GÜN IŞIĞI

2.6K 224 160
                                    

Arkadaş, aileden sonra gelen en yakın güç! Senin için en anlamlı insanlar. Ve zamanla ailene katılan, aileden biri olan insanlar...

Bu duyguyu seviyordum. Sevdiğim insanların yanımda olmasını, onları mutluyken görmeyi ve onlarla mutlu olmayı seviyordum.

Oturduğumuz masada, geriye sadece pizza kırıntılarının ve cola artıklarının kaldığı masada herkesi gülerken izlemek...Gözlerindeki ışıltıya şahit olmak ve heyecanla anlattığı hikayesine tepki vermek...

Bu yaşanıyordu. Onlar gülüyor, sohbet ediyor, anlatıyor ve ben dinliyordum. Hepsini tek tek izliyordum. Gülüşlerini, bana ve hayatıma kattıkları anlamları düşünüyordum. Eğer bir dilek hakkım olsaydı onu da sevdiğim insanların mutluluğu için kullanırdım.

Tek tek gözlerimi yüzlerinde gezdirirken bir çift gözle göz göze geldim. Birilerini izleyen sadece ben değildim. O da beni izliyordu. Gözlerini hafif kıstı ve dudaklarını kıvırdı. Acaba beni ne zamandan beri izliyordun Park Jimin?

"İnsanları izlemeyi seviyorsun." Dedi sadece benim duyabileceğim bir sessizlikte.

"Sevdiğim insanları gülerken izlemeyi seviyorum."

"Ben de." Tekrar gülümsedim. Sahi beni seviyor muydun Park Jimin?

"Hadi asıl parti kısmına geçelim artık!" Taehyung ayağa kalktı ve bağırdı. Evet, içme zamanı gelmişti.

Hep birlikte masadan kalktık ve hızlıca ortalığı toparladık. Min Ho'da her ne kadar onlardan rahatsız olsa da uyum sağlamaya başlamıştı. Genellikle Namjoon'la konuşuyordu ama olsun. En azından artık kötü bakışlar atmak yerine konuşuyordu. Hala çıplak değildi bu arada. Hoseok'un hırkası bizi kurtarmıştı!

İçkilerin ve atıştırmalıkların masaya konulmasıyla herkes yerini aldı. Tesadüf müydü yoksa kasıtlı mıydı bilmiyordum ama bir yanımda Jimin, diğer yanımda da Min Ho oturuyordu.

"Hadi konuşma yap Arya! İlk içkiyi sen içmelisin!" Utanarak karşılık verdim ve ayağa kalktım. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum.

"Burada ve yanımda olduğunuz için çok mutluyum. Gitmediğim için çok mutluyum. Hepiniz iyi ki varsınız." Alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde geri oturdum. İçmem gerekiyordu değil mi? Evet, ah işte yine başlıyoruz.

Bardağı dudaklarıma götüreceğim sırada Jimin kolumdan yakalamıştı. Şaşkınca dönerek ona baktım. Ne oluyordu?

"Bence içmesen daha iyi."

"O nedenmiş?" Benim yerime Min Ho soruyordu.

"Daha önce onun sarhoş halini gördün mü?"

"Hayır, Arya alkol kullanmıyor."

"Ama ben gördüm. O yüzden içmemesi daha iyi!" Ah Jimin! Ne olmuş yani seni öpmeye çalıştıysam? Alt tarafı birazcık sarhoş olmuştum.

Kaşlarını çatıp anlamayarak bana döndü Min Ho. Diğerleri de Jimin'e karışmaması gerektiğini, ortamı bozduğunu söyleyip duruyorlardı. Bugün benim gecemdi. Ben de içmek istiyordum.

Sırayla herkese doldurulmaya başladı. Ve herkes hazır ola geçti. Ben de içecektim. Herkes kafasına diktiği sırada bardağıma dokunamadan Jimin benimkini alıp çoktan kafasına dikmişti.

Çocuklar bitirdiğinde önümde boş bardak duruyordu ama ben içmemiştim. Herkes içmeye devam etti. Gülerek, şarkı söyleyerek, dans ederek içtiler, içtiler, içtiler. Ah ne kadar dayanıklılardı!

"Biraz bahçeye çıksam sorun olmaz değil mi?" Jin bir şişeyi alarak bana döndü.

"Hayır tabi ki de." Hafif sendeleyerek bahçe kapısına yöneldi. O iyi değildi, farkındaydım. Ve onunla ilgilenecek tek ayık insanda bendim. Sakince yerimden kalktım ve onu izledim.

İYİ KIZLAR KÖTÜ ÇOCUKLARI SEVER -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin