SENDEN NEFRET BİLE ETMİYORUM

2.6K 240 96
                                    

Bazı olaylar vardır insan hayatında, onun için dönüm noktası haline gelir. Üç gün önce yaşadığım durumda benim için öyleydi. Hayatımı değiştirmek için atmam gereken ilk adımı o gün atmıştım.

Ağlayarak odama çıktığımda kararlıydım. Hala kararlıyım. Odamda ve mutfakta bulundurduğum tüm abur cuburları bana zarar veren her şeyi attım. Artık yemek yoktu! Artık kilo verme zamanıydı! Çünkü artık mutlu olmak istiyordum.

Her zaman kötü yorum aldığım kıyafetlerimi de koydun kapının önüne. Onlardan ayrılmak zor olmamıştı çünkü ben de onları sevmiyordum. Ama sevdiklerim hala baş köşedeler.

Yeni bir Arya olacaktım. Madem kilolu olmak bu kadar kötü, madem kilolu olmam seni tüm suçların sebebi yapıyor ben de artık kilolu olmayacaktım. İstediğim şeyleri giyebilecek ve istediğim gibi mutlu olacaktım. Bunu başarmalıydım. Tek yapmam gereken şey ise iradeli olmaktı.

Kendimle ilgili başka bir değişiklik ise ülke değiştiriyor olmamdı. Buna başka bir zaman inanılmaz üzülebilirdim ama nedense şimdi hoşuma gidiyordu. Belki de bana yer değiştirmek iyi gelecekti. Hem zaten her zaman kendi ülkemi de görmek istiyordum. Her şeyden uzaklaşmak ve yeni, güzel bir çevre kurmak için bana verilmiş bir fırsattı. O yüzden asla karşı çıkmadım.

Üç gün boyunca da okula gitmedim. Eun'un yüzünü az da olsa görmemek bana iyi gelecekti. İki gün de haftasonu... Harika! Toplam beş gün onu görmemiş olacaktım ve bu da ben daha fazla güçlenmemi sağlayacaktı.

En çok üzüldüğüm şeydi belki de, çocukları hayatımdan çıkarmak. Girdikleri zamanda pek istekli değildim, çıktıkları zamanda. Onları sevmiştim. Arkadaşlıklarımız güzeldi ama buraya kadar. Artık birilerine zarar vermek istemiyordum. Onları kurtarmaya çalıştıkça olayları daha da mahvetmek istemiyordum. Bu yüzden uzak durmayı seçmiştim. Ama aklımdaydı biraz zaman geçtikten sonra onlarla bir daha görüşmeyi düşünüyordum. Belki de gittikten sonra yazardım. En baştada Yoongi'ye!

Park Jimin...

Senin sayende hissettiklerim garipti. Ama çok ilerlemiş sayılmaz kalbim değil mi? Çabuk atlatabilirim değil mi? Seni bir daha görmezsem atlatabilirim. Ki bu da muhtemel görünüyor.

Radyonun sesini biraz daha açarak kafamdaki tüm bu düşünceleri bastırmak istedim. Ama arabayı kullanan annem buna izin vermedi. Yüksek ses müziği hiçbir zaman sevmezdi.

"Babam ne zaman dönecek?"

"İşleri tamamen düzelttiği zaman tatlım." Havaalanından geliyorduk. Evet, babam Türkiye'ye gitmişti. Şirketi görmek için, bir ev bulmak için, eşyalar satın almak için...Her şeyi düzene koyacaktı ve annemle ben sonrasında gidecektik. En mantıklı karar buydu. Gerçi dönem ortasında böyle birden gitmek ne kadar mantıklıydı bilmiyorum ama.

Annem sabredemeyecek kadar heyecanlıydı. Bir an önce gitmek istiyordu Türkiye'ye. Yirmi yıla yakın Kore de olduğu için ülkesini oldukça özlemiş durumda.

"Beni burada bırakabilir misin?"

"Neden? Eve gitmiyor muyduk?"

"Min Ho ile buluşacağım. Beni merak etmiş olmalı."

"Ah tamam." Min Ho'yu seviyordu. Ha Eun'la aramızda olanları detaylı olarak bilmesede çok kötü bir şekilde kavga ettiğimizi ve artık arkadaş olmadığımızın farkındaydı. O yüzden geriye kalan tek yakın arkadaşım Min Ho ile hep bir arada olmamı istiyordu.

Onu öpüp arabadan indiğimde yabancı bir numaranın aramasıyla telefonumu cebimden çıkardım. Bu kimdi?

"Alo!"

İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin