"Hadi çıkalım." Diyerek odamın kapısını aralamıştı Esila.
"Sanırım gelmek istemiyorum."
"Saçmalama Arya, bunu da nereden çıkardın?"
"Bilmiyorum. Şu an hiç mezuniyetimi kutlayacak durumda değilim." Canım gerçekten çok sıkkındı.
"Hazırlandın o kadar. Hadi hadi, bak Rob geldi!" Duyduğu korna sesiyle birlikte hızlıca odadan çıkıp topuklularıyla merdivenlerden indi.
Oraya gidip kiminle eğlenecektim sanki? Esila, Rob'la birlikte olacaktı. Evet onu Rob davet etmişti. Bu yüzden her ne kadar üç kişi gitsekte partiye, bir çift olacakları birlikte eğleneceklerdi.
Ben yalnızdım. Bir programlarından dolayı Jimin benimle gelemeyecekti. Zaten Min Ho ile yollarımı ayıralı uzun zaman olmuştu.
Ayağa kalkınca vücudumu saran, dizimin üstündeki kırmızı elbisemi düzelttim. Zayıflamadan önce bu tarz kıyafeti giyebileceğimi hiç düşünmezdim doğrusu. Göğüslerime düşen hafif dalgalı saçlarımı arkaya attım ve son bir kez baktım. Güzel görünüyordum ama güzel hissetmiyordum.
Esila'nın bağırmalarını susturarak aşağıya indim sonunda. İkisi de güzel görünüyordu. Hatta güzelinde ötesinde oldukça uyumlu bir çift olarak görünüyorlardı. Esila'nın mavi elbisesi için Rob'un seçtiği ceket güzel bir tercihti. Esila'nın dediğine göre çok iyi anlaşıyorlardı, Rob'un arkadaşlığına bayılıyordu ve bu yüzden onun bu davetini kabul etmişti. Rob'u başka bir türlü düşünemeyip sadece J- Hope'a aşık olabileceğini söylüyordu.
"Çok güzel görünüyorsun cadı." Rob yine her zamanki gibi elini omzuma attı ve beni kendine çekip sarıldı.
"Sen de öyle, boşboğaz." Ona söylediğim son gerçekçi yorumumdan rahatsız olmuş gibi, kontrol edercesine Esila'ya baktı.
Yolda onlarla konuşamıyor, muhabbet edemiyor ve yaptıkları şakalara, anlattıkları hikayelere gülemiyordum. Çünkü mutlu değildim.
Hiç mutlu değildim!
Parti için tutulan salona girdiğimizde beklediğimden daha kalabalık olması beni şaşırtmıştı. Tanıdığım insanlara selam vere vere -yani dört-beş kişiye- içeri girdim.
"Buraya oturalım mı?" Dedi Rob, boş bir masanın önünde durarak.
"Olur." Onayladık ve oturdum masaya.
"Çocuklar şuradaymış, hadi yanlarına gidelim." Hızlıca Esila'nın elini tuttu ve kalkmam için beni bekledi. Söylediği masaya dönüp baktığımda ise gidemeyeceğim bir yer olduğunu anlamıştım.
"Siz gidin, ben gelmeyeceğim." Zorlamadı. Çünkü neden gelmek istemediğimi tahmin edebiliyordu.
Min Ho...
Daha önce hiç görmediğim bir kızla oradaydı. Beyaz bir gömlek giymişti ve pantolon askılarını yerleştirmişti. Yapılı vücudunu ortaya serip, mükemmel gülümsemesiyle tüm dikkatleri üzerine çekiyordu.
Kalabalık bir masada oturuyorlardı. Oturmalarına rağmen, koluna giren kızı tanımıyordum. Samimi görünüyorlardı. Hatta belki de sevgili olmuşlardır, kim bilir? İçimdeki garip, en yakın arkadaşını kıskanma duygusuyla başımı çevirdim. Onları daha fazla izleyemeyecektim.
Ama canım acıyordu. En yakın arkadaşımın başkalarıyla samimi olması canımı yakıyordu. Belki de, belki de bile değil kesinlikle bu partiye birlikte gelecektik. Çünkü biz birbirimizin en yakınıydık öyle değil mi? Hayır öyle değilmiş.
Müziğin yükselmesiyle ve tanımadığım kızların yanıma gelip "Arya çok zayıflamışsın, çok güzel olmuşsun. Meğerse ne kadar güzelmişsin." Gibi sahte iltifatlarını dinleyip, etrafı izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...