Fazlasıyla ağır ve acıyan göz kapaklarımı açmakta zorlanmıştım. Bu işlem bana o kadar zor ve yorucu gelmişti ki! Yüzümün yarısını gömdüğüm yastıktan kafamı kaldırdım.
Bu benim yastığım değildi! Bu benim yatağım değildi! Ve burası benim odam değildi!
Onu yatağın diğer ucunda gördüm. Benden oldukça uzakta yatıyordu. Ama buna rağmen elimi tutuyordu. Uzattığı kolu, elime kadar yetişiyor, küçük parmaklarıyla parmak ucumu yakalıyordu. Ben de tıpkı senin gibi, uyurken seni hissetmek istiyordum Park Jimin!
Burası neresiydi ve buraya nasıl gelmiştik hiçbir fikrim yoktu. En son güneşin doğuşunu, ona bakışımı ve kokusunu hatırlıyordum.
Biraz öyle kaldım. Onu uyurken izledim, bir meleği izliyormuşum gibi hissettiriyordu. Elimi çekmedim çünkü uyanmasını istemiyordum. Sessizce, sadece onu izledim. Ama o bunun uzun sürmesine izin vermedi ve özenle dizilmiş kirpiklerinin olduğu göz kapaklarını araladı. Göz göze gelişimiz onu gülümsetmişti. Onun gülümsemesi de beni gülümsetmişti.
"Günaydın." Dedi hırıltı bir sesle. Fazla seksiydi!
"Pek günaydın olduğunu sanmıyorum ama günaydın." Gülümsedim.
"Ah fazla mı uyuduk?" Gerneşeceği sırada elimi tuttuğunu fark etmişti. Hızla çekti. Yakalanmak onu utandırmışa benziyordu.
"Çocuklar bizi merak etmiştir." Konuyu değiştirmem gerektiğini hissetmiştim.
"Doğru. Saat öğlen 1'e geliyor." Bizim kadar uyumadılarsa kesinlikle merak etmiş olmalılardı.
"Hemen bir duş alıp, çıkalım. Yani ben duş alayım. İstersen sen de alabilirsin. Birlikte.. hayır hayır birlikte değil. Sen ayrı, ben ayrı. Çıkma işlemini birlikte yapalım. Çıkma derken evden çıkmadan bahsediyorum." Bu hali beni güldürmüştü. Yoksa hala sarhoş muydun Park Jimin?
"Sen duşunu al ben bekliyorum." Gülümsedim ve yatakta doğruldum. Başım deli gibi ağrıyordu. Gözlerim yuvalarından çıkmak üzereydi ama yine de her şey mükemmeldi. Onun yanında baş ağrısı bile tatlı geliyordu.
Yataktan kalkıp odadan çıktığında kendimi kaybetmiş deli gibi yatakta tepinmeye başlamıştım. Mutluydum hem de çok! Aşk sarhoşuydum resmen! Onunla harika bir gece geçirmiştim, onunla uyumuştum ve şimdi onun evindeydim! Ona aşıktım! Kendi kendime salak salak gülecek kadar hem de.
Yataktan kalktım ve odasını gezinmeye başladım. Onun bu kadar kitap okuyabileceğini düşünmemiştim doğrusu. Her tarafta karalanmış kağıtlar vardı. Şarkı mı yazıyordu acaba? Neden olmasın? İşi bu zaten öyle değil mi?
Imm parfümler..Tek koku ama birçok şişe. Bu kokuya bayılıyordum. Teniyle birleşince ne kadar da büyüleyici oluyordu. Aklımı oynatacak kadar uyuşturmaya yetiyordu.
Hmm başucu çekmecesi..Burada ne saklıyordun Park Jimin? Benim genelde böyle anılarımı yazdığım bir defterim ve kalemim oluyor. Yoksa sende de mi öyle? Bana yazdığın bir şarkı? Bir itiraf? Bir mektup? Bu saygısızlık mı olur? Hayır hayır sadece merak açıp bakmalıyım. Ne olacak sanki?
Çekmeceyi açmamla belirsiz cılız bir çığlık çıkmıştı dudaklarımdan. Evet görmeyi beklediğim en son şeydi. Bunun burada ne işi vardı? Bu gerçek miydi? Sanki dokununca anlayacakmış gibi elime aldım. Şaka gibiydi Jimin'in başucunda silahın ne işi vardı?
"Onu yerine bırak." İrkilerek kapıya döndüm. Saçları tamamen ıslak, altına düzensiz geçirilmiş bir havlu ve üstü çıplak şekilde bana bakıyordu Jimin. Titreyen ellerimin arasından düştü ve eski yerini aldı silah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...