Büyük bir bağırma sesiyle yerimden sıçradım. Ellerimi başıma götürerek bu çıldırtıcı ağrıyı bastırmaya çalıştım. Ama hayır, bu baş ağrısı duracak gibi değildi. Sıfır bir hafızayla yerimden kalktım ve gözlerimi açık tutmaya çalışarak etrafı inceledim. Burası benim odamdı. Ah, dün gece ne olmuştu? Hatıralar beynimden silinmiş gibiydi.
Ayaklarımı yataktan sallandırınca çıplak bacaklarım dikkatimi çekmişti. Sonrasında ise bana ait olmayan bir erkek gömleği... Bir dakika! Ne oluyordu? Kendi kıyafetlerimi yerde, yatağın ucunda görmek korkumu daha da derinleştirmişti.
Hiçbir şey hatırlamayan hafızamı zorlamayı bıraktım ve aşağıdan gelen yüksek seslere dikkatimi verdim. Birden fazla erkek sesi duyuyordum ama bunları ayırt edecek kadar ayık değildim. Kapıya doğru yürüdüğümde yaşadıklarımın sebebinin alkol olduğunu anlamıştım. Her tarafta içki şişeleri vardı. Ama ben bunu ne zaman ve kiminle yapmıştım? O yoktu.
Kapının sertçe ve aniden açılmasıyla irkilerek kapıya döndüm. Kocaman açılmış gözleriyle bana bakıyordu Jimin. Bu tepkisinden anlaşılacağı üzere onunla içmemiştim. Dolan gözleriyle ve titreyen dudaklarıyla beni baştan sona süzdüğünde çıldıracak gibiydim! Ne oluyordu? Şu an nasıl bir durumun içinde bulunuyordum?
"Arya?" Dedi zorla çıkan bir sesle. Gözlerinde hayal kırıklığı görüyordum. Sadece hayal kırıklığı!
Kahretsin! Hiçbir şey hatırlamıyordum ki bir şey söyleyeyim! Tek şeyden emindim. Ne olursa olsun onu aldatmamıştım! Bunu sarhoşta olsam, aptal da olsam yapmazdım. Ondan başkasına dokunamazdım. Ama şu an içinde bulunduğum durum o kadar boktu ki, onun bundan başka bir şey anlaması mümkün değildi!
"Jimin, ben..ben..."
"Bunu nasıl yaptın?" Gözleri acıya büründüğünde gözyaşları tek tek düşmüştü yanaklarına.
"Hayır Jimin, hayır ben bir şey yapmadım." Ona doğru ilerlediğimde kapı tekrar açılmış ve üstünde pantolon dışında hiçbir şey olmayan Min Ho girmişti. Sonrasında da bizim çocuklarla birlikte Esila! Hepsinin ne kadar şaşkın olduğunu ve durumu anlamakta zorlandıklarını görüyordum!
"Ona neden yalvarıyorsun Arya? Seni aldatan birine neden yalvarıyorsun?" Min Ho'nun bu cümlesiyle dün geceye gitmiştim ve tüm anılar bir bir yerleşmişti zihnime.
Jimin'i bir partide görmüştüm. Sonrasında Min Ho ile karşılaşmış, bize gelmiştik. Sabaha kadar içmiştik, hatırlıyorum. Ve ben sabaha kadar onun yanında Jimin için ağlamıştım, hatırlıyorum. Sonrasında...sonrasında hiçbir şey olmamıştı. Ben uyumuştum. O da bana alt katta yatacağını söyleyip, gitmişti. Evet, tek başıma yattığımı hatırlıyorum. Hatta kalkıp, tuvalete gittiğimi de hatırlıyorum. Tek başıma yatmıştım ve asla soyunmamıştım. Bu gömlek, benim üzerime nasıl gelmişti?
"Ne aldatması?" Dedi Jimin, dolu gözlerini kısıp bana dönerek.
"Ben seni aldatmadım ama sen bana karşı yaptığın ihanetini anlatabilirsin Jimin!" Hatıralarla birlikte acılarda gün yüzüne çıkmıştı.
"Neyden bahsediyorsun sen?" Sinirle kükremişti Jimin.
"Dün seni gördüm! Bir partide kızla dans ediyordun! Bana söylemedin! Haftalardır beni aramıyorsun, benimle buluşmuyorsun! Benden kaçıyorsun! Beni artık sevmiyorsan benden ayrılmalısın Jimin! Beni neden aldatıyorsun?" Ağlayarak içimdekileri kustuğumda çocuklardan birisinin "kahretsin" diyişini duymuştum.
"Seni aldattığımı zannettin ve onun kollarına koştun öyle mi?"
"Karşılaştık." Dedim sessizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1
Fanfiction✔️ •10.06.2019• ✔️ Kendisini kusurlu gören bir genç kızın, tesadüfen tanıştığı "kusursuz" olarak adlandırdığı çocuğa karşı duyduğu aşkın hikayesi... İçinde; aile, dostluk, sahte arkadaşlık ve oldukça aşk barındırmaktadır. İyi kızlar kötü çocukları...