkasında sakladığı bir maskesi vardır. Üzgünken, mutluymuş gibi olmak için taktığı maske, güçsüzken güçlüymüş gibi olmak için taktığı maske ve bazı şeylerden kurtulmak için o olmadığın halde taktığın maske...
Yoongi şimdi maskesini çıkarmış bir şekilde oturuyordu karşımda. O soğuk biri değildi, o egolu biri değildi, o sadece kendini düşünen biri değildi, o sinirli biri değildi ve o göründüğü kadar güçlü biri değildi.
Beni içeri aldıktan sonra hemen kapıyı kapattı. Etraftaki onca içki şişesine rağmen sarhoş değildi ama ayıkta değildi. Üzerine ince bir tişört geçirdi hızlıca. Oysa evi oldukça soğuktu.
Evi berbat durumdaydı, inanılmaz dağınık ve inanılmaz kirli... Her yerde içki şişeleri, belli belirsiz atıştırmalıklar ve kıyafetler...O gerçekten kötüydü. Kendinde değildi. Hayallerinin çalınması onu fazlasıyla etkilemişti.
"Piyanonu çal ve sonrasında seni almaya gelmesi için Jimin'i ara." Bana bakmadan konuştu ve bir şişe daha dikti kafasına.
"Onu arayamam, küsüm onunla." Bahaneler bulmalıydım.
"O zaman diğerlerinden birisini ara." Diyecek bir şey bulamamıştım. Sessizce piyanoya döndüm. Ama bir gözüm hala onu takip ediyordu. Dikkatini çekmeliydim değil mi?
Onunda bilebileceği şarkıları fazlasıyla yanlış bir şekilde çalmaya başladım. Sinir olup, beni uyarmasını bekliyordum ya da doğrusunu görtermesini ama yapmadı. Varlığımdan haberdardı ama kesinlikle beni duymuyordu.
O zaman başka bir şey denemeliydim! En sevdiği şeyleri gayet doğru çalmak gibi. Parçanın ismini bilmiyordum, doğrusu parçayı tamamen bilmiyordum ya! Sadece ikimiz yalnızken bunu çalmıştı bana. 'En sevdiğim şey bu.' Mırıldanışını hatırlıyordum. Ben de hatırladığım kadarıyla parmaklarımı çalıştırdım. Doğru çalışıyordum ki yerinden hızlıca kalktı ve yanıma geldi.
"Yeter bu kadar! Seni almalarını söyle."
"Ben gitmeyeceğim Oppa." Sesim korkaktı.
"Hadi Arya. Şimdi gidiyorsun." Göründüğünden daha güçlüydü Min Yoongi. Bir anda bileğimi kavradı ve beni oturduğum yerden kaldırdı.
"Ama henüz bitmedi."
"Bir daha o şarkıyı çalmayacaksın!" İşte doğru yaraya basmıştım.
"Tamam onu çalmayacağım, başka bir şey."
"Hayır Arya! Git!" Kolumdan sürükleyerek beni dış kapıya kadar getirdi. Gidemezdim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Çocuklar bunun için benden yardım istemişti. Artık cesaretlenmeliydim. Ben bu durumda olsam onun bana yapacağı şeyi yapmalıydım.
"Senin bu halin ne Min Yoongi?" Sesim yüksekti.
"Seni onlar gönderdi değil mi? Ah anlamalıydım." Gözlerini daha fazla kısarak bana baktı. Kaç saattir uyumuyordu acaba?
"Evet beni onlar gönderdiler çünkü senin için çok endişeleniyorlar."
"Onlara benim için endişelenmelerine gerek olmadığını söylemiştim!" Bağırıyordu.
"Hiç kimseyi istemiyorum tamam mı? Seni de! Defol şimdi evimden." Kolumdan tutarak ittiriyordu beni.
"Bırak kolumu! Canımı acıtıyorsun." Ben de onun sesini bastırmaya çalışarak bağırıyordum.
"Ben çok kötüyüm tamam mı? Olmayacak bir şey için kendimi kandırmayacağım. Olmayacak! Yapamayacağım! O haklı! Ben çok kötüyüm! Kimseyi istemiyorum. Sen de git! İstemiyorum seni!" Krize girmiş gibiydi. Bunları söylüyor ve kolumu asla bırakmıyordu. Kendinde değildi, kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...